Uğur Işıl(AK)`a!...
Bir süredir bu isim sanal medayada ve siyasi arenada gündem yapıyor!...
Gündem yapmasında haklıda zira adamı tanıyanlar, adama inananlar adamın bir `Trova Atı` olduğuyla yeni yeni yüzleşmeye başladılar.
Öyleya; Her `Allah` diyeni, her iki kelam edeni, her sevdiğimiz şahsiyetlerin ağzından konuşanları biz ADAM yerine koyduk ve onları çok sevdik.
Türkiye`de `ÇÖZÜM PLANI` denilen bir safsataya milliyetçi camiyanın desteğini almak için `Benim de dayılarım Ülkücü`diyerek saçmalaması onun aslında içinde bulunduğu cahaletinde örneğiydi.
Cehalet diyorum zira hem ona inananları üzmek istemiyorum, hem de varsa biraz vicdanı kendi ile dertleşmesini istiyorum.
Sözüm ona Sanatçı olduğunu iddia eden Uğur Işılak geçtiğimiz günlerde bir siyasi parti liderine sadakatini bildirmek için emek hırsızlığına sığınarak kardeş ülkemiz sanatçısı Arslanbek Sultanbekov'a sorulmadan, izin alınmadan, telif hakkı işlemleri yapılmadan ` Dombıra` adlı bestesini para kazanmak için kulandı.
Bunun ne anlama geldiğini siz daha iyi bilirsiniz.
Niye yaptınız? Denilince de Uğur bey `bu bestenin sahibi kanıtlanırsa işlem yaparız` diyerek bilmemezlikten gelerek safa yattı.
Hadi inandık diyenler oldu ama sanatcı IşılAk bu sefer başka bir cehalet sergiledi ve 'Çırpınırdı Karadeniz' isimli şarkının bilinenin aksine bir Ermeni tarafından bestelendiğini söyledi.
Oysa bunu vicdan sahibi, akıl sahibi herkes bilir ki, `Çırpınırdın Karadeniz` şarkısı Azerbaycan Milli Marşı'nın da yazarı Ahmet Cevat'a, bestesi ise Milli Marş'ın bestecisi Üzeyir Hacıbeyov'a aitir.
Ve inanın bana günümüz yüzyılında Türk Milleti akonomik, sosyal alanda avrupaya karşı güçlü olsaydı bugün avrupa dahil tüm dünya MONZAR yerine HACIBEYOV`u dinleyecekti.
Geçmişte bu hatayı Şevket Bülent Yahnici`de yapmıştı ki, Azerbaycan Türk`ü kenisine yapılan bu haksızlığı ve cehaleti unutmuş değil.
Aslında Azerbaycan Türk`üne bu konuda çık haksızlık yapılmıştır!
Örneğin;Çırpınırdı Karadeniz dışında, Sarı Gelin'in de Ermenilere mal edilmektedir. Oysa ‘‘Sarı Gelin'in Ermeniler'le hiç bir ilgisi yoktur. Zaten, Ermenice'de ‘sarı' ve ‘gelin' kelimeleri yoktur. Bu şarkı Azerbaycan`da ve Erzurum`da 200-300 yıldır söylenmektedir. Bu şarkının bestesi ise Azerbaycan Kültür Bakanlarından Polat Bülbüloğlu'nun babası Bülbül'e aitir.
Bu tartışmalar başlayacağı içinaraştırdım!
Sarı Gelin türküsü ‘Şur' makamında söylenmektedir. ‘Şur' makamı, Azerbaycan makam sanatının yedi esas makamından en çok kullanılanılır. Tür itibariyle Sarı Gelin ‘uzun türkü'dür. Uzun türkü ise Türkdilli halklar folklorunun önemli bir parçası. Türden oluşan form yapısı olarak diğer halk türkülerinden farklı, nakarat yok. Nakaratın‘Şur-Şahnaz' şubesi ise sadece Azerbaycan'da oluşmuş ‘Şur'destgahının esas şubelerinden biridir.
Hal böyle iken ne acıdır ki, Milletvekili ve yazar Yılmaz Karakoyunlu da Sarıgelin'i Ermeniler'e mal etmişti.
Azerbaycan Türk`üne haksızlık bu kadar değil!
