Çok partili hayata geçişi Atatürk “Halk Parti’sini “kurarak başlattı. Bunun akabinde “Terakki Perver Cumhuriyet Fırkası ve Serbest cumhuriyet fırkası” kuruldu. Bu iki parti çeşitli sorunlar nedeniyle kısa sürede kapandı. Kısa süren çok partili hayata geçiş 1946’da gerçekleşti. 1946 seçimlerine kadar ülkemizde tek partili seçimler yapılmıştır. Bu seçimlerinde CHP kazanmıştır. Şimdi önemli bir paylaşımda bulunmak istiyorum.
Varan-1) 1.dönem TBMM seçimleri, 1927,1931 ve 1935 seçimlerinde CHP tek başına girmiş ve kazanmıştır. CHP’yi kuran Mustafa Kemal Atatürk o partinin kurucusu ve genel başkanıdır. Bu dönemler içinde de Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk Cumhurbaşkanıdır. Yani hep parti genel başkanı hem de ülkemin Cumhurbaşkanıdır.
Varan -2)1939,1943 ve 1946 yıllarındaki milletvekili seçimlerinde yine CHP kazanmıştır. Bu dönemlerde parti genel başkanı “İsmet İnönü’dür.” Ve aynı zamanda İnönü Cumhurbaşkanı’dır.
Kılıçdaroğlu ve CHP zihniyetinin sürekli Sayın Erdoğan’ı “Hem parti başkanı hem de Cumhurbaşkanı olamaz, tarafsız olması lazım, tarafsızlığını koruyamaz, kabul etmiyoruz.” Gibi şiddetle eleştirirken kendi partisinin ve zihniyetinin 30 yıla yakın ülkeyi dikta bir rejimle yönettiklerini bilmediğimizi mi zannediyorsunuz. Biz biliyoruz da siyasetten bir haber olmayan CHP ve zihniyetleri bilmiyordur. Bu zihniyet ezber konuşur, kendi partisinin dahi tarihini bilmez, ülkeyi ne zaman ve ne kadar süre yönettiklerini bile hatırlamazlar. Onların istedikleri ve özledikleri hep aynıdır. Ülkemde tek partili hayata tekrar geçelim de iktidar olalım başka türlü bu seçimleri kazanmamız imkansızdır. Bu zihniyet ve akıl danışmanları ülkemin siyasetinden bir haberdir. Günü kurtarmak için siyaset yaptıklarını zannederler ama nafile. Diktatör bir kişilik olan İsmet İnönü 26 Aralık 1938 yılında CHP genel Başkanlığı’na seçildi. Aynı zamanda 2.Cumhurbaşkanı vasfını da almış oldu. 14 Mayıs 1972 yılında genel başkanlığını Sayın Bülent Ecevit’e devretti. Siyasi hayatında “Tek Adam” siyaseti yürüttü. Bu tek partili dönemde CHP zihniyetinin dikta uygulamalarının en önemlisi de 30 Ocak 1932’de Türkçe ezan uygulamasını Hafız Rıfat Bey tarafından Fatih Camii’nde okutmaları oldu. 3 Şubat 1932 tarihine denk gelen Kadir Gecesinde de “Ayasofya Camii’nde Türkçe Kuran, tekbir ve gamet okundu”. 18 Temmuz 1932 tarihinde Diyanet işleri Riyaseti, ezanın Türkçe okunmasına karar verdi. Ezan 18 yıl boyunca Türkiye’de Türkçe okundu. 16 Haziran 1950’de Adalet Partisinin iktidara gelmesi ile Sayın Menderes’in talimatıyla bu uygulamadan vazgeçildi. CHP zihniyeti tarafından dayatılan Türkçe ezanın uygulama alanı yalnızca camiler değildi. Evlerinde namaz kılanların dahi Arapça ezan ve gamet okuması yasaklanmıştı. Yüzlerce insan o dönemdeki yasaklı uygulamalardan çeşitli cezalara çarptırılmıştı. Yine İnönü döneminde; “posta pullarından, paraların üzerinde ki resimlerden ve okullardan” Atatürk’ün resmini kaldırtarak kendi resmini koydurtmuştur.
