Güzelliğine güvenme bir sivilce,
Malına güvenme bir ateş yeter…
Mikroskopla dahi zor görülen bir virüs insanlara vicdan muhakemesi yaptırmanın yanında, onları korkudan sindirmiş durumda…
Mal, mülk hatta sahip olunan adalar şöyle dursun. Karşılıklı konuşmalar dahi dijital hale geldi.Sadece ülkemizde değil bu işi ciddiye alan tüm ülkelerde bilinçli insanlar evlerinden dışarı çıkmıyor.
Neredeyse yüz yüze yapılan her şey durdu.
Eğitim durdu.Spor durdu. Sosyal yaşam durdu. Buraya yazamadığımız birçok şey durdu da durdu…
İnsanlar, bu lanet virüsün defolup gitmesini dört gözle bekliyorlar. Fakat bilim insanları “Virüsle, yaşamaya öğrenin!” diyor. O yüzden uzunca bir süre bu virüsün bizi terk edeceğini tahmin etmiyorum. Aramızdan ayrılsa bile bize eski günleri çok ama çok özleteceğini düşünüyorum.
Tabi virüsle birlikte hayatımızdan eksilenler olduğu gibi artanlar oldu…
Yiyecek tüketimimiz arttı.
Har vurup harman savurduğumuz günler eskide kaldı. Bir pirinç tanesinin dahi ne kadar önemli olduğunu anladık. Sokağa çıkma yasaklarından önce marketleri eve taşıyarak yiyeceklerin değerini anladık!
Bedenlerimizin hacmi arttı.
Evde can sıkıntısından mutfaktan çıkmaz olduk. Mutfağa her git gel de ağzımıza bir parça bir şey atar olduk. Virüs bittiğinde özgürlüğe doğru koşarak değil deşişmanlıktan yavaş yavaş yürüyerek varacağız!
Teknolojiyle olan ilişkimizde arttı.
20 yaş altının elinden bırakmadığı telefonlar bu süreçte adeta vücut uzuvlarından biri haline geldi.Yakında onları telefondan kurtarmak için cerrahi müdahaleye ihtiyaç duyulacak!
Sosyal medya katılım oranımız arttı.
Doğmamış çocuklara da sosyal medya hesapları açıldı. Doğuma kadar annelerinin yaşadığı bedensel değişime kadar her şeylerini bu hesaplardan takip edebiliyorsunuz. Çok şükür bu günleri de gördük! Senden önce doğan sana ait bir sosyal medya hesabın var!
Karı koca arasında sözlü düellolar da arttı.
Evde eşler arasında bol bol dar alanda kısa paslaşmalar yapılmakta. Erkeklerin evde kalması ve her işe karışmaları çoğu kadınıdarlandırmış durumda…
Üstüne bir de kapitalizmle kavrulmuş müteahhitlerin zengin olma hırsıyla yaptıkları ufacık evlerde,bu darlanmanın tuzu biberi olmakta…
Virüsün etkilediği alanlara yönelik birçok başlık açılabilir. Her bir başlığa da sayfalarca yazı yazılabilir. Ama bu sayfanın bundan sonrasını asıl alanım olan spora ayırmak istedim. Spor salonları kapalı, açık hava da spor yapmak yasak.Spor yapmayı sevenler ne yapacaklarını şaşırmış durumdalar…
Merak etmeyin. Tavsiyelerime uyun yeter! Bu işin doktorasını yapacak kadar biliyoruz! Mantık basit aslında…Uzun uzadıya anlatmaya gerek yok.
Çok sıkıldığınızda evin içerisinde dahi atabileceğiniz,
5000 adım,sizi paslandırmaz.
7000 adım,sizi yağlandırmaz.
10000 adım ise sizi öldürmez.
Hınca hınç spor yapamadığınız bu günlerde evde gerçekleştirebileceğiniz küçük sportif faaliyetlerle de zinde ve sağlıklı kalabilirsiniz. Dikkat edelim.Formumuzu koruyalım.
Virüs bizi spor yarışmalarından da mahrum bıraktı. Eski kupa maçlarını izlemekten gına geldi. Bu maçları dakikası dakikasına ezberledik. İnşallah kısa zaman sonra spor yarışmaları başlar da spor izleyicisi olarak biraz olsun rahatlarız. Sahada ki rekabete bizde gönlümüzde olan takım (Fenerbahçe) adına katkı sağlarız.
Neyse ki spor yarışmalarının olmadığı şu günlerde Acun abi var.
Spor yarışması izleme ihtiyacımı Acun abinin yarışması (survivor) sayesinde biraz olsun dindirebiliyorum.
Biliyorum,sevdiğim saydığım bazı fikir adamlarımızbana çok kızacak ama itiraf ediyorum.
Bende Acun abinin yarışmalarını izleyen kitleye katılmış bulunmaktayım. Herhangi bir pişmanlık duymuyorum!
Üstüne çok da eğlenmeye başladım. Spor yarışmalarının olmadığı günlerde spor izleme ihtiyacımı bu yarışma programından karşılayabiliyorum.
Bu dönemde survivorbiz sporseverlere ilaç gibi geldi.
Hemşerim Acun Ilıcalı ve ekibine selamlar..
Saygılarımla.