Vezir-i Azam Şefkat-lü ye sormak istediğim birkaç soruyu bu günkü yazının konusu yapıp yapmamayı çok düşündüm.
Çünkü Devlet Bey Şefkat-lü baş vezirden vazgeçmek üzere. Acaba biz yazarsak bu fikrinden vazgeçer mi diye de korkmuyor değilim. Ama olsun yine de aklımızda soru işareti kalacağına söz uçar yazı kalır anlayışıyla soralım. Lütfedip de Şefkat-lü baş vezir cevaplarsa biz hain, ak trol, CİA ajanı, MİT tetikçisi zevat ta bilgilenmiş oluruz sayesinde.
Ülkücüler iktidar olmak istedikleri için bir değişim hareketi başlattılar. Ülkücü gençler Devlette iş bulmayı bırakın, devlet kapısından bile geçemezken, birçok ülkücü geçim sıkıntısı altında ezilirken, ülkücü memurlar sürgün soruşturma kıskacında inlerken, hayatlarının en güze yıllarını inaçları uğruna çile çekerek geçirdikten sonra, hastane köşelerinde kimsesiz can verirken, şu sorulara cevap aramak/istemek sanırım hakkımız olsa gerek.
Şefkat-lüm;
* Oturduğunuz makamın gücünü kullanarak, oğlunuzu Gölbaşı Belediyesi MHP de iken Belediyeye yerleştirdiniz mi.? Eğer yerleştirdiyseniz sokaklarda boş gezen ve iş bulamayan, ailesinin maddi durumu da kötü olan ülkücü gençlerden herhangi birisini yerleştirmeyi neden düşünmediniz. Acaba sizin maddi durumunuz da onlar kadar kötü (!) olduğu için önceliği oğlunuza mı verdiniz?
* Yine o muhteşem baş vezir olmaktan kaynaklanan gücünüzü kullanarak, kızınızı halen MHP de olan Etimesgut Belediyesine Avukat olarak yerleştirdiniz mi.? Hani şunun için soruyorum. Eğer yerleştirdiyseniz, Hukuk Fakültesin de ülkücü gençler bölücü öğrenciler tarafından sınavlar sokulmayarak saldırılara uğruyorlar ve her türlü zorlukta mezun olma çabası gösteriyorlar ya. Bu şartlar da mezun olan genç ülkücü Avukatlardan herhangi birisini Etimesgut Belediyesine yerleştirmeyi neden hiç düşünmediniz acaba? Ama tabi içinde bulunduğunuz maddi yetersizlikten dolayı yaptıysanız söylenecek söz yok.(!)
Şimdilik bu iki soruyu soralım ve Şefkat-lü Baş Vezir’den cevaplarını bekleyelim. Cevaplar gelirse yine bu köşeden yayınlamak ta boynumuzun borcu. Yok, cevap gelmezse sorulması elzem olan diğer sorularımızı da sormak için Şefkat-lü Vezir-i Azamı tekrar bu köşeden rahatsız etme cüretini göstereceğiz.
Bir babanın elbette çocuklarının geleceğini düşünmesi tartışılamaz. Bizim merak ettiğimiz şey, makamlarından aldıkları gücü kullanarak, binlerce sıkıntıda olan ülkücüyü es geçip maddi olarak hiçbir sıkıntı çekmeyen kendi çocuklarına öncelik tanımalarını, hangi inanca, hangi ideolojiye, hangi ahlaki değere dayandırarak yaptıklarıdır. Üstelik o makamları onlara ülkücüler hediye etmişken.
İNSANA İNSANCA BİR YER TÜRKÜN BİRLİĞİNDEN GEÇER…