Tokat'ın Erbaa ilçesinde yaşayan Orhan ve Mine Ö. çiftinin 4 çocuğundan biri olan Mustafa Ö., 2016 yılında TEOG Türkiye birincilerinden biri olup, Samsun Garip Zeycan Yıldırım Fen Lisesi'ni kazandı.
3 yıldır lise pansiyonunda kalarak eğitimini sürdüren Mustafa Ö., geçen hafta arkadaşlarına kendisini yüksekten atarak yaşamına son vereceğini söyledi.
Arkadaşları durumu okul yönetimine bildirdi. Okul yönetimi de baba Orhan Ö.'yü arayarak bilgi verdi. Olayı öğrenen baba Orhan Ö. oğlunu yakından gözlemlemek ve hafta sonunu birlikte geçirmek için köye çağırdı.
ATLAYACAĞINI DAHA ÖNCEDEN SÖYLEMİŞ
Cuma günü ailesinin yanına gelen Mustafa Ö., bir gün sonra kahvaltı yaptıktan sonra köydeki Simeri Kalesi'ne çıktı. Orhan Ö., durumu öğrenince cep telefonuyla oğlunu arayarak kaleden inmesini istedi. Mustafa Ö. ise kaleden aşağıya atlayacağını söyleyerek telefonu kapattı. Daha sonra kendini yaklaşık 150 metre yükseklikten boşluğa bıraktı.
CEP TELEFONUNA ULAŞILAMADI
İhbar üzerine olay yerine jandarma ve sağlık ekipleri sevk edildi. Sağlık ekipleri Mustafa Ö.'nün hayatını kaybettiğini belirledi. Otopsi işlemlerinin ardından Mustafa Ö., pazar günü köyde toprağa verildi.
Olayın ardından köylüler ve jandarma, Mustafa Ö.'nün intihar etmeden önce babasıyla konuştuğu cep telefonunun bulunması için kale çevresinde arama yaptı. Ancak çalışmalardan sonuç alınamadı.
'ARKADAŞLARINA İHTİHAR EDECEĞİM' DEMİŞ
Okulun aramasıyla oğlunun durumundan haberdar olduğunu belirten Orhan Ö., "Okul müdürü bana, 'Öğrencimizde bazı sıkıntılar var. İntihar etmeyi, yüksekten atlamayı düşünüyormuş. Arkadaşlarına böyle şeyler söylemiş. Ben kendisini çağırdım, konuştum. Bana şaka yaptığını söyledi. Ama ben çocuğa inanmadım. Siz çocuğu köye çağırın. Çocuğu yakından izleyin. Çocuğu bir psikiyatriye götürelim' dedi. Ben de hafta sonu ilçede psikiyatrist olmayacağını söyledim. Pazartesi götürmemizi istedi. Bana çocuğu nasıl davranmamız gerektiği konusunda önerilerde bulundu. Rehber öğretmeniyle görüştüm. O da çocukta bir anormallik görmediğini, hafta sonunu birlikte geçirmemizi ve benim gözlem yapmamı istedi" diye konuştu.
'YAPMA DEDİM, YAPACAĞIM DEYİP TELEFONU KAPATTI'
Olaydan bir gün önce köye gelen oğlunun hareketlerini gözlemlediğini ancak, anormal bir duruma rastlamadığını belirten Orhan Ö., "Sabah birlikte kahvaltı yaptık. Hareketlerinde hiçbir dengesizlik görmedim. Sonra ben dışarı çıktım. Durumu evdekilere söylemedim, çünkü heyecan yaparlar, bir sıkıntı oluşturur, çocuğu ürkütürüz diye düşündüm. Niyetim öğlen yemeğini yiyip, sonra çocuğu yanıma alıp gezmeye gidiyormuş gibi sohbet edip düşüncelerini, dertlerini dinlemekti. Fakat bu arada çocuk evden ayrılmış. Evdekiler kaleye çıktığını söylediler. Hemen aradım, gezmeye çıktığını söyledi. 'Orada hava rüzgarlı, düşersin gel bu tarafa aşağı in, birlikte yemek yapalım' dedim. 'Yok inmeyeceğim, ben atlayacağım' dedi. 'Çözüm bulabiliriz öyle bir şeye gerek yok' dedim. 'Yok, baba çözüme gerek yok atlayacağım' dedi. 'Yapma etme, bekle ben geleyim o zaman' dedim. 'Gelme, yetişemezsin' dedi. 'Yapma' dedim. 'Yapacağım' dedi ve telefonu kapattı" diye konuştu.
ARKADAŞLARI, "GÖREVİNİ BAŞARDI" DEMİŞ
Cenazesine okuldan arkadaşlarının da katıldığını anlatan Orhan Ö., "Arkadaşları burada kendi aralarında konuşmuşlar. 'Mustafa son görevini yaptı' ya da 'Mustafa son görevini başardı' gibi sözler edilmiş. Savcı Bey arkadaşlarıyla görüşmüş. Çocuğun daha önce psikiyatriye gittiğini söylemişler. Fakat bununla ilgili bize hiçbir bilgi vermediler. Sonra arkadaşlarıyla bağlantıya geçtik. Arkadaşları Mustafa'nın son zamanlarda derslere katılmadığını, sınıfta uyuduğunu, hiç not almadığını söylediler. Ama biz bu konularda bilgilendirilmedik maalesef. İnternette oynanan oyunların isimlerini net olarak bilmiyorum. Ama çok tehlikeli oyunlar olduğunu biliyoruz. Bu oyunları oynuyor muydu, oynamıyor muydu bir bilgimiz yok. Ama teknolojiye meraklı bir çocuktu. Bu oyunları oynaması gayet muhtemeldir. Fakat telefonuna ulaşamadığımız için bu konuda hiçbir bilgimiz ve fikrimiz yok" dedi.
siyasetcafe.com