“SUR!”
Bozkır töresinin özgür çocukları Ötüken`de huzur içinde yaşarken bunu çekemeyenler vardı...
“SUR!”
Yani, dünyanın en büyük seddini Türk`ün öfkesinden sakınmak için kuran Çinlilerin savunma duvarları.
Kendilerini kale içine hapseden o Çinliler zulmünü, fitne fesatını, entrikalarını ise kale dışında olan Türklerden hiç esirgemediler…
İçten ve dıştan Türk`ü esir etmek için herşeyi yaptılar.
Dünyada bugün halen işkence denince akla gelen “Çin İşkencesi” tabiri de işte ozamanlardan gelmektedir.
Gün geldi!…
Hileyle, etrikayla tarihte Türk adıyla kurulan ilk devleti yani Göktürk Kağanlığını yıktılar.
Ama o yıkılan kağanlığın içinden 40 çeri çıktı meydana.
“Gök girsin, kızıl çıksın” diyerek saldırdılar Çin sarayına.
O set yetmedi Türk`ün Başbuğu Kürşad ve çerilerinin surları aşıp Çin kağanının otağına kadar girmelerine…
Girdiler!…
Çin Kağanını öldürme hedefine ulaşamadan her biri uçmağa vardılar.
Ve onların bu hareketinden ikinci Göktürk Devleti kuruldu.
Sonrası Anadolu…
'sur!'
Kostantine`ye hapsolmuş Bizans`ın surları dışındaki toplumlara zulüm ettiği zamanlar…
Bozkırın özgür çocukları “Ben BAÇ vermem” diyerek yol aldılar Anadoluya…
Beyaz atına , beyaz kefenini giyerek binen bir yiğit dur dedi Diojen`e.
Türk`ün Başbuğ`u Alp`ti, Arslan yürekliydi…
Anadoluyu ebedi Türk vatanı yaparak tarihe Alparslan olarak geçti.
Sonrası Kostantine…
“SUR!”
Sıra surlar arkasına saklamış ve zulmün adresi olan Bizanstaydı…
Evet biz bozkır çocuklarıydık…
Öyle yarım bırakamazdık iki kale duvar arkasına hallerimizi..
Kızl Elma`mız gerçek olacaktı…
Çok yıktık, çok ülke zaptettik, anadoluyu yurt edindik Türk Kıldık.
Sıra 40 okla sancağı surlar üzerine diken o ulu ruhtaydı.
Fetihimiz kutlu oldu, Tarihe Başbuğ Fatih mührünü vurdu…
O Fatih Kostantin`i sonsuza kadar İstanbul kıldı.
Ve 3 kıta Türk`e vatan oldu.
Dünya adelet buldu.
Yeniden yıkım…
“SUR”
3 kıtaya Nizamı, Adeleti çok gördü Çin ve Bizans artıklar…
7 düvel oldular, yediden yetmişe Türk`ü kırdılar.
Bu sefer Çanakkale`de insandan bir sur oluştu..
Kınalı kuzular set oldu top tüfek karşısında.
Sokmadılar anadoluya zalimleri.
Bu direnişten bir kahraman doğru.
Adı ; Mustafe Kemal`di o Kuvva-i Milliye çerileri ile tarihe Türk adı ile geçen ikinci devleti kurdu; Türkiye.
Ve millet ona Başbuğ ATATÜRK dedi.
Diyarbakır ve SUR!...
Adı SUR olan vatan toprağından zalimler yine harekete geçti.
Türkiye`ye karşı kıyamet düdüğü çaldırıcasına, köstebek beceriyle hendekler kazdılar.
Bu savaş tarihteki hiç bir savaşa benzemiyor...
Dah zor, daha acı bir savaş bu.
Bu sefer düşman gündüz yüzümüze gülen, gece hendeğimizi kazanlar çıktı…
Bizansın çozukları bu sefer bizim gibi konuşuyor, bizim gibi ibadet ediyorlar ama bizden değillerdi.
Bizans çocukları bu sefer kardeşlerimizin adıyla bize saldırıyorlar.
Dışından “Kürt” diye slogan atan, içinden HAÇ çıkaran bizansın çocukları bunlar.
“Öz Yönetim ilan edildiyoruz” dediler…
Romen Diojen`in intikamını alacağız dercesine kan kusuyorlar.
Korkaklar, hainler bu yüzden dansöz kılığında sinsice savaşıyorlar.
Ve okadar utanmazlar ki kazdıkarı hendekleri Asr-ı Saadet döneminde Hz.Muhammed’in Liderlik ettiği savaşlara benzettiler.
“SUR!”
Aynı zamanda kıyamet düdüğüdür.
Türkiye`yi bölmek için bu düdüğü çalmaya kalkanlar, kendilerinin azrailleri olacaklardır.
Gerçek sur düdüğü çalana kadar da Türkiye Cumhuriyeti yaşayacaktır.
Kısacası;
“Sur” Türkiye`nin yeniden dirilişi olacaktır.
“Sur” Kürtlerin teröristlere “bizden değilsiniz, defolun gidin “ dediği yer olacaktır.
“Sur” Kürtlerin arasına Trova atı gibi girmiş bizans çocuklarının temizlenme yeri olacaktır.
“Sur” Milletimizin birlik ve beraberliğini yeniden tesçilleyeceği bir kurtuluşa simge olacaktır.
Bu savaşta bir BAŞBUĞ çıkmasına da gerek yok, zira artık her vatan evladı bir çeridir ve ölüme giden Başbuğ`dur…
Evet,
Oradaki güvenlik güçlerimizin ellerinden ayaklarında öpüyor, bu hain tuzakta Türkiye`nin yanında olan bölgedeki ve bölge dışındaki her vatanperveri bağrıma basıyorum.
Şehitlerimizi gözyaşı ve dua ile anıyorum.
Ruhları Şad olsun!