Dünya ve Türkiye dehşetli bir Pazar’a uyandı.
Sri Lanka’da 8 ayrı noktada kilise ve otellere düzenlenen terör saldırısında 200’ü aşkın insan öldü ve 600’ün üzerinde yaralı var.
Ankara’nın Çubuk ilçesinde şehit cenazesine katılan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na Türkiye’yi şoka sokan saldırı gerçekleşti.
Saldırı sırasında Hulusi Akar da dahil olmak üzere devlet erkanı bulunmaktaydı.
Kılıçdaroğlu gerçekleştirilen saldırının ardından yaptığı ilk açıklamada “Korkmadığını, faillerini bildiğini ve hesabını soracağını” ifade etmesi Türkiye’nin yerel seçimlerinden ardından durulmak yerine ciddi gelişmelere doğru savrulacağının ilk işareti gibi.
Gelen ilk bilgilere göre Kılıçdaroğlu’na yönelik saldırı gerçekleşmeden önce şehit cenazesine köylülerin tanımadığı bir grubun geldiği ve sloganlarla cenazeyi provoke ettiği ifade ediliyor.
Ankara’nın Çubuk ilçesinde Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar’ın da hazır bulunduğu şehit cenazesinde; CHP Genel Başkanı’nın yanısıra Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş ile Devlet erkanın da katılacağının bilinmesine rağmen ciddi bir önlem alınmadığı hemen göze çarpıyor.
Kılıçdaroğlu’na yönelik gerçekleşen bu saldırıda CHP’nin yerel seçimlerde PKK’nın siyasi uzantısı HDP’ye kucak açmasının önemli bir unsur olduğu belirtilse de yaşananlar tam anlamıyla bir kepazeliktir.
Devletin zafiyet içerisinde bulunduğunu göstermektedir.
Bugüne kadar MHP’nin desteği ile AK Parti hükümeti çözüm sürecinin ardından gösterdiği kararlı mücadele ile terör örgütlerini adeta sahadan silmişti.
Kendilerine alan bulamayan terör örgütlerinin Atatürk’ün partisi CHP’ye sızmalarına karşı ne Kılıçdaroğlu ne de CHP örgütü sağlam bir duruş gösterememiş, hatta bu sürecin hızlanmasını destekleyen bir tavır içerisinde girmişti.
Bir proje partisi ve hareketi olduğu artık açıkça ortaya çıkan İYİ Parti ile HDP destekli CHP’nin yerel seçimlerde İstanbul, Ankara, Antalya, Adana, Mersin gibi büyükşehirlerde AK Parti ve MHP’den belediye başkanlıklarını koparmasının Türkiye siyasetini ciddi bir yol ayrımına getirdiği gün gibi ortadır.
Ekrem İmamoğlu’nun kıl payı fark ile kazanmasına rağmen seçimlerde yaşanan gelişmeleri ve AK Parti’nin hakkını savunmasının hukuki zeminini kimse sorgulamak istemiyor.
Muhalefetin kazandığı illerde, ilçeleri AK Parti ve MHP’nin oluşturduğu Cumhur İttifakı’nın ciddi farklarla kazanmasına sağlıklı bir izahat da getiremiyor.
Seçimlerde yaşanan garabeler ve Kılıçdaroğlu’na gerçekleşen saldırıyla ortaya çıkıyor ki, FETÖ hala tüm unsurlarıyla her alanda varlığını sürdürüyor ve buna karşı yeterli ve sağlam adımlar atılamıyor.
MHP LİDERİ BAHÇELİ UYARIYOR
MHP Lideri Devlet Bahçeli bu garabet tablosunu ortaya koyduğunda ve seçimlerin hemen öncesinde sözde Yurtta Sulh Konseyi’nin siyasi ayağının ortaya çıkarılmasını istediğinde de tüm cepheleriyle büyük bir saldırıya uğruyor, eleştiriliyor, milli ve yerli tavrı küçümsenmeye, önemsizleştirilmeye çalışılıyor.
