Size “yaşamınız tekrarlardan ibarettir”, dersem...
“Haftanın günleri, Pazartesiler, Salılar... Günler aylara, aylar yıllara dönüşür ama ben gene de her bir gün diğerinin tıpkı kopyasıdır”, dersem...
Şöyle bir günlük hayatımızı gözümüzün önüne getirelim. Her gün aynı saatte kalmıyor muyuz, evden aynı saatte çıkmıyor muyuz, aynı saatte işe başlamıyor muyuz, ya öğle araları, öğle yemeği hep aynı yerde, hatta yediklerimiz bile aynı değil mi, farklı bir lezzeti denemekten bile çekinmiyor muyuz, uyumak için aynı saatte yatmıyor muyuz?
Yaşam, bir tekrarlar döngüsüdür.
Dünya ve evren de bu döngü paralelinde işler durur.
“Tekrarlamak” zihnin mekanizmasının bir özelliğidir.
Zihin, aynı şeyleri yapar, yaptırır ve her şeyi otomatiğe bağlamak ister.
Neden mi?
Çünkü, böylesi işine gelir. Çünkü, biz hep aynı şeyleri tekrarlayıp dururken o başını alıp başka yerlere gitmekten hoşlanır. Monotonluğun ve sıkılmanın sebebi de budur çünkü o her şeyi otomatiğe bağlar.
Şimdi kendi evrenimizden dışarıya çıkıp içinde yaşadığımız dünyaya bir bakalım. Dünya, hiç durmadan dönüyor, hep aynı yönde, kendi ekseni etrafında dönerken bir yandan da güneşin çevresinde dönüyor. Gündüzler gecelere, aylar mevsimlere, mevsimler yıllara, yıllar asırlara dönüşüyor...
Bizler, onun kendi çevresinde her döngüsünü isimlendiriyoruz, Pazar, Pazartesi, Salı diye devam eden. Güneşin etrafındaki turunu tamamladığında bir yıl daha geçti, diyoruz. Mevsimlere, aylara, günlere bölüyoruz, bu zaman dilimlerine isimler, sayılar, tarihler yakıştırıyoruz. Böylelikle sıkıcı tekdüze hayatımıza renk katmaya çalışıyoruz.
Halbuki, her şey hep aynıdır.
Halbuki, her gün hep aynıdır.
Halbuki, her yıl hep aynıdır.
Şimdi hayal edelim:
Bugün günlerden ne?
-Pazartesi.
Yarın?
- Gene Pazartesi.
Bir sonraki gün?
- Gene Pazartesi.
Nasıl yani, her gün Pazartesi mi?
- Evet. Gerçekte böyle değil mi?
Tarihler, sayılar, kelimeler hepsi aslında bir tuzak, içine düşmeyin.
Anlar, böylece birbirini tekrarlayarak akıp gider...
Ya biz, tekrarların neresinde duruyoruz?
Karma ya da kader kuralları bizi doğum-ölüm çarkı içinde tutsak ediyor. Beden alıp bu dünyaya geliyoruz, zaman geçip vakit gelince bedenimizi terk edip gidiyoruz. Geliyoruz... Gidiyoruz... Gittikten sonra tekrar geliyoruz ve gene tekrar gitmek zorundayız. Ezelden beri bu hikaye hep aynı, doğum-ölüm (karma/kader) çarkını kırıp dışarıya çıkamadık, aynı bir tekerleğin içinde koşup duran bir fare gibi yerimizde sayıyoruz. Değişen hiç bir şey yok...
Gerçekte her şey aynıdır ve aynı zamanda boştur, her şey sadece bir tekrardır.
Mademki her şey aynı, boş ve tekrar, o zaman öyle bir şey yapmalıyız ki bizi köreltip aşağılara doğru çekeceğine tam tersi gelişip ilerlememize vesile olmalı.
Yapmamız gereken tekrarlanan eylemlerimizi doğru seçmek olacaktır.
Bu dünyada gerçekleştirilen eylemler ya olumlu, iyi, pozitif ya da olumsuz, kötü, negatif diye isimlendirilerek iki türlü nitelendirilir.
-Ayrıca açıklanması gereken farklı ve çok derin bir konu ama gene de bilgilendirmek isterim ki aslında derin bakarsak ne iyi ne de kötü diye bir şey vardır.
İyi eyleme örnek olarak vücut geliştirmeyi verebiliriz. Düzenli olarak haftanın belirli gün ve saatlerinde doğru bir şekilde spor yaparsanız, forma girersiniz ve kendinizi çok daha iyi hissedersiniz. Yaptığınız beden hareketlerinin hep aynı olmasına karşın bu tekrarlar size pek çok kazanç sağlayacaktır.
Sigara içmek, alkol, uyuşturucu kullanmak kötü eylem örneklerindendir. Her şey bir nefes sigarayla, bir yudum birayla ya da minik renkli bir hapla başlar, gittikçe doz ve seferler artar, içinden çıkılamaz, önünde durulamaz bir hal alır. Beden, zararlı maddelere alıştıkça giderek alınan miktar yeterli olmaz, daha ve daha çok ister.
Tekrar eden iyi eylemler bedenimizi güçlendirip iyileştirirken, kötü olarak nitelendirilenler zarar verip zayıflatır.
Örneğin zihin perspektifine doğru kaydırdığımızda ise yaptığımız tekrarlar zihnimizi güçlendirip arındırabileceği gibi, zayıflatıp kirletebilir de.
Eylemlerimizde seçici davranmalıyız.
Seçimlerimiz her zaman,
Tanrı’ya yakınlaşmak için
zihnimizi arındıran
ibadet, meditasyon, zikir, manevi egzersizler gibi
iyi eylemlerden yana olmalıdır.