Süleymancılar ve Esnaf

Sait ÇAMLICA

Türkiye’de cemaat ve tarikatları dizayn edip şekillendirenler, öylesine profesyonel bir sistem kurmuşlar ki, bu sistemi anlamak ve çözmek o kadar kolay olmuyor. FETÖ örneği üzerinde düşünürken, FETÖ’nün Ahtapotun sadece tek bir kolu olduğu gerçeğini akılda tutmak gerekiyor. ‘FETÖ hainleri’ dediğimiz kişiler, uzaydan ülkemize gelmediler. Düşman bir ülkenin vatandaşı olmadıkları gibi, maddi imkanlarını da dışarıdan temin etmediler. Ülkemizin çocuklarını, ülkemizde kurulmuş olan resmi ve özel kurumlarda, milletten toplanan paralarla yetiştirip milletimize silah çektirdiler. 

Maddi imkanlarını genişletmek için bir yandan küçük esnaftan para, himmet topladılar diğer yandan büyük esnafları vergi dairelerindeki adamlarıyla köşeye sıkıştırıp istediklerini elde ettiler yıllarca. Kendilerine karşı olan esnafı ne hale getirdiklerine dair birçok haber okuduk, 15 Temmuz darbe girişiminden sonra. 

Bütün cemaat ve tarikatlar, FETÖ olayından sonra tabandan destek kaybetti. Hatta son elli yılın en az taban desteği aldıkları dönemi yaşıyorlar. Milletimiz FETÖ olayından ders almış gibi görünüyor. Cemaat ve tarikatlar taban desteklerini kaybedince tavan desteğine ağırlık vermek zorunda kaldılar. Yetkili makam ve mevkilerde bulunan destekçileri sayesinde ayakta durmaya çalışıyorlar. Yıllarca esnaf gezisi ile para toplamaya alışkın olan Süleymancılar eskisi gibi para toplayamıyor. Özellikle 2020 yılında yaşadığımız pandemi sürecinde, yurtlarında öğrenci olmadığı için ailelerini de yönetip yönlendiremediler. Öğrenci ve ailelerini sürekli telefon ile arayıp ilişkiyi kopartmamaya çalışıyorlar.    

Dilenci Cemaati

Her il ve ilçede şubesi olan cemaatlerden birisi de Süleymancılardır. Biraz yakından tanıyanların ‘Dilenci Cemaat’ olarak tanımladığı Süleymancılar, para toplama konusunda sahaya en çok hakim olan cemaatlerden birisidir. FETÖ ekibinin para kaynaklarının bir kısmı biliniyordu. Okul, hastane, dershane, yayıncılık, kitapçı, kargo şirketi, yazılım şirketi gibi birçok kurumu vardı FETÖ ekibin. Ancak Süleymancıların para kaynakları çok görünmez. 

Koltuk altında makbuz çantası, elinde bir yurt inşaatının resmi ile kapı kapı dolaşan Süleymancılar var. Kuran kursu için veya talebe yurdu için yardım topladıklarını söyleyerek sokak sokak esnaf gezer bu adamlar. Küçük yaştan başlayarak başka biri tarafından eğitildikleri için, kapıdan kovulsalar bile diğer kapıdan içeri girecek kadar yüzsüzdürler. İçlerinde en arsız olanları, yüzdelik karşılığında, sadece para toplama memuru gibi çalışır. Her sabah işe gidip akşam dönen biri gibi, sürekli esnaf gezisi yaparlar. Buraya kadar yazdıklarımı, İslami camiada olan birçok insan biliyor. Asıl düşünülmeyen tarafını anlatayım.

Örnek olarak İstanbul Üsküdar’ı anlatayım. Bu örneği okurken, Türkiye’nin tüm il ve ilçelerinde aynı sistemin çalıştığını unutmayın. Süleymancılar adına para toplayan, esnafları sokak sokak gezen kişi, kendisine para vereni de not alıyor kapıdan kovanı da. Az para vereni de not alıyor çok para vereni de. ‘Bunda ne var ki?’ diye düşünebilirsiniz. Ancak tüm Türkiye’nin esnaf haritasını çıkartan bir cemaat düşünün. İddia ediyorum Milli İstihbarat teşkilatı bile esnafların hangi cemaate para verdiğini hangisini kovduğunu bilmiyordur. Ancak Süleymancılar bunları biliyorlar. Kendilerini kovan esnaftan alış veriş yapılmaması gerektiğini, kendilerine destek veren esnafın kalkındırılması gerektiğini düşündükleri için, çevrelerini ona göre yönlendiriyorlar. 