CHP’nin kuruluş tarihi 9 Eylül 1923 ve kurucusu ve genel başkanı Mustafa Kemal Atatürk’te 29 Ekim 1923’den başlayan siyasi hayatı iki görevi bir yürütmesiyle vefatına kadar devam etti. 26 Aralık 1938’de CHP genel başkanlığına İsmet İnönü seçilmiştir. Tam 33 yıl bu görevde kalan İnönü 14 Mayıs 1972’de Bülent Ecevit’e devretmiştir. Cumhurbaşkanı ve CHP genel başkanı olarak iki görevi aynı anda sürdürdü. Cumhurbaşkanlığı görevini 1938-1950 yılları arasında, CHP genel başkanlığı görevini de 1938-1972 yılları arasında ifa etmiştir. Kısacası 29 Ekim 1923’den 22 Mayıs 1950 tarihine kadar ülkemizin Cumhurbaşkanı’nda hükümeti kuran siyasi partinin başkanında aynı kişilerdi. Şimdiki Recep Tayyip Erdoğan gibi.
Niye zorlanıyorsunuz? Niye sürekli eleştiriyorsunuz? Partinizin tarihini bilmiyor musunuz? Cumhuriyetinizin tarihini bilmiyor musunuz? O dönemde ülkeyi yönetirken sesiniz çıkmıyordu da bu dönemde yönetene “Sözde Cumhurbaşkanı” diyebiliyor sunuz? Niye Sayın Erdoğan’ı tanımıyor sunuz? (Gerçi Erdoğan’ın sizin tanımanıza ihtiyacı yok ki?) Niye hem partili hem Cumhurbaşkanı olmaz? Siz yapmadınız mı? Sizin parti genel başkanlarınız aynı zamanda Cumhurbaşkanı değil miydi? Bu kişiler 30 yıl ülkemi yönetmediler mi? Yeri geldi parti başkanı oldu, yeri geldi Cumhurbaşkanı olmadı mı? İnanın bu ayrıntıları bile bilmez bu CHP ve CHP zihniyetleri. Kılıçdaroğlu bir konuşmasın da “Cumhurbaşkanı bir partinin genel başkanı olamaz. Bir partinin genel başkanı olduğunda, “Cumhurbaşkanını kim temsil edecek? Vali mi temsil edecek yoksa üyesi olduğu partinin il başkanı mı temsil edecek? Devlette çift başlılık olur. Kanunu, anayasayı çiğnemek demektir.” diyor. Kılıçdaroğlu’nun yine eline vermişler yazılı metni ne anlama geldiğini düşünmeden okumaya başlamış. Senin partinin genel başkanları aynı zamanda Cumhurbaşkanlığı yapabiliyor da bir başka parti başkanı mı yaptığında çift başlılık oluyor. Bu millete hizmet edecek, onun için kefen giyecek liderler lazım Kılıçdaroğlu.
Öyle köşklerde oturup çarşıya pazara çıkmayan Cumhurbaşkanları da gördü bu millet. Siz atamadınız mı o cumhurbaşkanını. Sonrada itilafa düşüp Anayasa kitabını dönemin Başbakanı Sayın Ecevit’e fırlatmadı mı? Bu fırlatma vatandaşımıza nelere mal olduğunu bilemediniz mi? Biz yazmaktan insanlar okumaktan yoruldular. Ülkemin üzerinden artık elinizi çekin. Bırakın Sayın Erdoğan’la uğraşmayı. Bırakın hükümetle uğraşmayı. Azıcık vatanınızı, milletinizi düşünün. Azıcık size oy veren seçmeninizi düşünün. PKK sevicilerini, Demirtaş’ı, Kaftancıoğlu’nu bırakın. Erdoğan bir dünya lideridir. Kim ne derse desin bu millet ona sahip çıkmaya devam edecektir. Hem partisinin genel başkanı hem de Cumhurbaşkanı olmaya devam edecektir. Bu millet ona gönül vermiş ve %52’in üzerinde oy almış bir liderdir. Bu millet doğusuyla-batısıyla, güneyliyle -kuzeyliyle ona gönül vermiştir. Bu ülke CHP zihniyetinden kurtulalı 70’sene olmuş. PKK ve PKK sevicilerinizle kurmuş olduğunuz birlikteliğinizi yine Sayın Erdoğan bozacaktır. Siz ona saldırdıkça o büyümeye devam edecektir. Allah yar ve yardımcısı olsun.
Orhan Kaşıkçı