TERÖR ile MÜZAKERE mi ? MÜCADELE mi?
Uzun yıllardan beri ülkemizi meşgul eden terör olayları ve terörist faaliyetler her dönem isim değişerek aktör değişerek ülke gündemini işgal etmeye devam etmektedir. Türkiye adeta terör örgütlerinin operasyonlarına açık bir ülke haline getirilmiş durumda.
Güvenlik zafiyeti veya istihbarat eksikliklerinden kaynaklanan hataların yanında son yıllarda gerek çözüm gerekse açılım süreci ile alan hakimiyetinin devlet tarafından terör örgütlerine kaptırılması da başlı başına bir neden sayılabilir.
Analar ağlamasın sloganı ile bir annenin gözyaşları arkasına sığınarak toplumsal taban ve lojistik destek toplayan terör örgütü bölgede adeta silah ve mühimmat yığınağı yaparak, bomba ve tuzaklar hazırlayarak, çukurlar kazarak toplumsal huzur ve barış üzerindeki baskıcı tehdidini arttırmıştır.
Yaşanan olayların bu hale gelmesinde en büyük etken elbette ki İktidarın çözüm süreci olarak başlattığı pkk terör örgütünün silahsızlanma ve dağdan düz ovaya inme siyasetinin aslında alan hakimiyetinin tahmin edilemez bir şekilde terör örgütüne teslim edilmesine sebep olmuştur.
Devlet yetkililerinin terör örgütü ile olsoda başlattıkları çözüm sürecinde yaşanan gelişmeler ve akil adamlar ile devam ettirdiği toplumsal algı yönetimi aslında tamamen bir fiyasko ile sonuçlanmıştır.
Masumane gibi sunulan demokratik haklar, özgürlükler, kürtçe tv, kürçe eğitim hakları gibi perdelerin arkasında aslında bölgede otonom bir yapı ile ilerde kurulacak büyük kürdistan hayalinin ilk temelleri atılmak istenmiştir. Bireysel hak ve özgürlükler çerçevesinden toplumun genelini ilgilendiren ve vatandaşlık bağının pekişmesine sebep olabilecek haklar elbette ki tanınmalı ve verilmelidir. Ancak bireysel hak ve özgürlükler kollektif olarak tanımlanamazlar, ve kollektif hak olarak talep edilemezler. Bireysel hak ve özgürlükler ile ilgili talepleri kitlesel hale dönüştürdüğünüzde yeni haksızlıklara ve yeni sorunlara sebebiyet verebilirisiniz.
Devlet, terör örgütünün gerçekleştirdiği terörist faaliyetleri durdurma ve bitirme adına giriştiği bu serüvende aldatılmışlık sendromu yaşarken 7 haziran seçimleri sonrası terör örgütünün adeta kalkışma ve isyan provası sayılabilecek ilçe işgalleri ile kamu güvenliğinin adeta hallaç pamuğuna çevrildiği gerçeği devlet idarecilerinin yüzüne çarpmıştır.
Gelinen süreç artık terör örgütünün siyasal zeminde de tek başına çözülemeyeceği gerçeğidir. Bu kadar sosyolojik taban bulunmasına sebep verilen siyasal çözümün terör faaliyetlerinin sonlandırılmasında yeterli olmadığı hatta terörü dahada güçlendirdiği bir gerçek olarak ortaya çıkmıştır.
Türk devleti terör örgütü ile silahlı mücadele bölge halkı ilede kucaklaşmayı devam ettirerek terörist ile kürt vatandaşı birbirinden ayırt edecek yeni bir çözüm yolu geliştirmelidir. Devletin yaklaşık 2-3 aydır yürüttüğü askeri operasyonlar aslında devletin bu işi ne kadar ciddiye aldığının bir göstergesidir. Sivil halk zarar görmesin diye çok ince eleyip sık dokunan bir terörle mücadele sürecinden geçmekteyiz.
Terör örgütünün toplumsal kaos ve kriz çıkarma adına yaptığı bombalı saldırılar terörün gerçek yüzünün kürtler tarafından da anlaşılmasını sağlayacaktır. Çünkü ortada kürtler adına yürütülen bir özgürlük ve demokrasi faaliyeti yoktur. En çok kürtlerin yaşadığı bölgelerde bomba, hendek, silahlı mücadele yürütülmekte, en çok kürtlerin bireysel hak ve hürriyetleri terör örgütü üyelerince gasp edilmektedir. İçinde her türlü millet ve mezhepten insan bulunan terör örgütü bölge halkının, manevi ve insani yanları ile hiç uyuşmayan yaşam tarzları, tehditleri, işkenceleri ile adeta bölge halkına da kan kusturmaya devam ederken başlayan KAMU GÜVENLİĞİ tedbirleri kapsamındaki operasyonlar ve bu operasyonlardaki güvenlik güçlerinin mücadele tarzı vatandaşın devlete olan güven ve itibarının artmasına ve devletle aralarında terör örgütünce oluşturulmaya çalışılan kopukluğun giderilmesine sebep olmuştur.
Sonuç olarak diyebiliriz ki terör örgütleri ile Müzakere daha büyük problemlerin oluşmasına, örgüte psikolojik üstünlük oluşturmasına, alan hakimiyetinin örgüt eline geçmesine sebep olmuştur.
Devlet terör örgütü ile müzakere yerine, mücadele etmelidir.
Elinde silah olan insanlarla müzakere olmaz, ancak ve ancak mücadele olur.
Terörün bitirilmesi için müzakere edilecek ise önce silahların devlete teslim edilmesi, suça bulaşmış olan örgüt üyelerinin adalete teslim olması gerekmektedir. Aksi takdirde yapılacak her müzakere girişimi terör örgütünün dahada güçlenmesine, psikolojik üstünlük sağlamasına, toplum üzerinde daha fazla baskı kurmasına yol açacaktır.
Önce Mücadele sonra Müzakere...