Sevgilerin kolayca harcandığı, kadın cinayetlerinin, çocuk istismarının, hayvanlara işkencenin boy gezdiği bir zamanda, sevgiden en iyi anlıyormş gibi canım ülkem insanı "Sevgililer" "gününü kutluyor. (Azerbaycan'da bu gün, Şehit düşen eşi İlham'ın yokluğuna dayanamayarak canına kıyan Ferize'nin düğün yıl dönümünde kutlanıyor.)
Sevginin kalıba sokulmayacak kadar kutsal bir kavram olduğunun farkına varamayan çok kimse 14 Şübat'ın heyecanını yaşıyor bu gün.
Oysa sevmek bambaşka bir olay.
Günü yoktur sevmenin... Kuralı, kaidesi, olmazsa olmazı yoktur Aşkın.
Yürek meselesidir sevmek.Sevgi öyle sadece karşı cinse duyulacak bir hiss de değil zaten. Eğer sen istersen yaşadığın her gün sevginin günü, sevenlerin günü olabilir.Çoğaltırsın,dağıtırsın,paylaşırsın sevgiyi.
Önce çocuklardan başlarsın sevmeye mesela... Onlar yanıtsız bırakmaz asla, karşılığında öyle bir gülümser ki, sana kalbinin buzları erir, Bahar çiçekleri açar gönlünde.Sevginin ışığı hızlıca yayılır dünyaya. Hayvanları seversin, sokak köpeklerine bir sığal çekersin. (başını okşamak)Vefanın, sadakatin ne demek olduğunu canlı canlı yaşarsın o zaman.
Son zamanlar toplu taşıma araçlarındaki vurdumduymazlığa inat, kalkıpta yerini yaşlı bir teyzeye verirsin,onu evine kadar refakat edersin,duasıyla dünyan güzelleşir, yüreğin ferahlar, günün sevgiyle geçer o zaman. Bir bebeğin kokusunu çekersin ciğerlerine sonra, masumiyetin, menfaatsizliğin ne olduğunu anlarsın.
Sevginin günü mü olur Tanrı Aşkına. ? Mazlumun hakkına girilmediği, zayıfın canının yanmadığı, güçsüzün itilip kakılmadığı, kadınların şiddet görmediği, yalnız ben demediğimiz her gün Sevginin, sevenlerin günüdür aslında.
Sevgi, bir çiçeğin kokusunda, gök kuşağının renginde, yağmurun serinliğinde, güneşin sıcaklığında, kırmızının güzelliğinde saklıdır.
Yaşadığımız her günü Sevginin gününe dönüştürecek bir dünya umuduyla,
SEVGİYLE KALIN.