Dünya öyle bir noktaya doğru gidiyor ki ya hepimiz güvende, onurlu, bağımsız ve kendi öz imkanlarımızı kullanabileceğiz ya da bütün sıkıntıları bütün ülkeler yaşayacak.
Bu böyle gitmeyecek, bilimin bütün sonuçlarına bütün milletler, devletler sahip olacak, dünyayı tehdit eden nükleer güç yetmeyecek, yeni silahların keşfi nükleer silahları işlevsiz hale getirecek. Dört alandaki gelişmeler, çalışmalar durmak bilmeden devam edecek; maddenin en küçük parçaları olan atom altı parçacıkların yönetimi, elektronik ve bilgisayar teknolojisinin insan zekasıyla uyumlu hale gelmesi ve yapay zeka çalışmaları, elektromanyetik silahlar ve lazer ışınları, bütün temel yapılara fiziksel, kimyasal ve biyolojik müdahale imkanlarının doğmasını sağlayacak.
Ayrıca teorik olarak kitabileşmiş bilgilerin her gün uygulama imkanı bulması ayrıca hareketin ışık hızına doğru yaklaşması, uzağı yakınlaştıran, kontrolü artıran ve hedeflere ulaşabilme imkanının kolaylaşması bilim ve teknolojide açık ara ilerde olan ülkelerle çok ülke arasındaki fark hızla kapatacak yeni imkanlar elde etmektedirler.
Özgürlük ve bağımsızlık talepleri hiçbir zaman sönmeyecek bu talep en büyük enerji, güç ve hareket kaynağıdır. Adalet nasıl sağlanacak, dünyada mutlak adalet olur mu, her şeye rağmen adaletsiz dünya düzeninin bir sınırı var mıdır, her türlü maddi imkana sahip olan güçler mutluluğun tümüne sahip midirler? Bu sorular tek tek cevaplandırılırsa biyolojik tatmin mutluluğun ve huzurun tek girdisi değildir, zahmetli, çileli bir hayat aynı zamanda mutluluğun da mirengi noktasıdır. Bugün geldiğimiz noktada dünyanın önündeki problemleri en geniş ölçekte dünya için toplam mutluluk anlayışıyla ele almadığımız müddetçe birilerimiz madden üstün olabiliriz ancak ya hep beraber mutlu ve mürevveh olacağız ya da hep beraber mutsuz, kaygılı olmak zorunda kalmaya devam edeceğiz!
İçerde ve dışarda her türlü farklılıklarımızın dünya spektrumunu oluşturduğunu ve daha renkli bir dünyanın buna ihtiyacının olduğu ve hatta doğal olanın bu farklılıkların olması olduğu bilinmelidir. Doğal adalete bakarsanız çok şey görürsünüz; soğuk, sıcak, yağmur, kar, mevsimler, güneş adaletin eş bölüşüm gerçeğidir. İçerde ve dışarda zorlukların ve refahın gereği gibi paylaşımı gereklidir, kainatta doğal adalet vardır.
İnsan doğal adaleti yok eden tek varlıktır.
Daha güzel bir gelecek için ya hep ya hiç anlayışı çok önemlidir.