Aralık ayının sonunda Çin’in Vuhan kentinden dünyaya yayılan, 19 Şubat itibarıyla 75 bin kişiye bulaşan ve iki binin üzerinde kişinin ölümüne sebep olan yeni koronavirüs (COVID-19) salgını âdeta bir korku filmine dönüştü.
Artan ölü sayısına paralel olarak her gün koronavirüsle yatıp kalkmaya başladık. Ölü sayısının son 20 yıl içinde küresel paniğe sebep olan virüs salgınları SARS, MERS ve ZIKA’dan ölenleri geçmesi virüsün görülmediği ülkelerde bile günlük hayatı etkiliyor.
Bu arada virüslerle ilgili birçok komplo teorisi ortaya atıldı. Bu durum korkuyu daha da tırmandırdı. Peki nedir bu virüsler? Biyolojik silah olarak mı kullanılıyorlar? Dünya için nasıl bir tehdit oluşturuyorlar?.
Bu soruların cevaplarını Avrupa Enfeksiyon Hastalıkları Derneği Yönetim Kurulu Üyesi ve Koç Üniversitesi Tıp Fakültesi Enfeksiyon Hastalıkları Bölüm Başkanı Prof. Dr. Önder Ergönül cevapladı.
-Virüs nasıl bir canlı?
Aslında canlı olup olmadığı tartışılıyor. Çünkü virüs, genetik materyal parçası taşıyan bir yaratık. DNA ya da RNA’dan oluşuyor. Genetik materyalini çoğaltması için insan, hayvan ya da bitki hücrelerine ihtiyacı var. Kendi başına kendini çoğaltamıyor? Bu yüzden de tam olarak bir canlıdır diyemiyoruz.
-Koronavirüsün ortaya çıkışı ve yayılması ile ilgili birçok yorum yapıldı. Biyolojik silah olabilir mi?
Bu virüsün genom analizini yaptılar. Çok yeni bir çalışma da var bununla ilgili. Laboratuvar ortamında üretilmiş bir virüs değil. Yarasalarda bulunan virüslere çok benzediği gösterildi zaten. Bu yarasaları tüketen toplum olduğu için de oradan oraya geçmesi normal. Virüsün kaynağı çok açık. Komplo aramaya gerek yok.
-Virüslere teslim miyiz?
Salgınlar yeni bir şey değil. Dünyada insanlar ve hayvanlar dışında virüsler de yaşıyor ve bunların sayısı artabiliyor. Bazen mutasyon geçirerek hastalıklara sebep olabiliyorlar.
-Bunların oluşumunu ve yayılımını artıran faktörler neler? Geçmişe göre daha mı tehlikeli hâle geldiler?
Hayır. sadece biz daha çok tespit eder hâle geldik ve anlamaya başladık. Bu virüslerin bir kısmı evrim geçirerek kendini sürekli geliştirdi. Aslında tarihe bakarsak çok da arttığını söyleyemeyiz. Her şey normal seyrinde gelişiyor. Aslında HIV ortaya çıktığında yine beklenmedik bir şekilde bu kadar yayılacağını kimse düşünemezdi. Milyonlarca kişiyi etkiledi ve milyonlarca kişiyi de öldürdü. Milyonlarca kişiyi öldürecek demiyorum ama koronavirüs için de böyle bir şey olabilir. Bunu ancak zaman gösterir.
-Virüslerden korkmalı mıyız?
O kadar da korkmaya gerek yok. Virüslerin yapısını öğrendikçe nasıl mücadele edeceğimizi de öğreniyoruz. Ancak bilimin ışığından ayrılmamak gerekiyor.
-Virüsler giderek daha fazla mı güçleniyorlar, bulaşıcılıkları daha fazla mı artıyor?
Bir virüsün öldürücülüğü zamanla anlaşılır. Bunu bilemeyiz şu anda. Koronavirüsün öldürücülüğü şu anda yüzde 2. SARS ta yüzde 10’du, MERS’de yüzde 35. Koronavirüsünki belki azalacak belki de artacak. Bir virüsün ne kadar öldürücü olduğunu salgın geçtikten sonra anlayabiliyoruz.
-Koronavirüs için düşüşe geçti diyebilir miyiz?
Şu anda tam olarak düşüşe geçti diyemiyoruz. Onu söylemek için biraz erken. Aslında Dünya Sağlık Örgütü’nün kararlarını izliyoruz. Virüs müthiş bir artış içinde değil ama artıyor. Şu an bulaşan insan sayısı 75 bin kişi. Ama mesela bu rakam 90 bin olsa çok artmış olurdu. Günde iki-üç bin yeni vaka görüyoruz. Tepe noktasına ulaştığında düşüşe geçecektir.
-Henüz tepe noktasına ulaşmadı mı yani?
Hayır henüz ulaşmadı. Düşüşe geçmesi de kısıtlamalara bağlı. İyi izole edilirse kontrol altına alınabilir. Mesela SARS tamamen ortadan kalktı. Çünkü Uzak Doğu’ya izole bir virüs olarak kaldı fazla yayılmadı. Yeni koronavirüs tahmininde bulunmak için henüz erken.
-Türkiye koronavirüs krizini nasıl yönetti?
Hazırlıklarını iyi yaptı. Virüs Türkiye’ye girmedi. Aslında burada mesele vakalara erken tanı koymak. Yirmi milyon nüfuslu İstanbul’da bir laboratuvar referans merkezi olması gerekiyor. Aslında bütün dünyadan girişlerin yapıldığı yer İstanbul. Erken teşhis için İstanbul’a da bir referans merkezi kurulmalı.
-Salgın yapan virüsler laboratuvarda da üretilebilir mi?
Bunlar zaten doğada var. Mesela koronavirüs örneğini verecek olursak birçok hayvanın üzerinde bulunuyor. Laboratuvarda üretilmesi kolay değil ama modifiye edilebilir. Yani var olan virüsler üzerinde ekleme, çıkarmalarla oynamalar yapılarak yapısı değiştirilebilir. Bir virüsün yapısı değiştirilince de ayrı bir şey olabilir.
-Böylelikle bulaşma ve öldürücülük yeteneği artırılabilir mi?
Teorik olarak bu mümkün.
siyasetcafe.com