Eski Tuğamiral Türker Ertürk, 'İkinci Çekiç Güç' başlıklı bir yazı kaleme aldı.
Ertürk yazısında güvenli bölgeye yönelik sert eleştirilerde bulundu.
İşte o yazı:
'En sonunda dağ fare doğurdu ve ABD’nin istediği oldu! Halbuki iktidar, tam bir yıldır Fırat’ın doğusuna harekat icra edeceğini söylüyor ama bir türlü gerçekleştiremiyordu.
Çünkü ABD’den icazet bekleniyordu. İcazet yine gelmedi. Yalnızca; “Kendi halkını kandırabilecek kadar göstermelik operasyon yapabilir ve Suriye’nin kuzeyindeki dar bir alanda kendi radikal İslamcı unsurlarınla oyalanabilirsin” şeklinde izin çıktı.
ABD ile üzerinde anlaşıldığı söylenen Güvenlikli Bölge, ABD açısından nihai hedefe doğru ilerlerken bir oyalama ve kurbanı ürkütmeme hamlesidir. Nihai hedef ise Büyük Ortadoğu Projesi’nin en önemli maddesi olan bölgede kurulmaya çalışılan Kürt Devlet’nin Suriye bacağını inşa etmektir.
Türkiye, çıkarları ve güvenliği için en başta komşuları ve bölge ülkeler olmak üzere, herkesle işbirliği yapabilir ve yapmalıdır da! Burada belirleyici olan, Türkiye’nin güvenliği ve çıkarlarıdır.
Bu kapsamda, NATO dolayısıyla müttefikimiz olan ABD ile de karşılıklı saygıya, güvene ve çıkara dayanan işbirliği yapılabilir, yapılmalıdır da. Ama Suriye konusu farklı! Çünkü; Suriye’deki çıkarlarımız ve güveniliğimiz ABD ile çelişiyor. Çünkü ABD; Suriye’de istikrar istemiyor, Suriye merkez hükümetinin güçlenmesini istemiyor, Suriye’nin bir bölümünde aynen Irak’ta olduğu gibi Kürt Devleti’nin Suriye parçasını inşa ediyor.
'TECAVÜZCÜSÜYLE İŞBİRLİĞİ YAPMAK'
Bu şartlar altında, Suriye konusunda hala ABD ile işbirliği yapıyor olmanın Türkiye açısından anlamı; tecavüzcüsü ile işbirliği yapmaktır. Ama Türkiye’yi yöneten iktidar açısından bu aynı anlama gelmiyor. Hatta Türkiye’ye tecavüz edilsin bile istiyor. Çünkü çok mesafe kat etmesine rağmen, kafasındaki Türkiye’yi yaratamadı.
İktidar, siyasi ömrünü uzatabilmek için ülkemizin çıkarları ve güvenliği hilafına ödünler vermekte ve hamleler yapmaktadır. Yani iktidarın bekası ile Türkiye’nin bekası ters orantılı duruma gelmiştir. İktidarın sürdürdüğü politikalar, artık çok belirgin şekilde Türkiye için güvenlik tehdidi oluşturmaktadır.
Türkiye, bütünlüğünü koruyabilmek ve terörle etkin bir şekilde mücadele edebilmek için bölge ülkeler ile işbirliği yapmak zorundadır. Ülkemizin çıkarları ve güvenliği; İran, Irak ve Suriye le ortak hareket edilmesini gerektirmektedir. Suriye konusunda farklı amaç ve hedeflere sahip ABD ile işbirliği yapmak; kafamıza kurşun sıkarak intihar etmek veya uçurumdan aşağıya atlamak anlamındadır. Hangisini beğenirseniz!
'TÜRKİYE APTALLIK YAPMAKTADIR'
Bir kere yaparsan hata, ikinci kere yaparsan aptallık olur. Suriye’de Güvenlik Bölgesi ile Türkiye aptallık yapmaktadır. İlkin Irak’ta yaptık. Bu büyük bir hataydı ve Irak fiili olarak bölündü. Şimdi aynı hatayı Suriye’de tekrarlıyoruz ama buna artık hata denmez, dense dense ihanet de içinde barındıran aptallık denir.
Huzuru Temin Harekâtı (Operaton Provde Comfort); 1991’de Körfez Savaşı’ndan sonra, Kuzey Irak’taki Kürtler Saddam Hüseyin’in saldırılarından korumak için ABD öncülüğünde Türkiye üzerinden gerçekleştirilen asker operasyonun adıydı. Bu harekâtı uygulayan ve Türkiye’de konuşlanan hava gücü ise Çekiç Güç olarak adlandırıldı.
Bu harekât; 1997-2003 arasında Kuzeyden Keşif Harekâtı olarak devam etti ve 2003’de yapılan İkinci Körfez Savaşı ile görevini tamamladı.
'RUSYA HAMLESİ BİLİNÇLİ DEĞİL'
Çekiç Güç’ün kurulmasının ABD tarafından açıklanamayan esas nedeni; Ortadoğu’da emperyalizmin çıkarları için elzem gördükleri Kürt Devlet’nin kurulmasına yönelik ana zeminin oluşturulması ve Irak bacağının inşasıydı. Özellikle Türkiye’ye bunu nasıl söyleyebilirlerdi? İnsan amaç, koruma ve huzur; işin göstermelik bölümüydü.
İktidar, Rusya ve İran’ın yanına bilinçli bir tercih nedeniyle değil, savrulduğu için ve biraz da Putin’in zekice yaptığı hamleler nedeniyle gitmişti. Ama iktidarın gönlü ABD’den yanaydı. Rusya yakınlaşması bilinçli değil, eski sevgiliyi kıskandırmaya yönelik bir hamleydi. ABD’nin de Türkiye’den ve özellikle iktidardan bölgede yürüttüğü projesinin tamamlanmasına kadar ihtiyacı vardı, daha iyisini de şimdilik bulamazdı. Ekonomi iflas etmiş, para bitmiş, satacak bir şey de pek kalmamıştı. Bir de üzerine halk desteği hızla eriyordu. İşte bu nedenle ABD’nin kucağına tekrar atlandı, S-400’ler hava savunma sistemimize entegre edilmeyerek, şimdilik depoya kaldırıldı.'
SİYASETCAFE.COM