Uzak Ellerin Yakan Acıları

Gülbeniz BAYRAMLI

Demin internette gezinirken bir videoya rastladım. Tabii sonuna kadar izleyemedim, cesaretsizliğime sığınarak videoyu kapattım.

 

Benden daha cesur çıktı arkadaşım ve kalp yanğısıyla videoyu izleyerek bana anlattı.
 
Bütün insani duyğularını kaybetmiş, kalbinin, vicdanının olmadığı kanısına vardığım katil çinin, bir Uygur Türk çocuğuna yaşattığı vahşet dolu işkence görüntüleri varmış videoda.
 
 
İçim yandı, kendime kızdım, geleceğime küstüm, geçmişimden, soyumdan utandım.

Benim duyduklarım, o Türk çocuğunun yaşadıklarıydı maalesef. Ben izlemeyi sindiremezken içime, o çocuğun çaresiz çığlıkları zalim çinlilerin kahkahaları arasında kaybolup gidiyordu ...
 
O görüntüler, bittiğimizin resmiydi.
 
Bu kadar çaresiz hissettiğim anları bulamadım hayatıma uzanınca.
 
Dedim ki :
 
Bunun hesabını bu iğrenç yaratıklardan soramıyorsan mahva mahkumsun.
 
 
Ey Türk !
 
Kendi kanından olanlar bunca felakete maruz kalırken fransızlaşıp, fransa bayrağına sarılıyorsan, utan ey insanlık.
 
Bu yaşananlar karşısında hiç bir şey yapamıyorsam ÖLEYİM ben.
 
Bütün bunları yukarıdan sakince izliyorsan varlığından şüphe duyarım ey Tanrı !
 
Şimdi yak beni de cehenneminde ...!

Biz hangi ara bu kadar mangurtlaştık ki kendi acımızı bile hissedemiyoruz .?
 
Elimiz kopuyor, gözümüz gidiyor, duygularımız çalınıyor ve biz ilme ilme, parça parça yok ediliyoruz.
 
Biz, bir millet olarak tükeniyoruz  sanırım. Türk çocuğunun ezilmiş, dövülmüş, ölmüş minicik bedeninde , ruhumun hasar gördüğünü hissediyorum.
 
Ruhumun, ruhumuzun ilacı, özüne dönüp, intikam için ayaklandığın günden geçer ey Türk .!
 
Yoksa lanet olsun aldığın nefese, yuttugun havaya..

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.