SONGÜL KOMUTAN, NEŞE ÖĞRETMEN ve KIRMIZI FULARLI TERÖRİST!
Geçtiğimiz günlerde malum helikopter kazasında birbirinden değerli 13 askerimizi kaybettik.
Bu askerin kimliklerine ve verdikleri mücadeleye bakınca olayın bir kaza olmadığı aşikardır.
Alman-Fıransız yapımı ve son 20 yılda 3 kaza yapan bu helikopter türü nedense pkk`ya en sert şekilde vurduğumuz dönemlerde be AB ile aramızın bozulduğu dönemlerde meydana geliyor…
Bu konuya detaylı başka bir yazımda değineceğim.
Helikopter kazasından başta Tümgeneralimiz olmak üzere bütün komutanlarımız birbirinde değerliydi ve canımız yandı.
Ama en çok gündeme bayan olan komutanımız Songül Yakut geldi.
Maalesef herkes onun hikâyesini şehit olduktan sonra öğrendi.
Ve gördü ki o ülkemizin en son Nene Hatunu.
Onun hikâyesi güncel olduğu işin herkes biliyor, ben gündem gereği başka bir kahramanımızın hikâyesini size aktaracağım.
1993`lü yıllardı…
Ben yeni üniversiteye başlamıştım.
Okulum ilk günlerinde pkk`lılarla yüzleşmen geç olmadı.
Sosyalist-devrimci-barışçı takılıyorlar, kendilerinden olmaya herkesi `faşist TC`li` diye nitelendiriyorlardı…
Aynı yıllarda haber kaynaklarına bir öğretmenin, bir melek kızın hazin hikâyesi düşüyordu.
Adı: Neşe Alten`di.
Hikâyesini bilin bilir ben kısaca bir daha özetleyeyim.
1993 yılında, eğitim fakültesinden mezun olan Neşe öğretmenin e aynı yıl ataması Diyarbakır'ın, Bismil ilçesine yapılır.
Daha 22 yaşında olan bu melek öğretmenin terör olayları çok olduğu için oraya gitmesini ailesi istemez.
Ama Neşe öğretmen herkesi kendi gibi düşündüğü için gitmeye kararlıdır.
Babası çaresiz, onu yalnız bırakmaz ve beraber Bismil`e bağlı Çavuşlu Köyü`ne gider.
O günlerde bölücü örgüt, öğretmenlere karşı “Türk asimilasyonunun” en önemli parçası sayarak, eylem yapma kararı almıştı.
Emri Bülent Arınç`ın `oda gençliğinde namaz kılardı` dediği, Çözüm Planın`da odasına tv dahi gönderilen, Kan akmasın diye onun ağzına bakılan, Diyarbakır`da mesajları okunan, İmralı`ya sıra sıra ziyaretine gidilen pkk lideri Apo bizzat vermişti.
Neşe öğretmen nereden bilsin bu kararları, o devleti temsilen oraya gidiyordu…
Köye ulaştı. Okul denen şey ahırdan ibaretti. Camlar, sıralar kırılmış duvarlar boyasızdı. Köy muhtarına gitti. Yardım edemeyiz lafı geldi. Ücretini ben karşılayayım, usta bul, dedi. Muhtar tamam, dedi. Tam 3 aylığına mal olmuştu. Ama olsun, okul, okul olmuştu.
Neşe tam bir ışık kaynağıydı. Dersler başlamış, Neşe öğretmeninde keyfine diyecek yoktu.
1993 yılı 26 Ekim gecesi. Neşe öğretmen yorgun argın evine gelmiş babasıyla yemek yiyecekti. Evdeki o geceki rızık bir kaç tane sivri biberdi. Yanında yoğurt ve ekmek. Derken kapı sert bir şekilde yıkılırcasına çalındı. Babası, kim o der ve dışarıdan "Açın, köydeniz. Neşe Öğretmene bir şey soracağız der." Kapı açılır ve karşılarında silahlı iki bozguncu görürler.