Örneğin; Türkiye'de ‘Anonim' denilen ‘Dağlar Kızı Reyhan'türküsünün de sözleri Teyyup Kurban'a, bestesi Fikret Amirov'a aitir.‘Arzu Kızım' türküsüne de ‘anonim' diyorlar. Oysa, bunun da sözleri İskender Coşkun'a, bestesi Ali Ekber Tagiyev'e aitir
Türk kültürün pınarlarının yetiştiği bu coğrafyada bu haksızlıkları yapanların zihniyetlerini, cibiliyetlerini iyi araştırmak gerekmektedir.
Ama hangi partide, hangi görüşte olursa olsun. Zaten görevleri Trova Atı olmak değil mi?
Yine ihanet demeyeceğim ama madem cahilsiniz sizi anladıkta bari Ahmet Cevat`ların eserlerine saygı duyun ve onların ruhunu rahatsız etmeyin be kardeşim!
Niye mi?
Bakın Çırpınırdı Karadeniz`in yazarı Ahmet Cevat Kimdir hayatını size özetleyeyim;
Ahmet Cevat, Türkiye'nin Mehmet Akif'i gibi Azerbaycan'ın Milli Marşı'nın yazarıdır. `Çırpınırdın karadeniz` adlı şiiri 15 Aralık 1914'te Gence'de yazmıştır.Bu şiir işgal altındaki Azerbaycan topraklarınan Osmanlı türk ordusuna hasreti anlatır. Ahmet Cevat, I. Dünya Savaşı'na Türkiye'de katılmış ve anadolu Türklüğü için de savaşmıştır.
Türkiye`de Kars`a gitiğinde gördüğü manzarayı şu dörtlüklerle anlatmıştır;
`Armağanım yaslı name
Birkuş oldum, çıktım yola
Gittim gördüm dost ilin de
Ne bir ses var, nebir layla
Sordum garip minareden
Akşam olmuç, ezan hani?
Baykuş konmuş minberlere
Diyen hani, duyan hani?`
Ahmet Cevat kendisini şöyle tanımlar;
`Soranlara ben bu yurdun anlatayım nesiyim
Ben çiğnenen bir ülkenin Hak bağıran sesiyim `
Ahmet Cevat`a Kızıl Rus`lar Türk`lükten yazma, bize yaz diye tavsiye ederler ve derler ki`Bir de bizim için 1 Mayıs İşçi bayramına şiir yaz`
Şu dörtlüğü yazar;
`Men her gelen bir mayısa
Pek çok ümitler bağlarım
Her gelecek Mayıs için
Nisan ağlar, ben ağlarım...`
Bu şiiri biri Uğur Işılak`a verse ve dese ki `bak o Ahmet Cevat Ruslara ne şiirler yazmış` hemen inanır ve inandığını ispata çalışır.
Oysa bu şiirde Cevat`ın Mayıs`a ümit bağlaması 28 Mayıs Azerbaycan Cumhuriyetinin ilanıdır, Nisan`a ağlaması ise o Cumhuriyetin Nisan ayında Ruslar tarafından yıkılmasınadır.
Türk Ordusu'nun Kafkasya'ya gelmesini isteyen ve bu uğurda kalemi, kelamı canı ile çalışan Ahmet Cecat nihayetinde Stalin döneminde 1937'de, ‘Türkiye'yi seviyorsun, Pan-Türksün' suçlamasıyla kurşuna dizilmiştir.
Ve şu dörtlüğü çok manidardır;
`Bari sen gel dedim, dinleyip biraz
Ey vefalı kalem derdimi sen yaz...
Geldi bir çirkin el söyledi; olmaz.
Dinleyenler beni keç duyar, neylim.`
Hal böyle iken bu emek taciri, sanatçı bozmalarına gidip sorasınız`LALELER` şarkısı kime, neden, niye yazılmıştır? ` diye
Verecekleri cevap; eğlence kültürüne, boş zaman için yazılmış olacaktır.
Çünkü bunların zeka seviyesi LALE olmaktan öteye gidememiş ve her biri birer LALE DEVRİ çocuklarıdır.
Ve unutmayın;
Azerbaycan`a ve diğer Türk devletlerine yapılan bütün haksızlıkların asıl kaynağı TÜRK`e olan DÜŞMANLIKTAN kaynaklanmaktadır....Veseselam...
Vesselam...
Selçuk DÜZGÜN