Kötü huy kılavuzun oldukça mutlu olacağım sanma!
Sen sabaha kadar gaflet uykusundasın ömürse kısadır.
Korkarım ki sen bu uykudan uyandığında gündüz olur.
Bazı kahramanlar vardır. İsimlerini dahi bilmezsin! En ihtiyaç duyulan anda ortaya çıkarlar. Yaptıklarının reklamı da yoktur. Hiçbir mecrada yayınlanmaz. Canlarını bu ülkenin geleceği için hiçe sayarlar.
Bazen bir gemiyle Samsun’a yola çıkarlar.
Bazen 15 Temmuzda belirirler.
Bazen tankların altında vücut bulurlar.
Bazen hainlere karşı operasyona giderler.
Bazen Suriye’de mazlumların yanında olurlar.
Bazen Libya’da dünyanın düzenini bozarlar.
Bazen de dünyanın her yerine yardım gönderirler.
Bu kahramanların çoğunun bırakın nasıl yaşadıklarını ne hissettiklerini, isimlerini dahi bilmeyiz! Çoğunu çarşıda ve pazarda ki normal insanlar olarak görürüz…
Görevlerini tamamladıklarında ise onları tanımadığımız halde tek hissebildiğimiz ölümsüzlüğe uğurlanmadan önce kalbimizin tam ortasına sapladıkları bir acıdır…
Virüslü günlerde sağlık çalışanlarımız canlarını hiçe sayarak öncü kuvvet olarak virüsle savaşmaktalar. Ailelerinden ayrı gece gündüz demeden bir hayat daha kurtarabilmek için nöbetteler.
Onlar bu sürecin hep içindeydiler. Komplo teorisyenleri gibi televizyon ya da sosyal medyadan ahkâm kesme fırsatları da olmadı. Cephe de savaş halindeydiler hep…
Allah hepsinden razı olsun.
Virüs sürecinin başladığı günden bu güne kadar canlarını hiçe sayıp sağlık çalışanlarımız gibi sahada olanlar da var tabi…
65 yaş üstü ve kronik rahatsızlığı bulunanlar için sokağa çıkma yasaklarında vatandaşın maaşını çekip kapısına kadar götüren, ihtiyaç sahiplerine yardım kolilerini ulaştıran vefalı kamu görevlilerimizde var.
Bazıları onları tanımadı…
Bazıları onları şehit etti…
Bazıları da onlara saldırdı…
Klavyeden vatan kurtaranlar kadar popüler olmasalar da bu insanlar virüsün ülkemizde sosyal yaşamı etkilememesi için çok büyük mücadele verdiler. Korkudan, oram rahatsız buram rahatsız diyerek evden çıkmayan ya da olmayan kronik rahatsızlıkları birden ortaya çıkanlar gibi değil!
Savaşın tam ortasında silahın önünde duranlar gibi mücadele verdiler…
Büyük çoğunluğu kamu personelinden oluşan Vefa Sosyal Destek gruplarından bahsediyorum. Bunlar çoğunluğu öğretmenlerden oluşan içerisinde polisler, imamlar da dâhil birçok kamu personeli olan vatandaşın ihtiyaçlarını karşılamak için kaymakamlıklarca kurulan çoğunluğu gönüllülüğe dayalı resmi gruplardır. Kapısına kadar gidilen insanların Vefa Sosyal Destek gruplarına içten bir şekilde “Allah razı olsun.” “Allah devletimizi yüceltsin.” dediklerini de iyi biliyorum.
Çok üzülüyorum ama çok!
Saha da vatandaşa hizmet etmek için ellerinden geleni yapan Vefa Sosyal Destek gruplarına saldırı yapılmasını hazmedemiyorum. Canını dişine takarak çalışan insanların bir nefret uğruna değersizleştirilmeye çalışılması zoruma gidiyor.
Dünyada kendine has bir ülkeyiz.
Ama eğri oturup doğru konuşmak gerek!
Acaba sadece bizde mi?
Canını hiçe sayarak yapılan işlerin eleştirilmesi ya da daha da ileriye giderek karalanması.
Aramızda ki bazılarının Erdoğan nefreti artık ülke sınırlarını dahi aşmış durumda…
Eskiden ülkede bir grup bundan iyi nemalanıyordu. Fakat son yıllarda manda okullarından mezun zengin solcular ve yabancı hayranı muhafazakârlar da bu nemalanma trenine binmiş durumdalar. Dünya kendine Türkiye’yi örnek alırken bizimkiler kendi içimizde bizi karalama derdinde…
Yapılan bir işe de “İyi olmuş, iyi ki de yapılmış.” dendiğini bazılarından hiç duymadım bundan sonra da galiba duymayacağım.
Artık yeter!
Her fırsatta eleştiriyi de geçip insanları karalamanın ne ülkeye faydası olur ne de size…
Vefa Sosyal Destek grupları devletin vatandaşına ulaşmasını sağlayan aracılardır. Onları İtibarsızlaştırmak hiçbir işe yaramaz.
Vefa Sosyal Destek gruplarında çalışan soylu kahramanlarımıza selam olsun.
Saygılarımla….