İçlerinden Türkçeyi iyi konuşan bir tanesi babasına sertçe bir tokat atar ve "Biz kamuoyuna açıklama yapmadık mı? Baskıcı T.C.'nin hiç bir öğretmenini, kürdistana, önderliğin emriyle sokmayacağız, demedik mi ulan?" Arkadaki üçüncü bozguncu silahını çeker ve ayağa kalkan babanın şakağına dayar ve tetiği Neşe öğretmenin yanında çeker.
Neşe öğretmeni saçlarından çekerek köy dışına doğru sürüklerler. Ağıza alınmayacak sözler söyleyerek önce sol göğsüne 5 mermi, sonrada sağ göğsüne 5 mermi sıkarlar. Neşe öğretmen oracıkta şehit olur.
Sonra ne mi olur?
Birkaç vatansever onu anar, bir veya iki yazar hakkında yazı yazar…
Neşe öğretmenin hikâyesi aslında bizim şehitlerimize olan saygımızın özetidir.
Bizim halimiz böyle olunca ülkemizde neler mi olur?
O hainlerden türeyen bir kız boynuna taktığı kırmızı fularlı ile GEZİ EYLEMLERİ denen pkk gösterilerinde rol alır.
Biraz da güzel ya…
İlk kez Darvin teoreminin temsilcilerinden sürüsünden bir güzel çıktı diye basınımız bu kızın haberini ballandır ballandıra, masum ilan ede ede anlatır…
Kimdir bu Kırmızı Fularlı kız?
Gezi olayları sırasında kamuoyunda "Kırmızı Fularlı Kız" olara tanıtılan pkk`nın kucağına bile bile itilen, PKK'ya katılan ve Kandil`deki soysuz Karayılan`ın metresi olan, bu yüzden diğer kadın teröristler tarafından hakkında söylenti çıktığı için Karayılan tarafından Suriye'ye YPG'ye gönderilen Ayşe Deniz Karacagil`dir.
Oraya gidince öldürülen bu teröristi bugün malum medya tarafından hayatı dramatize edilerek anlatılmaktadır.
Neşenin ölümü insan hakları için mücadele ettiğini iddia eden hiçbir dernek tarafından kınanmazken, Ayşe Deniz gibi teröriste hepsi sahip çıktı.
AB komiserleri kimseye Neşe Öğretmen için “ne yapıyorsunuz” demedi ama Ayşe Deniz için Gezi`de her türlü harekete geçtiler
Sokak köpekleri için kıyameti koparanların Neşe Öğretmeni hiç tanımazken, Ayşe Deniz denen terörist için ağıtlar yakıyorlar…
Neşe öğretmeni birkaç Türkçü yazar dert etti, birkaç Türkçü haber sitesi gündeme getirdi, ama bu terörist için sıraya geçen geçene.
Tüm bunları niye mi anlattım, bir melekle bir teröristi niye mi anlatmaya çalıştım?
Geçmişte Neşe öğretmeni koruyamayan, intikamını alamayan edilgen, beceriksiz ve etkisizleştirilmiş bir devletimiz vardı, maalesef devlet devam ediyor.
Nasıl mı?
Açın sosyal medyada o teröriste ağıt yazan ve bu devletin kimliğini halen taşıyan ve teröre yardım ve yataklıktan haklarından her hangi bir işlem yapılmayanları görün anlarsınız.
Sonuç: Devletimizin yeniden yapılanmaya muhtaç olduğu ortadadır. Bu yeniden yapılanmanın ve uyanışın anahtarı devlet kadrolarından tutun, ülkenin medyasına, sanat çevresine kadar milli bir mefkûre yerleştirmekten geçmektedir.
Bir gün Diyarbakır`da Neşe öğretmen adına bir üniversite açılması dileği ile… Songül komutanımın abidesinin dikilmesi dileği ile… Bu arada unutmayın, unutmak tükenmektir