VESSELAM!
Türkiye`yi bölmek ve parçalamak için şehirleri köstebek yuvasına çeviren korkaklar, hainler, soysuzlar!…
Onlara destek veren akıl ve şeref yoksunu, onursuzlar!….
Size değil bir karış toprak, bu ülkede artık yaşam hakkı bile vermemek lazım.
Ve tüm bunlar olurken mahalle sakini olarak olayları izleyen “neme lazımcılar” size de aldığınız her nefes haram olsun.
Geçin aynanın karşısına saçınızı taramaya devam edin.
Öyle ya,“Mahalle yanarken o…pu saçını taramış!”
Ülkemde kan akıyor, ülkem iç savaşa sürükleniyor.
Şimdi sadece mahalle değil kos koca vatan yanıyor.
Ve o…pu sadece saç taramıyor, makyaj tazeliyor.
“Kürtler için varız, devlet kurmak istiyoruz” diyor Bizans artığı, fars-ermeni kırıntılarına hatırlatalım!
Türkçülüğün baş mütefekkiri Ziya Gökalp Diyarbakırlıydı.
Türk ve İslam anlayışının mütefekkirlerinden Ahmet Arvasi Van'lıydı
Milli Kahramanlardan Sütçü İmam Antepliydi.
Nene Hatun Erzurumluydu.
Kıbrıs`ta şehit düşen Albay Karaosmanoğlu Karslıydı,
Milli mücadele kahramanı Kara Yılan Antepliydi
Urfa Şanını İngiliz ve Fransızlara karşı verdiği mücadeleden almıştır.
Maraş sadece dondurması ile değil Kahramanlığı ile de tanınıyorsa, milli mücadele yıllarındaki şeref defterindendir.
Antep sadece ticaret yolarının değil bir savaşında öyküsüdür, bu yüzden Gazi unvanı almıştır.
Mardin, Hatay, Diyarbakır, Hakkâri, Muş, Van, Bingöl, Bitlis vs… isimlerinin önünü bir kahramanlık ibaresi konmasa da her birinin milli mücadele de ayrı bir destanı vardır.
Yani milli mücadelenin olduğu yerlerdir buralar.
Ve o yerlerde şimdilerde kan ve gözyaşı var!
Millî Mücadele, asırlarca aynı din, kader ve mefkûreyi paylaşmış Anadolu insanının birlik ruhuyla verdiği bir var olma savaşıdır.
Bu mücadele genç-yaşlı, kadın demeden eline silâh alan, cepheye koşan fedakâr kadınların ve isimsiz kahramanların sergilediği bir insanlık haykırışıdır.
Ve bu haykırış nihayetinde Türkiye`yi meydana getirmiştir.
Şimdi bu mücadelenin sonucu olan cennet vatanda 100 yıl öncesinin oyunları aynen sergilenmektedir.
Geçmişte alevi-sunni, sağ-sol olarak karşımıza çıkan iç çekişmeler şimdilerde Türk-Kürt şeklinde yeniden hortlanmaya çalışılmaktadır.
Korkak siyasetçiler, sahte azınlık temsilcileri, akılsız milli dava savunucuları ülkeyi bir iç sava sürüklemektedirler.
Bu bir şark-garp meselesi mi?
Asla değil.
Bu Türk-Kürt meselesi mi?
Asla değil.
Bu bir BOP meselesi ve BOP`un karşında olanlarla, yanında olanların kıyasıya savaşıdır.
100 yıl önce silahları ile ülkeyi işgal eden BOP kuvvetleri, şimdilerde silahlarına taşeron olarak hem legal, hem illegal taraftarlar bulmaktadır.
Ve bu BOP çocukların kökeni ise taa Bizans`a dayanmaktadır.
Şunun altını tekrar net çizelim; Türkiye üzerinde eğer birileri toprak talep etmek istiyorsa onlar Bizanslılar olmalıdır ve bu onların en tabii hakkıdır.
Anlaşılan o ki, Bizanslılar`da bu haklarını artıkları ile hayata geçirmiş durumdadırlar.
Olan kime olmaktadır?
Milli mücadele ruhunu birlikte yürüten vatan evlatlarına.
Bu savaşı kim mi kazanacak?
Elbette ki, Sütçü İmam`ların, Nene Hatun`ların torunları.
Elbette ki, Ziya Gökalp`in, Arvasi`nin öğrencileri
Elbette ki, Kara Yılan`ların, Karaosmanoğları`nın evlatları.
Niye mi?
Çin kağanından Bizans tekfuruna kadar, Kanice`den Çanakkale`ye kadar , Sakarya`dan, Dumlupınar`a kadar verilen kutlu vatan toprağı mücadelesi bu milletin her zerresinde devam etmesinden dolayı.
Kimse merak etmesin!
Şarkışlalı Âşık Veysel ile “sadık yar” olan toprak, Çıldırlı Âşık Şenlik’in “Can sağ iken yurt vermeyiz düşmana.” ifadeleriyle bu vatanın evlatlarında namus olmaya devam etmektedir… Vesselam