Türkiye'de parlamenter sistem yoktu. Genel başkanların belirledikleri aday listeleri ile seçimlerde rekabet ettikleri bir siyasi sistem vardı. Parti liderleri partilerinin il ve ilçe teşkilatlarını istedikleri anda görevden alabiliyorlardı. Siyasi sistemi anayasa değil siyasi partiler kanunu belirliyordu. Türkiye'de anayasadaki laiklik ilkesi de Menderes'ten itibaren anayasada olan ama pratikte sürekli olarak ırzına geçilen bir mesele idi.
Süleyman Demirel, Kenan Evren ve cuntası, Bülent Ecevit hepsi Müslümanlığı oya dönüştürmek için tarikatlar ve cemaatlerle işbirliği yapıp harıl harıl İmam Hatip Lisesi açtılar.
Öyle bir fiili toplumsal durum ortaya çıktı ki bugün Türkiye'nin Kuran ve Peygamber örneğine göre idare edilmesini ve Allah tarafından görevlendirildiğine inanılan bir faninin ülkenin Reis'i olmasını isteyen bir seçmen bloğu var.
Bu bloğa karşı çağdaş bir Türkiye projesini güya savunmak için var olan Cumhuriyetin kurucusu partinin başına da, Deniz Baykal'ı metresi ile seks yaparken videoya çeken ve bu videoyu kritik bir şekilde kullanan "yabancı merkez"in getirdiği bir zavallı adam var.
Türkiye'de seçmenlerin % 85 i Kürt değil. % 85 i alevi de değil. Ben dine ve etnisiteye referans yapan bir siyasi kültürü beynimin her hücresi ile reddeden biriyim. Ama gerçekçilik diye bir mesele var.
Diyelim ki gaylerin seçmenler arasındaki oranı % 5. Eğer gay olduğunu alenen açıklamış ya da Huysuz Virjin gibi açıklamamış olsa da aleni olarak bilinen bir kişiyi CHP'nin Genel Başkanlığına paraşütle indirdiniz. Bu CHP'nin seçim kazanma şansını etkiler değil mi?
Etkiler.
Aynı şekilde Alevi bir Zaza olup gençliğini Dev Genççi goşist sosyalist ihtilalcilik (devrimcilik) ideolojisinin üretildiği ortamda geçirmiş birini CHP'nin genel başkanlığına paraşütle indirirseniz, bunun anlamı bunu yaparak CHP'yi seçim kazanamaz hale getirmeyi amaçladığınızdır.
CHP örgütlenmesini yıllar yılı Genel Sekreter olarak kontrol etmiş olan Önder Sav niye bir gecede pılını pırtısını toplayarak Genel Merkez'i terk etmek zorunda bırakıldı.
Türkiye içerdeki ve dışarıdaki kuklacılar tarafından yönetiliyor. Sahnede kendisi kukla olmayan (şimdi) tek siyasetçi Erdoğan'dır.
Ben Türkiye otobüsünün bir duvara çarpıp parçalanıp durmadan bu felakete sürüklenişin önlenebilme şansının az olduğunu sanıyorum.
Da, ... , felakete sürüklenirken bile aptallığı oynamaya devam etmemiz gerekmiyor.
Kim sekreteri iken milletvekilliği ile ödüllendirdiği metresiyle seks yaparken Deniz Baykal'ın poposunu görüntüsünü ebedileştirdi?
Kim Önder Sav'a, Kılıçdaroğlu ben CHP'yi ele geçirmeğe kalkışmanın ne demek olduğunu sana göstereceğim kabadayılığı ile girip geceyi geçirdiği Genel Merkez binasından pılını pırtısını toplayarak kaçmak zorunda bıraktı?
Bunları düşünün ki, perdenin önünde gördüklerimizin gölgeler olduğunu, arkada bu gölgeleri oynatan Karagöz Hacivatçılar olduğunu anlayalım.
Saygılarım ve depresif duygularımla arz ederim efendim.