Savaşa katılanları ikiye ayırabiliriz. Birincisi cephede çarpışan Rusya ve Ukrayna'dır. İkinci taraf ise bu savaşı fiilen katılmadan, dolaylı olarak savaşın içinde bulunan ve önemli hesaplar yapan taraflardır.
Avrupa'daki ülkeler ve Avrupa Birliğine ve NATO'ya alınan 14 eski Varşova Paktı üyesi devletler bu savaştan en çok rahatsız olan devletlerdir. Savaşın kaybeden tarafı her halükarda Ukrayna ve Rusya, kazanan tarafıysa her durumda ABD ve İngiltere olacaktır.
ABD ve İngiltere birinci Ukrayna-Rus savaşından sonra Ukrayna'ya çok önemli askeri danışman ve bir şehir savaşı için askeri teçhizat verdiği anlaşılmaktadır. Her ne kadar ABD ve İngiltere ve NATO savaşın içinde olmadıklarını söyleseler de ABD ve İngiltere'nin savaşın kısa sürede bitmesini bir kaç sebepten dolayı istemediklerini düşünmek lazım, savaşın uzamasının Rus ekonomisine vereceği zarar, NATO'nun savaşa girmemesinin bir 3.dünya savaşını önlemenin ehemmiyeti ve savaşı insan gücü olarak Ukrayna halkının göğüslemesidir.
Rusya'nın din birliği, büyük oranda dil ve soy ortaklığı olduğu Ukrayna'ya bu boyutta savaş açması yüzyıllar boyunca Ukrayna halkı tarafından unutulmayacak hatta SSCB birliğini meydana getiren eski ortaklarının zoraki birlikteliğin acılarını hatırlamalarına sebep olacaktır.
Afganistan yenilgisinden sonra Rusya'nın Akdeniz'e kıyısı olan Libya ve Suriye'de ki başarıları dahi gölgelenecek ve Rusya içinde Putin'e karşı daha güçlü bir muhalefetin canlanmasının ihtimali artacaktır. ABD'nin Afganistan, Irak ve Suriye'deki başarısız durumu üzerine ABD yönetimi çok ders almış olmalı ki savaşa girmeden savaşı yöneten konumdadır.
Savaş örtülü ve sınırları bugün itibarıyla sınırlı bir alanda devam etmektedir. İki tarafın da insan ve maddi kaybı büyük olmasına rağmen birinci derecede kaybeden Ukrayna olacaktır. Rusya'nın maddi ve can kaybının yanında Çarlık ve SSCB'nin bilinen imparatorluk hayallerinin Putin tarafından devam ettirilmesi ve bunu nükleer güç dahil her türlü öldürücü silahlar kullanarak gerçekleştirmek için etrafını tehdit ve saldırı altında tutması büyük bir talihsizliktir.
Görüldüğü gibi dünyayı kan gölüne çeviren nükleer güçler her savaş açtıkları ülkeyi uzun menzilli balistik füzelerle, atom bombasıyla tehdit ederek "teslim olmadığınız takdirde başınıza gelecekleri düşünün" demektedirler. ABD dünya üzerinde çok maşa kullandı ancak günü gelince bunları devreden nasıl çıkardığını biliyoruz.
Bunun en iyi örneği Saddam Hüseyin'di, ABD ve batıya güvenerek Rusya'ya karşı savaşı göğüslemek Ukrayna halkına ve devletine çok ağıra mal olmuştur.
Devir sihirbazların ve çok güçlülerin devridir, tedbir sonuna kadar alınmalı ve savaşın acımasızlığı unutulmamalıdır.