Başlığı okuyunca rahmetli Attilâ İlhan'ın ünlü kitabının adındaki gibi "Hangi sol" dediğinizi duyar gibiyim.
Söz ettiğim sol, her birinin "en" sosyalist sol olduğu iddiasındaki TKP'den Vatan Partisi'ne ÖDP çevresinden Birikim tayfasına, CHP'den HDP'ye kadar uzanan Türkiye'de ve yurt dışında hemen herkesin sol (da) kabul ettiği Türkiye solunun boşluğunu işgal etmiş tüm taraflardır.
Vatan Partisi'ni ayırırsak hemen hepsinin yayın organlarına yazıları paylaşımlarına bakınca gönüllerinin Biden'de olduğu açıkça görülüyor.
Bu genellikle Trump düşmanlığıyla ve Biden'e tek laf etmemek -ya da küçük bir iki eleştiriyle geçiştirmek olarak- kendini gösteriyor.
Bu öyle ki bizim kelli felli "solcu"ların Trump için yazdıkları inanın Nancy Pelosi'nin bile aklına gelmiyordur: "Zeka yanı fazlasıyla güdük anti-sosyal biri", "kendine aşırı güç vehmeden bir şarlatan", "hakikat sonrası toplumda yaşanıyor diye her yalanının tutacağına inanan bir budala" gibi ağza alınmayacak sözler.
Trump düşmanlığında, uluslararası liberal basının tüm organları ve "twitter", "facebook" gibi "sosyal medya" organları başı çekiyor.
Twitter bu konuda baş diktatör konumunda: Düğmeye basıp ipinizi çektiğinde, atari oyunundaki gibi sönüveriyorsunuz!
(Tüm dünya vatandaşlarının kölesi olduğu sosyal medyanın (twitter, facebook, whatsapp, google) gerçek anlamda bir diktatörlük kurduklarının farkında bile değiliz; ki Hitler'in bile Churchill gibi rakipleri vardı!)
Sol'un en başta, 2.5 trilyon dolar zenginliğe sahip oldukları söylenen bu rakipsiz sonradan görme zengin diktatörlerin demokrasiyle de insanlığın kurtuluşuyla da en küçük bir ilgilerinin olmadığını ve salt bu nedenle bile onların desteklediklerinden kuşkulanması gerekmez mi?
"Yankee emperyalizmi!"nin tam göbeğinde kan dökecek kadar şiddetlenmiş iç çatışmanın arkasındaki gerçek nedenleri ciddi bir biçimde araştıracak yerde, böyle yolunu şaşırmış bir takım "otokrat" karakterli ya da kız çocuğu saçı kokusu manyağı kişilerin ahlaksızlığı üzerinden değerlendirmek Türk soluna yakışıyor mu?
ABD'ye, dünya emekçilerinin ve halklarının anasını belleyen uluslararası tekelci sermayenin yuvalandığı ve bu devletin topraklarını bir saldırı yönetim platformu gibi kullandığını Trump taraftarları bile söylüyor ancak bizim solcularımız nedense değerlendirmelerini bu temel gerçek üzerinden yapmıyor.
Bu satırların yazarı ABD'deki iç mücadelenin dünyanın geleceğini ve Türkiye'nin de kaderini etkileyecek derin olduğunu aylar önce yazmıştı.
Görünen, Trump'ın arkasında ABD'yi yöneten büyük güçlerden bir kısmının olduğu açık; bu kesimin "ABD Amerikalılarındır" inancındaki 70 milyon geniş kitleyi Trump nezdinde yönetecek güce ulaştığı görülüyor. Mevcut savunma (Pentagon) ve gizli servis (CIA) bürokrasisine karşı olduğu en azından çatıştıkları da ortada.
Biden'in arkasındaysa, şimdiye kadar dünyanın anasını bellemiş olan ve ABD devlet bürokrasisine yıllardır musallat olmuş neoconlara kadar uzanan bir ekip var.
Biden'in yaptığı açıklama, "Bürokrasiyi yeniden devlet geleneğinin içine yerleştireceğiz" oldu; yani ta Vietnam'dan bu yana olduğu gibi "aynen devam"!
Peki bu "Eski" Amerika'ya tüm dünya solcuları karşı olması gerekirken (karşıyken) bu sisteme karşı olan Trump düşmanlığında Sezar'dan çok Sezarcılık neden?
Trump eski bürokrasiye savaş açarak aslında reform vaad ediyor; bu Che Guavera'dan Mahir Çayan'a kadar bizim de karşı olduğumuz tekelci sermaye tarafından yönetilen ABD derin devlet bürokrasisine karşı olmanın bir başka yöntemi değil mi?
(Esas komik olan babasının servetini tek başına 50 kat büyütmeyi başarmış, ABD Başkanı olmuş, Başkanlık maaşını almayan, ABD ekonomisini yerli yerine oturtmayı başarmış, orta ve alt sınıfların vergi oranlarını nerdeyse %1'lere düşürmüş, Mart ayında koronavirüs salgını azıtana kadar yeniden seçilmesi garanti bir kişinin bizim solcularla "budala" olarak değerlendirilmesi!)
Biden'in Türkiye muhalefetine desteği, bu konudaki itirafları geliyor aklıma; hadi ondan etkilendiler; bu sıcaklık ondan diyelim!
Ya da Tayyip Erdoğan düşmanlığı gözlerini kör etti; nasıl olsa ikisi de Amerika varsın "eski" Amerika olsun; Trump'la "Tayyib"in gitmeyeceği ise ortada, diye düşünmüşlerdir.
Umarım bu sondaki gibi naif bir yakınlıktır aralarındaki; daha "derin" bir bağ yoktur!
Çünkü Trump "faşist"se Biden tam on katı daha "faşist"tir!
*
Bu satırların yazarı solcu ise, bu kavganın bir takım meczupların yaptığı kavga değil çok ciddi bir mücadele olduğuna inanıyor.
Ancak sorun şu: Biden'in arkasındaki gücü biliyoruz da Trump'ın arkasındakileri tam bilmiyoruz: Belki ABD milliyetçi derin devleti, belki Çin'de üs kuran tekelci sermayenin yeni planlarının temsilcisi bir kesim, ya da her ikisi de...
Bizce bu aşamada bir taraf tutmak, "solcu" titri taşıyanları ilerde pek fena mahcup edebilir!
Benden söylemesi!
Ahmet Yıldız