Genel merkezi İstanbul Ümraniye’de bulunan ve kendilerini ‘Süleymanlılar’ olarak tanıtan Süleymancılar Cemaatinde yönetici konumundaki kişilerin yönetimindeki “Fazilet Yapı ve Fazilet Emlak” firması ve bir çok isme yönelik; dini duyguları istismar ederek nitelikli dolandırıcılık, tehdit, şantaj ve adil yargılamayı etkilemeye yönelik suçlardan haklarında iki ayrı suç duyurusunda bulunuldu.
Suç duyurusu dilekçesinde cemaatin lideri olan Alihan Kuriş'in isminin de yer aldığı öğrenildi.
'DİNİ DUYGULARI İSTİSMAR EDEREK DOLANDIRDILAR'
Firma hakkında savcılığa suç duyurusunda bulunan T.A., soL'a yaptığı açıklamada, kendilerini Süleymancılar Cemaatinin içinde üst düzey yönetici olarak tanıtan firma yetkililerinin kendilerinin dini duygularını istismar ederek üzerlerinde güven oluşturduklarını söyledi. Firmanın konut projeleri üzerinden taraflarına topraktan satış ile daire satarak ödemesini peşin aldıklarını söyleyen T.A., yetkililerin bir yıl içinde anahtar teslimi ile daireyi vereceklerini yazılı olarak taahhüt ettiğini, ancak aradan 4 yıl geçmesine karşın daireyi teslim etmedikleri gibi ödemeleri de iade etmediklerini ifade etti.
T.A, "Haklarımızın peşine düşmeyelim diye ailemle bizi tehditlerle susturmaya çalıştılar. Ümraniye ilçesindeki bir AVM’de tarafımıza içerisinde tehdit yazılı not ilettiler. Olayla ilgili polise şikayette bulundum. Savcılık soruşturması devam ediyor” dedi.
'CEMAAT LİDERİ ALİHAN KURİŞ’İN YARDIMCISIYIM' DEDİLER
T.A.’nın yaptığı suç duyurusunda, “Ümraniye Armağanevler Mahallesindeki Nazik sokakta bulunan ve Fazilet Emlak olarak anılan Fazilet Yapı isimli şirketin şu andaki resmi sahibi konumunda olan H.H. isimli şahıs, İstanbul Ümraniye kermeslerden sorumlu olduğunu ve aynı zamanda cemaatin genel yöneticisi Alihan Kuriş’in de gayrimenkul ve yatırımdan sorumlu yardımcısı konumunda bulunduğunu söyledi. Hatta cemaat lideri Alihan Kuriş (Ali Erhan Kuriş) için mimar olduğunu ve cemaat içindeki zengin iş adamlarına yönelik villa ve lüks daire gibi çeşitli inşaat işlerini alt taşeron usulüyle kendi firmaları Fazilet Yapı’ya verdiğini ve bu sistemle de birlikte paydaşlık yaptığını da söyledi” ifadelerine yer verdiği bilgisine ulaşıldı.
Diğer yandan, firma yetkililerinin, mağdurların hukuki yoldan haklarını aramaması için bir algı yönetimini kullanarak, gecikmeden kaynaklı kira ödemesi adı altında ve çok düşük bedellerle düzenli bir şekilde aylık ödeme yaparak hukukun önünü kapatmaya çalıştıkları öne sürüldü. Ayrıca şirketin, henüz 18 yaşına yeni girmiş F.S.Ç. isimli bir gencin üstüne yapıldığı söylendi
KONUT İNŞASININ ÖNGÖRÜLDÜĞÜ ALAN
Hakkını arayan mağdurları susturmak için suç çetelerine ödeme yapmışlar
T.A., Fazilet Yapı Sanayi ve Ticaret Ltd. Şti.'nde sigortasız çalıştırıldığı için işinden ayrılmak zorunda kalan bir işçi tarafından kendisine uyarı yapıldığını aktardı.
