Şener Levent, Talat ve Akıncı!

Selçuk DÜZGÜN

Kıbrıs meselesine milli cepheden bakan birine “ülkenin en tehlikeli adamı kim?” diye sorarsanız listenin başında gazeteci kimliği ile 5. Kol faaliyetlerinin mimarı Şener Levent gelir.

O Levent rum tarafının yazarı olsa ve yazılarını RUM aleyhine yazsaydı inanın bana öldürülürdü.

Bizim tarafta ise, bazı hassas kardeşlerimizin sert tepkileri ile karşılaşmaktan başka bir sonuç yaşamamaktadır.

Bu da Türk Milletinin kendi hainine, gafiline bile nasıl musamakar olduğunun kanıtıdır.

Neyse gelelim asıl konumuza!

Şener Levent geçtiğimiz günlerde Güney Kıbrıs Rum Kesimi'nde ‘Kıbrıs Cumhuriyeti’ etkinliğine konuşmacı olarak katıldı.

Levent, nasıl olduyasa Rumların yaklaşımı karşısında hayretler içerisinde kaldığını açıkladı. 

Şener Levent etkinliğin başında bir film gösterildiğini ve filmin adının “Türklerin isyanı” olduğunu belirterek yazısına şöyle devam etti:

“Salonda birkaç Türk’tük, hepimiz donduk kaldık. Demek hala bizi cumhuriyete isyan eden teröristler olarak görüyorlardı… Olmadı efendiler, hiç olmadı.”

“Birden bire Yunan Marşı çalınmaya başlandı.. Tüm salon ayağa kalktı ve bu marşı yüksek sesle söyledi.. Ne sürpriz değil mi? Hem Kıbrıs Cumhuriyeti’ni konuşmaya gidiyoruz hem de Yunan Milli Marşı çalıyoruz. Senin marşın yok mu ey zavallı cumhuriyet?”

Yazı uzun da Şener Levent en çarpıcı noktayı yazısının sonuna aktardı;

“Geceden sonraki yemekli sohbete EDEK Lideri Sizopulos katılmadı. Ben de orada sorduğum soruyu diğer üç parti liderine sordum.. Dedim ki:

Diyelim Türkiye garantörlükten vazgeçti, Türk askerinin tümü de adadan gidiyor.. Omorfo ve Maraş dahil bazı köyler iade edildi size.. Ve diyelim Türk tarafı dönüşümlü başkanlıktan da vazgeçti.. Bu durumda iki bölgeli, iki toplumlu federal çözümü kabul eder misiniz?

Beni hayrete düşüren bir yanıt verdiler:

Hepsi de “Kabul etmeyiz” dediler…

Kıbrıs Cumhuriyeti’nin devamı olmayan iki bölgeliliği içeren hiçbir çözüme “evet” demezlermiş...

Ben de sanırdım ki, Kıbrıslı Rumlar için en büyük sorun işgal sorunuydu... Türkiye ile Türk askerinin adadaki varlığı… Yanılmışım!”

Bu yanılgıyla yüzleşen bir diğer kişi ise, KKTC’nin 2. Cumhurbaşkanı sayın Mehmet Ali TALAT’dı!

Talat”ın siyasi sürecinde, Denktaş sonrası Cumhurbaşkanı oluşunda ada da idim. 
Onu yakından tanıyordum.

Ve orada TALAT karşıtı olan cephenin her yerinde idim.
Hatta sayın Talat bu durumdan okadar rahatsızdı ki,  hakkımda gazetelerde  yazı kaleme aldı, beni “derin devletin adamı” olmakla itham etti,  yetmedi partisinin haksız ve hukuksuz aldığı bir kararla beni sınır dışı ettirdi.

Sınır dışı oluşumdaki yalnızlığımla yüzleşince acaba “yazık ettik” diye düşünmüşler midir?

Önemli değil, kader bir seçimdir, bizde onu gururla yaşadık, yaşıyoruz.

Ben Talat’a hiç kızmadım biliyor musunuz.
Sebebi şuydu; Talat bizi korkutan siyasi tavırları ile iktidar oldu ama Rum ve Yunan ikilisi ile yüzleşince devletinin kıymetini bildi.

Ve bir süre sonra Rumlar “By Talat Denktaş’tan daha müzakereci, daha zor çıktı “dediler.

Hakikatten de öyle oldu, bazı konularda bizi yanıttlığı için ona bir özür borcum var.

Gelelim AKINCI’ya!

Şener Levent’e kurduğum cümlelerin sakinliğini, Talat’a olan saygımı AKINCI’ya duyamıyorum.

Kurduğu siyasi parti ile oy oranını minimumda taşımış bir liderin 10 yıl kaldğı ABD sonrası ülkenin başına geçmesinden hep şüphe etmişimdir.

Kıbrıs Türk’ünün sosyolojik hareketlerini iyi bilsem de , Akıncı’ya asla güvenmiyorum.

Zira bu güne kadar Akıncı’dan rahatsız olan bir Rum-Yunan gazeteci dahi olsa görmedim.

Uzun lafın kısası!

Türkiye Karabağ da; Akdeniz de savaş ihtimali yaşarken, Libya gibi ülkelerde emperyalizam karşi savaş verirken bu mücadelelin en önemli merkezi olan KKTC’nin kaderi bu süreçte Akıncı’ya asla teslim edilemez.

Hele hele Kıbrıs Türkünün topraklarını babasının malı gibi peşkeş çekebilecek birinin Kıbrıs Türkünün haklarını savuna bileceğine inanmak saflıktan ötedir.

Şener Levent kadar şuuru olmayan biri kesinlikle özel görevli biridir ve seçimde gereken dersi almalıdır.

Bu arada klasik sorudur, bu soruyu bana Mehmet Ali Birad’da sormuştu “yavv sen niye karışıyorsun KIBRIS meselesine?’” diye soranlar olacaktır.

Kısaca cevap vereyim; SİZE NE!

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.