Büyükşehirlerde kalabalık bir AVM’de, özellikle hafta sonları, bir giyim mağazası veya yiyecek satılan yerde, ağırlıklı olarak ‘kelebek’ şeklinde başını örtmüş bayanlar veya lacivert takım elbiseli, beyaz gömlekli, ince bıyıklı erkeklerin toplandığını görürseniz, o işletmenin sahibi Süleymancıdır. ‘Ne kadar himmet o kadar müşteri’ ilişkisiyle çalışıyorlar. Verdiği himmetlerin karşılığını, getirilen müşteriyle fazlasıyla alacağını bilerek yapılan hayır, sevap kategorisine girer mi? Bu sorunun cevabı bu yazının konusu değil. İstanbul’da, Avrupa yakasından Anadolu yakasına, Süleymancı bir esnaftan alışveriş yapmak için gelenler bile var. 

Haram Tavuk!

İstanbul’da esnaf olan bir arkadaşım cemaatler aleyhinde yazdıklarımı bildiği için beni görünce güldü. Ne olduğunu sorunca, önce diğer müşterilerin gitmesini bekledi. Bu arkadaşımın iki çocuğu Süleymancıların yurtlarında kalıyordu o zamanlar. Hafta sonu ailece alışverişe gittiklerinde, et reyonunda alışveriş arabasına iki tane tavuk koymuş arkadaşım. Ortaokul öğrencisi olan kızı müdahale etmiş. ‘Baba o tavuk haram, şu markadan alalım’ demiş. Haram dediği tavuk markasının sahibi kendi cemaatinden değil, helal dediği tavuk markasının sahibi kendi cemaatlerine yakın bir marka. Diyeceksiniz ki ortaokula giden bir kız çocuğu hangi markanın hangi cemaat mensubuna yakın olduğunu nerden bilsin. Asıl mesele bu işte. O çocuklara yurtlarda liste veriyorlar. Hangi esnaftan alışveriş yapılacağını, hangi markaların alınacağını söylerken, kendi cemaatlerinden olmayanın ürününe ‘haram’ diyor yurtlarındaki ağabey ve ablaları. Devlet içinde devlet olmaya çalışan cemaatlerle mücadele edilmek isteniyorsa, önce paralel bir din oluşturan cemaat ve tarikatlarla mücadele edilmeli. 

Esnaf Kalkındıran Süleymancı İmam

İstanbul’da bir imam arkadaşım yeni görev yeri için ‘benden önceki imam Süleymancı biriydi, mahalleye değil Süleymancılara hizmet etmiş. Özellikle Süleymancı esnafı kalkındırmış’ demişti. Bahsettiği Süleymancı imam o camide 25 yıl görev yapmış. Bu işleri bilmeyenler bir imamın kendi cemaatinin esnafını nasıl kalkındırdığını anlayamazlar. Kısaca anlatayım. Özellikle kalabalık ve merkezi mahalle camilerinin etrafında birçok esnaf vardır. Camiye gelen veya gelmeyen cemaat, mahalle imamına saygı gösterir. Cami imamı hangi esnafı daha çok önemsiyorsa, cemaatini de o esnafa yönlendirebilir. Uzun yıllar aynı mahallede görev yapmışsa, tüm esnafı ve mahalleyi daha yakından tanıma imkanı olur. Bazı Süleymancı imamlar ceplerinde iki tane namaz takkesi gezdirir. Bu takkelerden birisi beyaz diğeri lacivert bir takkedir. Süleymancı yurdunu ziyaret ettiği zaman lacivert takkeyi, camide beyaz takkeyi takar.

Süleymancı bir okul müdürünün veya öğretmenin, zeki çocukları tespit edip cemaatinin yurtlarına yönlendirdiğini anlatmama gerek yok sanırım.  

Vergi Daireleri ve Süleymancılar

Büyükşehirlerde küçük esnaf her zaman sıkıntılıdır. Kira ayrı dert, büyüklerle rekabet ayrı bir derttir. Vergi ödemeleri ve denetimleri esnaf için bazen kırılma noktası olur. Özellikle pandemi sürecinde ölüm kalım savaşı veriyor birçok küçük esnaf. Bu süreçte devletin desteğine ihtiyaç duyuyorlar. Maliye bakanlığında, özellikle Büyükşehirlerde, denetim memurları küçük esnafın ipini elinde tutuyor. İstanbul’da esnaf olan bazı arkadaşlar yüksek miktarda cezaları kesen Süleymancı memurlardan şikayet ediyorlar. Kimi kime şikayet edeceklerini de bilmiyorlar. ‘Kızımı kaçıran Kadı, kime şikayet edeyim Dadı’ diyorlar. 

FETÖ ile mücadele ederken, diğer cemaatleri masum görmenin bedeli çok ağır olacak böyle giderse. Devleti yönetenler, tedbir almak için yeni bir 17 / 25 Aralık operasyonu veya 15 Temmuz gibi bir darbe girişimi beklemesin. Türkiye’ye diz çöktürmek isteyenler ikinci kez aynı yerden saldırmazlar. Sürekli yeni ve farklı bir yöntem denemeye devam edecekler.

“Göz odur ki; dağın ardını göre. 

Akıl odur ki; başa geleceği bile.”

Sait ÇAMLICA  

  

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.