Kendisinin ve ailesinin öldürülmeleri için cemaat üyeleri tarafından suç çetesine yapılan ödeme yapıldığını söyleyen T.A., çete lideri M.A. ile anlaşma yapıldığını ve bu anlaşmayı da kendisini cemaatin İstanbul Anadolu Yakası emlakçılık yöneticisi olarak tanıtan ve resmi belgede sahtecilik ile nitelikli dolandırıcılık suçundan daha önce de cezaevinde yatmış olan S.Ç. isimli şahsın yaptığına bizzat şahit olduğunu ifade etti.
Aynı iş yerindeyken, suç çetesi lideri M.A.’ın şirket telefonunu aradığını, o esnada yalnız olduğu için telefona kendisinin çıktığını ve M.A.'nın kendisinden para istediğini söyleyen T.A., bu talep üzerine ödeme yapamayacağını söyleyerek telefonu kapattığını söyledi. T.A., hemen arkasından bu defa şahsına ait olan cep telefonunun çaldığını, kayıtsız numara ile gelen aramayı açınca da az önce konuştuğu M.A.’ın olduğunu anladığını ve hemen telefonunu kapattığını belirtti. T.A. olaya ilişkin yaptığı suç duyurusunda kendisi ve ailesi için koruma talep ettiğini ifade etti.
'BAĞIŞ ADI ALTINDA CEMAATE PARA İSTEDİLER'
Konut satışı kapsamında verilen taahhüte öncelik verilmesi adı altında cemaate defalarca kez bağış yapılmasına zorlanarak paralar alındığını söyleyen T.A., yapılan bu ödemelerin karşılığında talep edilmesine rağmen her hangi bir makbuz verilmediğine işaret etti.. T.A., hakları için ofislerine gidildiğinde cemaatin yöneticileri olduğunu söyleyen isimler tarafından, ‘Kuran-ı Kerim’e el basmak şekliyle ikna etmek için yemin ettikleri ve bu şekilde güven sağlayarak taahhüt edilen sözlerin yerine gelecek algısı üzerinden oyalama yolunu seçtiklerini' öne sürdü.
T.A., cemaatin Ümraniye kurs (yurt) okullarından resmi olarak sorumlu olan müdürü H.İ.U.’na kadar ulaşıp, kendilerine ailece yaşatılan mağduriyeti aktardığını, ancak tüm bunlara rağmen dolandırıcılara yönelik herhangi bir yaptırım uygulayamadıklarının kendisine söylendiğini ifade etti. Kendisini İstanbul Anadolu Yakası Emlakçılık yöneticisi olarak tanıtan ve resmi belgede sahtecilik ile nitelikli dolandırıcılık suçundan daha önce cezaevinde bulunan S.Ç.’nin Whatsapp üzerinden kendisine, “Cemaate geri dönüp uzlaştığımızı söylersen, sana ödemeni garanti altına alabileceğin senetler veririm” diyerek telkinde bulunduğu ve bu nedenle de tarafına senetler verildiğini söyleyen T.A., olayı kurs müdürlerinden H.İ.U.’na da ilettiğini belirtti. T.A., ve senete imza atan şahsın üzerine kayıtlı bir varlık ve ilgili şirket üzerine bir mal varlığı olmadığı anlaşılınca şahsın telefonlara çıkmadığını vurguladı.
CEMAAT ÜYESİNDEN KORKUNÇ İTİRAF: ‘AZMETTİRİCİMİZ BABAM’
T.A., şu açıklamalarda bulundu:
“Kendisini cemaatin Ankara emlakçılık sorumlusu olarak tanıtan M.Ç. bir telefon konuşmamızda, kardeşlerinin resmi belgede sahtecilik ile nitelikli dolandırıcılık suçlarından daha önce de cezaevinde yattıklarını ve buna neden olan kişinin de babaları olan H.H. olduğunu itiraf etti. Bir defasında babasının yine usulsüz bir şekilde kendisini resmi bir belgeye imza attırmaya azmettirerek sahtecilik suçunu işlediğini ve bu nedenle de yıllarca cezaevinde kaldığını da dile getirdi. Hatta babası H.H.’nin bu yönde Ankara’da suç çetesi kurmuş ve bir çok usulsüzlük yapmak suretiyle suç işlemiş ve işletmiş. Bu yüzden de üyelerden bir çoğu cezaevlerinde tutuklu kalmış. Tüm bu nedenlerle yaşadıkları Ankara’da işledikleri suçlardan dolayı toplumda artık kötü anıldıkları için cemaatin merkezinin de bulunduğu İstanbul Ümraniye ilçesine yerleşmiş. M.Ç., babasının ‘H.Ç.’ olan soyismini de ‘H.H.’ şeklinde değiştirerek cemaat içinde kamufle olduğunu söyledi.”