Bahçeli, AK Parti ile MHP’nin beraber yakaladığı Cumhur ittifakı düzleminin Türkiye’nin tam bağımsızlık iradesi olduğunu haykırıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” sözünün altını çiziyor, ne anlama geldiğini soruyor ve haklı olarak da bir cevap bekliyor Devlet Bahçeli.
NATO’nun, Gladyo ve FETÖ ile Türkiye üzerine kalkıştığı ve ileride daha da net ortaya çıkacak olan sinsi, planlı oyununa Bahçeli üstü kapalı dikkat çekiyor.
“Birilerinin dürbünle tersten baktığına biz teleskopla bakıyoruz” diyerek aklı selim, yerli ve milli tüm unsurları uyarmaya, uyandırmaya çalışıyor MHP Lideri.
BİR CİSİM YAKLAŞIYOR
Bir önceki yazımda da ifade ettiğim gibi yaşanan gelişmeler gösteriyor ki, Türkiye’ye bir cisim yaklaşıyor.
MHP’nin milli çapasından kurtulmak için çırpınıp duran AK Parti içerisinde unsurlar, içeriden ve dışarıdan aldıkları gayri milli desteklerle başarılı olmaları durumunda bu işlerin sonunun nereye varacağını kestirmek gerçekten çok zor.
Şehit cenazesinde CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu’na yapılan saldırıyı kınıyoruz elbette.
Ancak, Ekrem İmamoğlu’nun İstanbul Maltepe’de gerçekleştirdiği mitingin bu saldırı ile aynı güne “denk” gelmesini de es geçmemek gerek.
PKK’dan FETÖ’ye tüm unsurlara kucak açmış CHP’nin yeniden gerçek anlamda Atatürk’ün partisi haline gelmesi mümkün mü, yoksa İmamoğlu’nun da dediği gibi CHP artık altı okunun milliyetçiliğini bıramış bir yeni CHP mi olacak? Bunu hep beraber göreceğiz.
AK PARTİ SAVRULACAK MI?
Tüm bu gelişmelere rağmen görünen asıl tehlike Türkiye’nin yönetimini sağlayan AK Parti’nin yerli ve milli politikalarında yeniden yalpalamaya başlaması ihtimalidir.
Bu “ihtimal” kuvvetli emareler ile ortaya dökülmek üzere.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın “Türkiye İttifakı” çıkışı bir sonun başlangıcı olabilir.
CHP’NİN ÇAKMA BOZKURTLARI
Türkiye’nin siyaset ve devlet denkleminden MHP ve Devlet Bahçeli’yi çıkarma uğraşlarının başarıya ulaşması durumunda “Türkiye İttifakı” adı altında pek çok sırtlan, çakal, çakma başkan, çakma ülkücü, terörist ve hain odaklar “NATO yoldaşlığında” ellerini ovuşturarak şehvetle sırasını bekliyor.
Kendilerine “Başbuğ’un Ocak Başkanı” sıfatlarını uydurup, gezmediği siyasi mecra kalmayanlar; Kılıçdaroğlu’nun dizlerinin dibinden, yeni HDP-CHP yoldaşlarına omuz vererek, Türk Milliyetçilerine milliyetçilik, Ülkücülere ülkücülük satmak isteseler de gerçeklerin en nihayetinte ortaya çıkmak gibi bir huyu vardır.
Bu duruş ve kişilik sorunu yaşayan çakma ülkücülerin; bugün yalandan istemeye istemeye yaptıkları Bozkurt işaretinden, “biji”, “barış”, “halkların kardeşliği” gibi ritüellerle “zafer işaretine” dönüşlerini de göreceğiz. Yeter ki, mamaları sağlam verilsin.
Sadece sabır ve zaman...
Hakan Sönmez
Siyasetcafe.com
Genel Yayın Yönetmeni