B.M. ve Rusya ziyareti gösterdi ki, kendi göbeğimizi kendimiz keseceğiz.
Zira, “küfür tek millettir.” Tek yardımcı ve destekçimiz Rabbımızdır.
Artık biz başta olmak üzere, aynı inanca ve kültüre sahip tüm kardeş devletler, yukardaki stratejik gerçekleri, hepimiz ister istemez kabullenmek ve yeni stratejilerimizi bu gerçekler ışığında yeniden ve ciddi bir biçimde gözden geçirmek durumundayız.
Bizler ve kardeş devletler, içimizde birbirimize karşı müşfik ve merhametli ama, tek millet halinde karşımızda bulunan, ilk fırsatta üzerimize çullanma projesi içinde rol alan, düşman devletlere karşı da, çok dikkatli, donanımlı, destekli ve güç birliği halinde seet ve tavizsiz politikaları uygulamak zorundayız.
Artık adı, sanı ne olursa olsun, dışarda ya da içerde, düşmanla işbirliği halinde bulunan kişi ve kurumları deşifre ederek iyice netleştirmek, gerekli temizlikleri yapmak ve sulh-u salahın gerektirdiği, güçlü organizasyonları gündeme getirmek zorunluluğu ayan-beyan kendisini göstermiştir!..
Bu vetirede, ihanet odaklarıyla muhalefet ilişkilerini ayrıştırmak ve milli menfaatler ile, vatan müdafaası için zaruri milli birlik stratejisini, çok dikkatli örgülerle, devreye koymak zamanı, hiç vakit geçirmeyecek şekilde gelmiş olup, bu konuda en çok görev de Sayın Cumhurbaşkanımız liderliğinde, iktidara düşmektedir.
İktidar, yani ülke yöneticileri, önce kendilerini tashih-i nefs imtihanlarından geçirerek, yönetilen halkımızla, siyaseten muhalefet içinde bulunan kişi ve kurumları, sabırla ve suhuletle, ortak milli menfaatler çizgisinde yönlendirmek ve yönetmek durumundadırlar.
Harici ve birbirleriyle müttefik tüm hasımlarımızın, içimizde neşv-ü nema bulmasına asla fırsat verilmemelidir. Bunun içinde, her türlü çareye, bilinçle ve sabırla başvurulmalıdır.
Siyaset arenasında karşılaşılan, ne idiğü belirsiz kördöğüşüne asla fırsat verilmemeli, iktidar olmanın gerektirdiği bilinç ve sorumluluk anlayışıyla, iktidara ve muhalefete gönül veren tüm halkımız vukufiyetle kucaklanarak, tüm ihanet odaklarına karşı, milli bir duruş oluşturmak için, gereken her türlü fedakarlığa katlanılmalı, her türlü gerekli tashihatlar, hiç vakit geçirmeden yapılmalıdır.
Bu iç stratejik kazanımlardan sonra da, uluslararası arenada, ülkemizle, inançsal ve kültür hinterlandımızda bulunan ve doğal müttefiklik makamında olan kardeş ülkelerle, aynı hassasiyet ilkeleri uygulanarak, çeşitli birliktelikler oluşturulmalıdır.
Bu safhada, şu hadis hiç akıldan çıkarılmamalıdır: “Kendiniz için istediğinizi, kardeşiniz için de istemedikçe, hiç biriniz mü’min olamazsınız!”
Gerek iç siyasette ve gerekse, kardeş ülkeler arası siyasette, bu hadisin önemli bir düstur olduğu, hiç akıldan çıkarılmamalıdır.
Hem bizlerin ve hem de hinterlandımızdaki kardeşlerimizin, arı-duru bir inanç ve kültürle, bunun sonucu olarak ortaya konacak fiili eylem birlikteliklerine, çok ihtiyaç vardır.
Bu panorama, belki bize biraz yorucu ve uzak hedefmiş gibi gelebilir. Ama unutmayalım ki, dünyevi ve uhrevi başarı ve huzur bundadır.
Sabırla bu huzura giden kutlu yolculuğun adımları, hiç vakit kaybetmeden atılmalıdır.
Ömrümüzün kalan kısmında, bu güzel hedeflere ulaşılacak adımların vukufiyyetle atıldığını görmek umuduyla, saygılar, Sayın Cumhurbaşkanımız!...