Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Betül Kaya’ya pantolon üzerinden sert sözler söyleyen hurafeci İsmailağa cemaatinin hocaefendilerinden(!) İsmail Hünerlice konuşmasında Ak Parti’ye ve Erdoğan’a da isim vermeden göndermeler yaptı.
Bakan Fatma Kaya’yı kasıtla isim vermeden, “Namussuz, gavur, dine ihanet eden (hain), dinden çıkmış (mürted), saygısız…” hakaretlerini ardı arkasına sıralayan hurafeci, hocalığını konuşturayım derken yobazlığını gözler önüne serdi.
İsmail Hünerlice, İsmailağa Hurafe Kurslarında "Müslümanları Kur'an'dan koparmak, bölmek, dini yozlaştırmak, sahih hadisleri görmezden gelmek, uydurma hadisleri toplumda yaygınlaştırmak, Allah'ın emretmediği ibadet ve virdleri ihdas edip Müslümanları oyalamak, Müslümanları toplum ve siyasetten uzak tutup ortamı Vatikanın kontrolüne bırakmak" amacıyla eğitim alan biri...
TARİKATLAR YOBAZ YETİŞTİRİYOR
Aslında bu, Batıl Tasavvuf Dini’nde yapılan ilk çarpıtma değil. Tasavvuf Dini baştan aşağı insan nefsi düşüncelerini Kur’an ile meşrulaştırma, uydurulan Hadislerle de hayata geçirme projesidir.
Ahzap Suresi 33. ayeti şeytani düşüncelerine alet eden Hünerlice cahilliğini ortaya koymakla kalmadı aynı zamanda İsmailağa dahil tarikatların nasıl kalitesiz ve karaktersiz hoca yetiştirdiğini ortaya koydu.
Hünerlice’ye göre, “Ahzap 33’te Allah, kadınlara evlerinde oturmalarını, cahili kadınlar gibi kıvrık kıvrık gezmemelerini, pantolon giymemelerini..” emrediyor.
İLGİLİ AYETLER PEYGAMBER EŞLERİNE HİTAP EDİYOR
Cahil İsmail Hünerlice’nin tüm kadınlara genellediği ayetin bir öncesine bakıldığında hitabın tüm Müslüman kadınlara değil Allah Resulü’nün eşlerine yapıldığı görülmektedir. Ayetin öncesinde, "Ey Peygamber’in hanımları! Siz, kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Eğer Allah’a karşı gelmekten sakınıyorsanız (erkeklerle konuşurken) sözü yumuşak bir eda ile söylemeyin ki kalbinde hastalık (kötü niyet) olan kimse ümide kapılmasın. Güzel (ve doğru) söz söyleyin." (Ahzap, 32) denirken devamında ise "Evlerinizde oturun. Önceki cahiliye dönemi kadınlarının açılıp saçıldığı gibi siz de açılıp saçılmayın. Namazı kılın, zekâtı verin. Allah’a ve Resûlüne itaat edin. Ey Peygamberin ev halkı! Allah, sizden ancak günah kirini gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor." (Ahzap, 33) denilerek yine peygamber efendimizin eşlerine hitaben yapmaları gereken emirler sıralanmaktadır.
Buradaki emir, peygamberin eşlerine dahi olsa Peygamber ve eşlerince Hünerlice'nin anladığı şekilde "evde oturun, hiçbir şekilde erkeklerle konuşmayın" şeklinde anlaşılmamıştır. Çünkü İslam'da kadın ticari yönden erkekle eşit haklara sahibi olup mirastanda 1/3 oranında aldığı payla mal sahibi olmaktadır. Mal ve ticaretle meşgul olan bir kadının evinde oturup malını idare etmesi imkansız olduğu gibi ayetin devamında belirtilen zekatı ve zekatı vereceği kimseleri seçmesi de mümkün değildir.
HURAFECİ HÜNERLİCE, İSLAM'A VE ALLAH'A İFTİRA ATIYOR
Hadis deyince tabakta kül bırakmayan SAPIK TARİKAT EHLİ de bilir ki Hz. Aişe, Cemel Vakası öncesinde yanında bir grup sahabe ile Hz. Ali (ra) ile görüşmeye gitmiş. Devesinin dibinde başlayan cidale engel olmuştur. Hz. Aişe'nin sahabenin sorduğu sorulara cevap verdiği, Ebu Hüreyre'ye çok hadis rivayet etmemesi için kendisini uyardığı ve güvenilmez bulduğu rivayetleri bulunmaktadır.
Yine bu ayetlerden sonra Allah Resulü'nün her savaşa yanında eşlerinden birini götürdüğü ve eşlerinin orada çadır içinde oturmayıp Müslüman askerlerin yardımına koştuğu, yaralarını sardığı bilinmektedir.
