Uzun bir süredir köşe yazılarında sessizliğe bürünmüştüm. Özlemişim.
Sebebi ise işsizlik. Hemen hemen her gençten biri işsiz. Bende üniversiteli bir işsizdim.
Neyse ki annem tuhafiye dükkanını bana bıraktı. Artık esnaflık yapıyorum. Umarım esnaflık uzunca yıllar sürmez hayalim olan mesleği yapabilirim.
Oturup bir şeyler yazayım dedim, gündem o kadar yoğun ki yazmaktan vazgeçiyordum neredeyse.
1. Konu Çocuk İstismarı
2. Konu BİM-ŞOK-A101
3. Konu ise Babala Tv'de yayına çıkan Metin Külünk değil seyirci arkadaşlar.
Birinci konudaki tavrım açıktır. Altı yaşındaki çocuğun istismarını görmeyen gözden, duymayan kulaktan, sızlamayan vicdandan Allah'a sığınırım.
İkinci Konu tam bir siyasi çatışma. Üzerine araştırma yapılıp tartışılacak konu olarak görüyorum.
Genel görüş şu, fiyat artışlarının sebebi "üç harfli" market zincirleri.
Asıl olan şudur, iktidar baz etkisi ve TUİK'in sayesinde enflasyonu düşürecek.
Fakat enflasyon düşerken, fiyatları düşüremeyeceğinin farkında.
Halk TUİK'in açıkladığı enflasyon oranına zaten inancı yok, o zaman bir günah keçisi yaratmanın derdinde.
En azından kendi kitlesini bu şekilde elinde tutma peşinde.
Bu bu buzdağının görünen kısmıydı. Ya görünmeyen kısmı?
Tabi ki siyasi.
Bu "üç harfli" market zincirlerinin sahipleri AKP'nin yeni ekonomik modelinden rahatsız. Bu yüzden saldırı furyası başladı.
A101'in sahipleri Zapsu'lar. Ezelden beri AKP'li bir aile.
ŞOK'un sahibi Ülker ailesi. Milli Selametçi, Erbakancı bir aile.
BİM'in sahipleri Topbaş ve Tivnikli ailesinin. Erenköy Cemaatine mensup iki aile. Deva Partisine yakınlaştıkları biliniyor.
A101-ŞOK-BİM'in fiyatlarının, Türkiye Tarım Kredi Kooperatifi Marketleriyle aynı olmasını istiyorlarmış. Bu şekilde enflasyonu düşürmeyi planlıyorlar iyi mi?
500 TL'lik bir alışveriş sepetinde aradaki fark 2-3 TL. 2-3 TL ile mi enflasyon düşecek?
Dertleri elbette enflasyonu düşürmek değil. Dertleri Deva Partisine BİM'in aktaracağı seçim sermayesinde. ve zincir marketlere göz dağı vermek. Seçim sermayesi de TL değildir. Dolardır. Beyefendiler yeşili çok sever, başka yere gitmesini istemez.
Uzun sözün kısası, dertleri milleti oyalamak ve seçimi bir şekilde kazanmak.
Bu yolda her şey mübahtır.
***
Yazının başında bahsettiğim Babala TV'ye konuk olan Metin Külünk.
Oturdum iki defa izledim programı. Ve karar verdim AKP bu seçimi de kazanır.
AKP'nin iyi olduğundan falan değil. Soruları soran gençlerin hepsi iki kelimelik soruyu kağıt veya telefona bakıp sordu.
Sorulara cevap vermediği halde salonu terk etmediler.
Pizza için alkış tufanı koptu.
Kusura bakmayın Z Kuşağı gümbür gümbür gelmiyor.
Dedeler makarnaya, torunlar pizzaya satarlar.