SEN GELDİN
“Ol”dedi, olduk!
Akıl verdi, ‘inan’ dedi.
Ruh verdi, ‘iman’ dedi
Secde verdi, kul olduk.
Ete kemiğe büründük,
Bir damla su ile
‘Âdem’diye göründük!
‘Yalnızlık sana mahsus’ dedik,
Yoldaş istedik
‘Vermek şanımdandır’ dedi
Bir can daha gönderdi.
Birdik, iki olduk
Candık, cananı bulduk.
Soy soyladık, boy boyladık
Canlar olduk Havva ile
Yazılmıştı yazgımız
Kaderimizle yol aldık
Ateşe düştü bağrımız
Köz olduk su`ya yandık
Gök çöktü
Yer yarıldı
Hu`ya yandık
Aç kaldık, susuz kaldık
Can aldık, ruhsuz kaldık
Put olduk, puta taptık.
Yol bulduk, yoldan saptık
Az gittik, uz gittik, çok bittik…
`Su…Su ` diye yalvardık
Bir damla su,
Bir damla merhamet
Diri diri gömülürken kızlar
İnsanlığı satarken insanlar
Kan akarken gözlerden
Kin düşerken sözlerden
Sattıkça, satıldık
Vurdukça vurulduk
Çırpınırken bir damla su
Bir yudum merhamet diye
`AŞK` dilendik
Bir yudum AŞK
`Nar`dan yandıkça
`OL` diyene
`Nur` diye yalvardık
Ve…
`Ol` diyen `Doğ` dedi
Şükür ıslatırken dudaklarımızı
Toprak öperken yeniden anlımızı
`Ol` diyen`Doğ` dedi
Beş yüz yetmiş bir yılı
Mekke`ye bir nur indi
Sen Geldin!
Yıkıldı saraylarda sütunlar
Söndü ateşperestlerin şirki
Kurumuş dereler sularla çağladı
Büyücüler sallandı
Toprağı su ile yeşerten,
İnsanlığa yeni bir hayat sundu.
Ve dedi ki;
" Biz seni ancak âlemlere rahmet olarak gönderdik".
Ve Sen geldin!
Bir ve tek Allah`ın kulu
Ve resulü Sen
Kâinatın sevgilisi sen
Kimsesizlerin sesi sen
Yetimlerin nefesi sen
Dedesinin Muhammet`i
Annesinin Ahmet`i sen
Abdullah`ın yetimi
Ümmetin efendisi sen
Ve dedin ki;
``Allah beni, helâl babaların sulbünden,
Temiz anaların rahmine nakletti
Ve sonunda babamla annemden izhar etti.
Âdem'den, cihana gelinceye kadar
Neslimde nikâhsız birleşen olmamıştır``
Ve dedi ki;
´´Ey örtülere bürünen,
kalk ve insanlari uyar.´´
Kalktın veuyardın!
İlk hakikati buldu, can yoldaşın, Haticen
`Beni yaratan, babama sormadı` dedi bir çocuk
Tarihe ‘ALLAH’ın ASLANI ALİ’ diye yazdırdı adını
Yürüdü Ebubekir, durmadı Hamza`m
Ne putlar kırdı, Ömer`le, Osman
Sen Geldin!
Kurak çöle nur indi.
Sen geldin!
Oklandı nefsimiz sevgin ile
Sen geldin!
Sevdana Nebi,
Aşkına Resul dedik.
Sen Geldin!
Düştü damla damla ayetler,gönüllerimize
Sen geldin
Üşürken Tanrı` dağlarında yalnızlığımız
Hira`da OD bulduk
Sen geldin!
`Ol` diyen sana `Oku` dedi
`Oku` dedi zifiri karanlığa
`Oku dedi hakikati insanlığa
`Ol` diyenin adıyla okudun
Sen geldin!
Kalpler iman ile filizlendi
Cehalet ilimle yer değiştirdi.
Zalimler şefkatinle şereflendi
Mazlumlara sığınak oldun
Sen Geldin!
Ahlak geldi, ahmak gitti
Sen Geldin!
Refah geldi, zillet gitti
Sen Geldin!
Aşk geldi, zulüm bitti
Sen Geldin!
Diri diri gömülmedi kızlar
Ortadan kalktı renkler, deriler
Yıkıldı putlar, çekildi cahiller
Ve Rüzgârlar nefes aldı varlığından
Yandım diyene gitti
Yetiş diyene yetti
Adına kavuşanın güneşi doğdu.
Adınla savaşanın güneşi battı.
Doğana koydular adını
Ölene dilediler şefaatini
İki ezan arası hayat hakkımızda
Yol oldun, yoldaş oldun ümmetine
Sen Geldin!
El aldık Kâbe`den
Dil aldık Kâbe`den
Yol aldık Kâbe`den
Sen Geldin!
Meçhul gölgeler yok oldu
Kaybolan izlerimizi bulduk
Zincirler vurulmadı nefsimize
Zehirler düşmedi dilimize
Ve dedi ki;
`Her canlı ölümü tadacaktır`
Ve Sen Gittin!
Tadarak ölümlerin en güzelini
Güneşimizi görürcesine gittin!
---
`Zalimlere `Elif` olun,
Yaratana `VAV` kalın’ diyerek gittin.
Tutamadık sözümü
Bilemedik özümüzü
Elif`imiz sustu
Secdede VAV olamadık
Sadık kalamadık sana Ya Muhammet!
İhanet ettik mirasına gittiğin günden beri
Oyalandık faydasız ilimlere
Mağfiret ile kandırdık nefsimiz
Uçsuz bucaksız kötülüklere daldık
Unuttuk ahireti, karanlıklarda kaldık.
Şükretmedik
Zikretmedik
Fikretmedik
Acizlerden,
Tembellerden,
Korkaklardan
Cimrilerden
Kısacası; Cahillerden olduk
Pervanen olamadık, Mevlana gibi
Giremedik cennetine Yunusçasına
Sende sığarken on sekiz bin âlem
Biz bu âleme hapsolduk
Affet bizi ey Resul
Affet bizi ey Nebi
---
El açtık
Diz çöktük himmetine
---
Şefaat ya sevgiler sevgilisi
Şefaat ya kimsesizler kimsesi
Şefaat ya Resullallah
Selçuk Düzgün - BAKÜ