Ayetin devamında Peygamber eşlerine namaz ve zekat emri yapılmaktadır. Hadislerde peygamber ve sahabe kadınlarının beş vakit namaza mescide geldiği rivayet edilmektedir. Ayrıca Zekat ile mükellef kılınan bir kadının zekat emredilen işlerle meşgul olduğu, elde ettiği ürün ve kardan zekat vermesi ve zekat verecek fakirleri tanıması açısından da toplumun içine çıkması ve tanıması gözönüne alındığında bu emirlerin PARANOYAK TARİKATÇILARIN anladığı şekilde "Aman haa! Evinizden çıkmayın..." şeklinde bir emir olmadığı cahiliye kadınlarının cahili amellerini terkederek Allah Resulünün rehberliğinde İslam ahlakıyla dışarı çıkmaları gerektiğine dair bir tavsiye olduğu görülmektedir.
İtiraz etmemeleri için ilgili ayetlerin tefsirini aynen Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır’ın Hak Dini Kur’an Dili adlı eserinden iktibas ediyoruz:
32- Ey Peygamberin hanımları! Siz genel olarak kadınlardan herhangi biri gibi değilsiniz. Sizde diğer kadınlarda bulunmayan nitelikler var: Peygamberlerin en hayırlısının hanımları ve bütün müminlerin anaları olmak niteliklerine sahipsiniz. Eğer sakınırsanız, bu özel niteliklerinizi korursanız yahut durumunuza uygun takva ile korunacaksanız -bu şart bir mânâ ile yukarının, bir mânâ ile aşağının kaydı oluyor- Sözü yumuşak ve tatlı bir eda ile söylemeyin, bir söz söylendiği zaman sakın yılışık bir biçimde cevap vermeyin ve söylerken yayılarak, kırıtarak söylemeyin de kalbinde hastalık bulunan, kalbi çürük, kötülüğe yüz tutmuş kimseler kötü bir şey ümit etmesin. Ve uygun ve ciddi söz söyleyin; yani yapmacılıktan uzak, ağırbaşlılık ve ciddiyetle dosdoğru söyleyin veya sert olsa da makul ve meşru güzel söz söyleyin.
33- “Ve evlerinizde oturun” kelimesi Arapça'da "Karar" mastarından emirdir. İlk cahiliyet dönemi kadınlarının dışarı çıkışı gibi çıkmayın, yani İslam'dan önceki cahiliyet adeti gibi süslerinizi göstererek ve görünmek için kırıtarak çıkmayın. Bu ayet bu emir ve yasak ile Resulullah'ın hanımlarına yalnız "tesettür"ü değil, özellikle "hıdr"i, yani yabancı erkeğe hiç görünmemek demek olan "muhaddere"liği dahi vacip kılmıştır. Diğer İslam kadınları için ileride geleceği ve Nûr Sûresi'nde geçtiği üzere tesettür vacip ise de, "Hıdr" vacip değil müstehaptır. Bütün İslam kadınlarının da Peygamber'in hanımlarının hayat tarzını ve ahlakını örnek edinmeleri elbette bir hakları ve şerefleridir. Fakat hepsine muhaddere olmaları farz olsaydı, bunda güçlük olurdu. Onun için ilerde
"Ey peygamber! Hanımlarına, kızlarına ve müminlerin kadınlarına söyle: Bir ihtiyaç için dışarı çıktıkları zaman örtülerini üstlerine alsınlar, vücudlarını örtsünler!" (Ahzab, 33/59) ayetinde tesettür emri bütün müminlerin hanımlarına genelleştirilmiş olduğu halde, burada "Evlerinizde oturun." (Ahzab, 33/33) emri ile "Sizler herhangi bir kadın gibi değilsiniz." (Ahzab, 33/32) diye nitelenen Peygamberin hanımlarına hitaben gelmiştir. Ve ancak ehli beyti olma, (Resulullah'ın aile fertleri) niteliği ile, bu emirlerin peygamberin kızlarını dahi kapsadığı anlatılmıştır. Fakat bundan evlerinizde hiçbir iş yapmadan boş boş oturun gibi bir mânânın anlaşılmaması için buyuruluyor ki, evlerinizde durun da namaz kılın ki, bununla önce kibirli ve böbürlenen kimselere benzemekten sakınılmış olur ve zekat verin, bu da kerîm, rahîm olan Allah Teâlâ'nın güzel gördüğü ahlâkla ahlâklanarak, O'nun rezzak (rızık veren) ismine niyabetle kulluk etmektir. Şüphe yok ki zekatı vermek için, gerçekten ihtiyacı olan fakirleri anlayıp dinlemek çok önemli bir iştir. Ve bundan onların zekat verecek nisaba sahip bulundukları da anlaşılır. Değilse bundan böyle sahip olacakları bu emir ile müjdelenmiş olur. Ve daha Allah'a ve Resulü'ne itaatlar yapın. Mükellefiyetler sadece zikrolunan ibadet çeşitleri değildir. Allah ve Resulü daha neyi emreder ve yasaklarsa onları da tutun. Bunlar baskı ve güçlük değil midir? Hayır Allah Teâlâ sırf şunu istiyor kiri, yani şan ve şerefinizi kirletmek ihtimali bulunan günahları sizden uzaklaştırsın. Ehli beyt, peygamberin ehli beyti, peygamberin ailesine özel olarak mensup bulunan bahtiyarlardır, Resulullah'ın aile fertleridirler.”
siyasetcafe.com