Cemaat içinde üst düzey konumda olduğu söylenen bazı isimlere ulaşarak yaşadıklarını anlattığını da vurgulayan T.A., "Mağduriyetimizin giderilmesi için büyük zorluklarla ulaşabildiğim önemli isimler, böylesi ciddi bir konuda ilgili kişilerin davranışlarından vazgeçmelerine yönelik herhangi bir yaptırımda bulunmadılar. Özellikle de çevrelerine cemaat içinde yönetici konumunda olduklarını söyleyerek güven oluşturan ve sonra da yasalara ve usullere uygun hareket etmeyen kişiler hakkında ‘Bu kişiler camiamızdan değil' veya “Dikkat edilsin’ gibi her hangi bir deklarasyon da yayımlamadılar. Hatta bu nedenle suç duyurusunda bulunacağımızı defalarca kez beyan etmemize rağmen, ilgililere sahip çıkarak bizi dikkate bile almadılar" dedi.
'DEVLET YÖNETİCİLERİNİN İSİMLERİNİ DE KULLANARAK ‘GÖZ DAĞI VERDİLER'
T.A., “Ümraniye İlçe Belediye Başkanı İsmet Yıldırım için 'Cemaatimizden kardeşimizdir. Bizdendir ve çok sık görüşürüz, tüm işlemlerimize öncelik veriyor ve özel olarak da bize kolaylık sağlıyor' dediler. Üstüne üstlük bir de bazı devlet büyüklerimizin isimlerini kullanarak, yakınlığımız var diyerek bize göz dağı da verdiler. Bu yapı içinde bulunan yönetici konumunda olduklarını söyleyen üyeler tarafından başımıza ne geleceğini bilmiyoruz” vurgusunu yaptı.
'AİLECE CAN GÜVENLİĞİMİZ YOK'
"Ailece can güvenliğimizden endişe duyuyoruz ve bu nedenle tedbir amaçlı İl Valiliğine başvuru dilekçesi de verdik" diyen T.A., şöyle devam etti:
“Bu sebeple tüm bu kişiler hakkında suç duyurusunda bulunmak zorunda kaldım. Ayrıca, yine aynı yöntemlerle mağdur ettikleri kişiler tarafından suç duyuruları ile açılmış davaların bulunduğunu ancak cemaat üyeleri tarafından kendilerine zarar verilir korkusuyla açıklama yapmaktan çekindiklerini biliyorum”
'SAKIN AÇIKLAMA YAPMA' DEDİLER
"En son olarak da cemaatin en tepe noktasında uzun yıllar hizmet verdiği söylenen Y.B. isimli yöneticiye zor da olsa ulaşabildim" diyen T.A., sözlerini şöyle tamamladı:
“Yaşadığımız tüm mağduriyeti kendisine aktardıktan sonra da artık basın açıklaması yapacağımı söyledim. Kendisi de bana ‘Sakın böyle bir şey yapma, zaten medya üzerimize geliyor. Bir de böyle vahim bir durumla gündeme gelirsek çok kötü olur. Ben Alihan Kuriş veya yanındakilerle konuşmaya çalışacağım. Benden haber bekle, mutlaka sana dönüş yapılacak’ dedi. Ama ne Y.B. tarafından ne de Alihan Kuriş (Ali Erhan Kuriş) kanadından herhangi bir dönüş olmadı. Tüm bu yaşadığımız mağduriyetler neticesinde bu açıklamayı yapmaktan başka hiç bir çare bırakmadılar. Ayrıca Devletimize ve yargımıza da güveniyorum. Şikayetçiyim''.
Siyasetcafe.com