VUR EMRİ!
Türkiye yaklaşık 30 yıldır PKK terörüyle mücadele devam etmektedir.
Gelinen nokta mı? Çok açık başarısısız.
AB-ABD bu konuda çok mu başarılı? Evet başarılı!
Ve bu başarıyı bizdeki liboşlar demokratikleşmeye yormaktadır.
İşte bu yüzdendir ki uzun yıllardır başarısız olmamızı demokratikleşememize bağlayanlar bazı açılımlara başvurmuşlardır.
Sonuç;ihanet KOBANİ bahanesi ile yine demokrasiye kurşun sıkmıştır.
Oysa biraz incelense görülecektir ki; AB ve ABD`nin terörizme karşı başarısı demokratikleşme sürecini başarı ile tamamlanmış olmasından ziyade, devletin caydırıcı gücünden kaynaklanmaktadır.
Elbette bu ülkelerde bireylerin gelişmişlik düzeyi fazladır, bu yüzden daha akılcı ve hedefe yönerlik eylemler yaparlar. Ama en ufak bir siddet eylemine katılamazlar, katılsalar o demokrasi havarisi kesilen ülkelerinin acı gerçeği ile yüzleşirler.
Demek ki mesele açılımda değil, atalarımızında dediği gibi bazı konularda ` ya devlet başa, ya kuzgun leşe` hakikatinden geçmektedir.
Peki çözüm ne?
Hemen söyleyeyim Terörizm İle Mücadelenin şu beş ilkesini harfiyen yerine getirmek!
O ilkeler şunlardır;
- Uluslararası alanda diplomatik tedbirler,
- İdari, hukuki, siyasi tedbirler,
- Eğitim, kültür ve ekonomik alandaki tedbirler,-
- Kamuoyunu bilgilendirme faaliyetleri
- Güvenlik tedbirleri.
Bana sorarsanız bizim ülkemizin geldiği şu noktada en önemli madde Güvenlik Tedbirleridir!
Bu ilkeyi garanti altına almadığınız sürece diğerlerin de başarılı olma şansınız mümkün değildir.
Her alanda AB kriterleri ile hareket eden ülkemiz derhal bu konuda AB`yi ve özelikle müttefiği olduğumuz ABD`yi incelemeli ve onların yasalarını ülkemizde uygulamalıdır.
Bugün İngiltere, Fransa, İspanya, Almanya başta olmak üzere bu ülkelerin terörle mücadele yasalarına baktığımız zaman, bizimkinden kat kat daha sert olduğunu görmek mümkün.
Bir çok AB ülkesinde yılda birkaç kez terör olayı yaşanıyor olmasına rağmen, bu konudaki yasal mevzuatları bizimkinden daha serttir.
Düşünün İngilterede binlerce insane çıkar eylem yapar ama onları 10-15 polis kontrol eder ve hizaya sokar. Bu polislerin gücünden değil, yasaların gücündendir.
Bu açıdan kısaca bazı noktalara değinelim;
Örgütün en büyük gelir kapısı kaçak sigara, mazot, narkotik ve psikotrop maddeler, silah, patlayıcılar, kaçak göçmenler vs…İyide bunları nasıl ve neden kolayca yapıp ekonomik güç elde edebiliyorlar?
Yine örgüt elamanları çok rahat bir şekilde yol kesiyor, adam kaçırıyor, bayrak indiriyor, kamu malına açık açık zarar veriyorlar.
Son olaylarda ülkemizin gerek mal, gerek can kaybı bir çok ülkenin büçcesi ve on yıllarca verdiği ölü sayısına eşittir. Maskeyi yüzünü takan meydan çıkıp can bile alıyor.
İyi de bu onların başarısı mı, yoksa bizim acizliğimiz mi?
Siz hiç İngiltere`de, Fransa`da vs..ülkelerde eylemcilerin maskeli sokağa çıktığını gördünüz mü?
Gördüyseniz bir de o aylemcilerin sonunu araştırında ve görün bize kriter dayatanların demokrasi anlayışlarını.
Kısaca, Türkiye huzur istiyorsa artık etkin caydırıcı önlemlerle bir terörle mücadele yasa çıkartmalıdır.
Aslında bu konuda yazmak, çözüm üretmek çok satırlarımız alır. Ama ben kısaca şu öneriyi veriyorum;
Elerine sopa, taş, molotof vb…maddeleri alıp, yüzlerine maske takıp sokağa çıkanlara karşı devletin polisine VUR EMRİ verilmelidir.
Şehre huzur geldi mi gerisi dağlara kalır!
Dağlar içince artık ANTİ TERÖR timi oluşturup bu işi kökten çözmek gerekir.
Dediğim gibi, güvenlik tedbirleri alındıktan sonra türörle mücadelenin diğer ilkeleri çok daha kolaydır.
Deneyin görün!
Selçuk Düzgün