Türkiye büyük bir samimiyetle dünyada barışın tesisi için elinden geleni yaparken, üzüntü ile belirmek gerekir ki bu gayretine başta kendi komşuları olmak üzere, dünyanın emperyalist devletlerinin düşmanlıkları ile karşı karşıyadır.
Doğumuzda İran en az 300 yıldır özelikle mezsepsel ayrılcalıkla bizi yok etmeye çalışmaktadır.
Güneyimiz`deki İran ve Suriye zaten bizlerden ingiliz oyunları ile koparılmış, haritaları onlar tarafından çizilmiş kabile devletleridir ki, bu halde olmalarının yegane sebebi bize olan emparyalist düşmanlıklardan kaynaklanmaktadır.
Kuzey`de Rusya`nın durumuna güvenmek AYI ile yatağa girmeye benzer.
Batımızdaki Bulgaristan ve Yunanistan`ın ise tarihsel sürcimizdeki düşmanlıkları aşikardır.
Yine üzülerek belirmeliyim ki, bize dıştan gelen düşmanlıklardan başka içimizden de bir sürü hain türemektedir.
Dış saldırılara karşı mücadele kolayda içteki ihanetlere karşı maalesef zorlanmaktayız.
Peki çok mu yalnızız?
Hayır!
Arkamızda, yanımızda, yöremiz de bizimle aynı canı, aynı kanı, aynı imanı paylaşan kos koca bir Türk Dünyası vardır.
O Türk dünyası tarih sanhesine 20 `ye yakın cihan devleti olarak çıkmış ve dünyaya nizam ve adalet getirmiştir.
İşte tüm bu düşmanlıkların en önemlı sebebi; bir imparatorluk devletinin mirascısı olmamız ve yeniden bir güç olarak yavaş yavaş piyasaya çıkmamızdan dolayıdır.
Yine bundan dolayıdır ki, ülkemize yapılan bütün saldırılar milletimize ve bu milletin yerzündeki gücüne yöneliktir.
En son Azerbaycan`ın kanayayan yarasından adını almış KARABAĞ adlı futbol takımına yönelik içten yapılan çirkin saldırılardan tutun, pkk ve uzantılarının Türk yurdu Kerkük`e saldırıları, AB`nin bize demokrasi dersi vermek istemesi, ABD`nin Vize tehtidi...vs... İşte tüm bunların altında yatan sebep Türk`e karşı kopleksle o Türk gücünün uyanmasından korku duymalarından kaynaklanmaktadır.
Onlar bu korkuları ve kopleksleri ile her türlü kötülüğü bizlere yaparken, biz kendimize ne iylik yapıyoruz.
Yine üzelerek söyleleyim ki, kocaman bir hiç.
Ne milli bir mefkurenin peşinden koşuyoruz, nede çağı okuyup geleceğimize yönelik hamleleler yapabiliyoruz.
Türk dünyası millletler arası mücadelesinde önder olarak Türkiye`yeyi kabul etmiş ve ona göre mücadelller yapmaktadır.
KJıbrıs`tan , Kırım`a,
Kerkük`ten , Karabağ`a
Doğu Türkistan`dan , Balkanlara
Kısacası; Altaylar`dan Tuna`ya gözünü, gönlünü Türkiye`ye dikmiş onun başarılı olması için dua etm ektedir.
Ozaman Türk dünyasına ve insanlık alemine yeniden hizmek etmek için Türkiye`ye düşen görevler nelerdir:
-Devlet ile millet arasında, hükmetler ile muhalif partiler arasında milli bütünleşme mutlak sağlanmalıdır.
-Türkiye gerek bölünmeye karşı iç bölgeleri ile, gerek birleşmeye karşı dış Türkler`le mutlaka coğrafi, ekonomik, kültürel bütünleşmeyi sağlamalı.
-Türk tarihini bir bütün sayarak, asla reddi miras yapmadan tarihi bütünleşmeyi sağlanmalı.
- Ülkemizin içi ile, Türk dünyasının bütünü arasında iktisadi bütünleşmeyi sağlamalı.
- Aşiret, etnik ve mezsepsel ayrıcalıkları ortadan kaldıracak harsi bütünleşmeyi sağlamalı.
Bunların dışında;
Kendi arabasını, silahını, uydusunu vs... hızlı bir şekide kendi üretip, milli savunmasını sağlamalı.
Bellki de en önemlisi;
Dili, kalbi, canı Türklük için atmayanları devletin kurumlarına özelikle istihbarat servislerine almamalı. Türk dünyasının ortak istibarak ağı kurulmalıdır.
Hiç şüphe yoktur ki, milli mefkure ile yeniden şekillenecek devletimiz dünya tarihinde hak ettiği yeri alacak ve belki de dünyada bugün sel gibi akan kan duracak, gözyaşları dinecektir.
Şunu artık anlamak lazım; Tarihinden, atalarından, kendi kültür ve medeniyetinden utanan kadroların ve çağı okuyamayan yöneticilerin bu millete verecek hiç bir şeyi yoktur.