Türkiye Rusya ilişkilerinin bozulduğu 24 Kasım’dan bu güne baş döndürücü bir gündem ile dünya dönmektedir. Rusya İran’ın yönlendirmesiyle Suriye’de İŞİD mevzilerini bombalarken birkaç sefer Rus uçakları Türkiye hava sahasını ihlal etmişti.
İlk ihlale Türkiye gerekli diplomatik cevabı verirken NATO’dan da olaya tepki göstermesini bekledi. Batı bloğu bu süreçte Türkiye’yi yalnız bıraktığı gibi Türkiye’nin egemenlik haklarını savunma ilkesiyle karşı karşıya kalmasının önünü açtı. 24 Kasım’da Rus uçağı tekrar Türk hava sahasını ihlal edince uçağın düşürülmesi söz konusu oldu.
Buraya kadar her şey normaldi ve Türkiye egemenlik haklarını NATO’ya rağmen savunmuştu. Oysa 15 Temmuz darbe girişiminden hemen sonra Türkiye Rus uçağını düşürenlerin emri Amerika’dan aldığını ifade etti. Bu tehlikeli sürece sürüklenen Türkiye ile Rusya’yı karşı karşıya getirip hatta savaştıracak alt yapı büyük bir incelikle örülmüş iki lider Putin ve Erdoğan bu tezgahı son anda fark ettiler.
Haziran ayı başında Erdoğan Putin’e arlarındaki buzları eritecek girişimi yapıp mektup yazınca 15 Temmuz harekatının da aslında farkında olmadan düğmesine basılmasının önünü açmış oldu. Türk ordusu içerisindeki bir grup asker isyana kalkışınca Türkiye bir darboğaza girdi. Kısa zamanda her şey kontrol altına alınmış olmasına rağmen ordu büyük bir moral bozukluğu ve itibar kaybına uğradı. Güvenlik zaafları ve kışlaların etrafı kraldan fazla kralcı FETÖ yapısına destek olan bir kısım belediyeler tarafından kapılarına kamyonlar yerleştirilmesi orduyu iyice çöküntüye sevk ettiği görüşü ön plana çıktı.
Bu atmosferde Cerablus operasyonu stratejik, psikolojik ve askeri bağlamda iyi planlanmış ve zamanlaması mevcut şartlarda iyi yapılmış bir operasyondur. Asker halkının gözünde bitirilmek istenirken bir hamle yaparak bu cendereden kolay çıktı.
Cerablus hamlesi Salim Müslüm’den yeni bir Barzani çıkmasını engelleme operasyonudur. Aynı zamanda bu operasyon yapılırken Barzani’nin Türkiye’de olması operasyonun Kürtlere değil Suriye’deki terör gruplarına karşı yapıldığını göstermiş oldu. Cerablus operasyonu Türkiye’nin Suriye masasına oturma hamlesidir. Suriye’nin toprak bütünlüğü söz konusu edilerek terör gruplarının federatif heveslerini bitirmiştir.
Cerablus operasyonu Türk Ordusunu kumpas ve darbe süreçlerine ve yıpratılma süreçlerine rağmen, Türkiye’ye karşı gelebilecek her türlü tehdide karşı dimdik ayakta olduğunun mesajıdır. Bu manada Cerablus operasyonunu yöneten komutanların (2. Ordu Komutanı ve Özel Kuvvetler Komutanı) FETÖ darbesini bertaraf eden esas kişilerden olması da bu manada yeterince anlamlıdır. Operasyon Türkiye’nin bekası için hayati önemdedir. Bu boyutu ile gelecekteki Türkiye’nin Irak veya Suriye’ye dönüşmesine karşı stratejik bir hamledir. Bu aşamada Cerablus operasyonunun stratejik hedeflerine ulaşması hayati anlamda çok önemlidir.
Türkiye, İŞİD’i terör örgütü olarak görerek ve Suriye’ye girişini bu legal zemine oturtarak uluslararası meşruiyet sorununu çözmüş, PYD gibi farklı saplantılara kapılan grupları da hizaya getirmiştir. Bu hareketin Kürtlere karşı değil terör gruplarına karşı yapıldığı ifade ederek uluslararası hukuk zemininde elini güçlendirmiştir. En önemlisi ordu artık operasyon yapamaz diyen düşmana korku dosta ise güven vermiş, 5 bin yıllık Türk tarihinin en önemli olaylarından biri gerçekleşmiş oldu.