Türkiye bir taraftan ABD’nin Evangelist/Sionist dinci çetesiyle, yani derin devleti ile kavga yaparken bir taraftan da kendi milli refleksleri gereği o çetenin hedefinde olan Latin Amerika’ya açılımlar yapıyor.
Bu açıdan en önemli açılımı Türkiye Venezüella’ya yaptı.
Ülkemiz adına son olarak eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem Venezüella'yla bir temasta bulunmuş.
Bu temastan yıllar sonda şimdiki Venezüella başkanı 2010 yılında Dışişleri Bakanı iken Türkiye gelişinden sonra ikili ilişkilerde bir hareketlenme olmuş.
Derken, ABD Evangelist/Sionist derin devleti dünyayı dizayn etme yolundan 15 Temmuz’da Türkiye’ye yönelik hamlesinin bir benzerini 2017’de Venezüella’ya yapınca iki ülke arasında kader birliği daha da hızla gelişmeye başladı.
Zaten Venezüella'nın bir açılıma ihtiyacı vardı.
Çünkü Latin Amerika’nın katil Amerika ile kavgası ve petrol fiyatları üzerinden olunca ülkede petrol fiyatlarının düştü ve bundan en çok Venezüella'yı etkiledi.
Gelir kaynaklarının yüzde 75-80'i petrol olan Venezüella, petrol fiyatları dibe inince ekonomik çöküntü yaşadı.
Bu ekonomik çöküntü dolayısıyla Venezüella sıkıntılı günler yaşadı ve bir açılım yaptı.
Bu açılımı Türkiye ile yapmaya başladı.
Zira ikisinin de içini kemiren düşman belliydi ve ortak düşmanları ikisinden de teslimiyet istiyordu.
Türkiye de Latin Amerika açılımı çerçevesinde Venezüella ile ilişkileri geliştirmeye karar verdi ve diplomasideki kazan-kazan ilkesiyle iki ülke de hareket ederek ilişkileri geliştirmeye başladılar.
Bu ilişkilerle Venezüella ABD bağımlılığından kurtulmak istiyor, Asya'ya yönelmek istiyordu, Türkiye ise ABD’nin derin devletine karşı tüm dünya için elini taşın altına koyuyordu.
Derken MADURO Türkiye’yi ziyaret ettiğinde Türkiye'nin tarihsel birikimine hem de bölgesel ağırlığına vurgu yaptı ve şöyle dedi;
"Türkiye'ye geldik çünkü Türkiye'ye inanıyoruz. Yeni bir gücün doğduğunu biliyoruz"
Evet, Türkiye de bağımsızlığını derinleştirdikçe ve ABD hegemonyasından çıktığı sürece dünyadaki diğer devletlerin ülkemize bakış açısı budur.
Ve bu bakış açısında olan Venezüella başkanına dün bir suikast düzenlendi.
Bu suikastın arkasında olan Evangelist/Sionist dinci çete ve onun işbirlikçileri var.
Onlar başını Türkiye’nin çektiği devletlerin ABD kontrolünden çıkmasını bir türlü içlerine sindiremiyorlar.
Bunun için de darbeden, suikaste, ekonomik baskıdan, iç isyanlara kadar her şeyi, her yolu mübah sayıyorlar.
Bir yandan da Venezuella’da yapılan suikastle Türkiye’ye ayağını denk al mesajı veriyorlar.
Üstelik bu mesajı ABD yaptırımlarına karşılık aynı tonda cevap veren Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın konuşmalarını yaptığı saatlerde yapıyorlar.
Öyle ise acil yapılması gereken şudur:
Bir an önce DOLAR bağımlılığından kurtulmak.
İş bu kadar basittir.
Dolarları burnu ile silen adamlara hakaret edenler, bu işin manasını anlasalar kıçları ile silerler.
Kıçlarını dolara endeksleyenlerin ne demek istediğimi anlamalarını beklemiyorum.
Diyorum ki; Türkiye bağımsızlık için içe kapanması gerekiyorsa onu da yapmalıdır. Ama onun başka dünyalarının, gizli güçlerinin olduğu nettir.
Dünya 5’den, Türk medeniyeti Dünyadan büyüktür.
Dünyanın bir ucunda diğer bir ucuna kadar medeniyetinin izleri olan bu milletin daha fazla ABD ile vakit geçirmesi eşyanın tabiatına ihanettir.