On tane büyükelçi arkalarına almış oldukları Siyonist ve Emperyalist şer güçlerini, tarihe her dönem damgasını vuran, dünyaya demokrasi dersi veren, dağdaki kurt’un yediği kuzu’dan sorumlu olan bir millete, Türkiye Cumhuriyeti’ne ültimatom gibi bir bildiri kaleme alıyorlar, ülkede siyasi ve ekonomik gerginliğe neden oluyorlar.
Neymiş efendim Osman KAVALA gibi bir teröristi, serbest bırakın çağrısı yapmakmış? Gezi parkı olaylarının baş aktörü ve kullanılan maşası Kavala, masummuş gibi gösterip bu asil Millete gözdağı veriyorlarmış?
Kim bu şer odakları? Amaçları ne? Tanıdık, bildiğimiz dost görünümlü düşmanlar bunlar. ABD, Fransa, Almanya, Hollanda, Norveç, Fillandiya, Danimarka, Kanada ve ne hikmetse Yeni Zellanda.
Bu demokrasi fakiri ülkeler bildiri yayımlayarak, Kavala’nın “Avrupa İnsan hakları Mahkemesi’nin” verdiği karara Türkiye’nin uymasını ve bu karar neticesinde serbest bırakılmasını istiyorlar mış?
Siz kimsiniz? Kim oluyorsunuz? Bizim gibi demokrasi beşiği ülkeme; demokrasi vurgusu yapıyorsunuz? Siz bir dönünde kendi pisliklerinizi temizleyin. Ey ABD; demokrasi senin neyine? Şuan yaşadığın ülkenin asil sahibi “KIZILDERELİLER” nerde? Nerede daha düne kadar Zenci dediğiniz vatandaşlara yaptığınız zulümler? Tüm planını siyasi ve ekonomik sömürge imparatorluğu kurmak olan bu demokrasi fakiri ülke benim ülkeme demokrasi dersi veremez.
Vermeye kalkarsa da Reis’in Osmanlı tokatını yer ve oturur yerine.Ey Fransa; demokrasiden bahsedecek en son ülke sen olmalısın. 1789 Fransa İhtilali neden ülkende oldu. Halkına yaptığın zulmün karşılığı değil miydi? Şuan bile sokaklarında devam eden bu “Sarı yelekliler” zulmü neyin nesi? Ey Almanya, tarihine bir baksan ne görecen biliyor musun? Nazi Almanya’sının binlerce Yahudiyi diri diri yaktığını göreceksiniz?
Ey Hollanda siz demokrasi adı atında aile bütünlüğünü yok etmeye çalışan eşcinselliği ve evlenmeyi serbest bırakan bir çok Avrupa ülkesinden birisi değil misiniz? Eyler çoğalır ama bunlar düzelmez. Bu ülkeler ve arkasında ki Siyonistler geri adım atmazlar. Onlarının sorunu KAVALA değildir ve olamazda. Onların sorunu Reis ve Türkiye Cumhuriyeti’dir. Böl parçala ve yok et. Sömürü haline getir ve rahat et. Artık yemezler sayın Siyonistler YEMEZLER…
Dünyada zulümleri bitmeyen bu Siyonistlerin demokrasi anlayışı kendilerine fayda sağlayan sistem üzerine kuruludur. Biz millet olarak hiçbir dönem hiçbir millete zulüm etmedik. İşkence etmedik, savaşla kazandığımız topraklarda bile demokrasi dersi verdik. Bugün Balkanlarda, Afrika’da, Orta Doğu’da bizim demokrasimiz özleniyor ve bekleniyor. Ne bir milletti asimile ettik ne de tarihten yok ettik. Biz millet olarak asil bir milletiz ve sonuna kadar da asilliğimizi korumaya devam edeceğiz.
Bize demokrasi dersi vermeye çalışan ve içişlerimize müdahale hakkı gören bu çaresiz ülkeler ne yapacağını şaşırmış çaresiz ülkelerdir. Demokrasinin veya insana saygının ne demek olduğunu bile yorumlayamazlar. Tabi ki hedefte Türkiye Cumhuriyeti vardır ve bu da normal bir hedef olarak görülmelidir. Bu tarih boyunca böyle olmuştur ve olmaya da devam edecektir. Evet bunların suni gündemleri bizim ekonomimize yansıyacaktır. Bu daha önce Rahip krizinden de alışıla gelmiş bir durumdur. Bu Siyonist ülkelerin ne zaman ne edeceğini kestirmek zordur.
Ekonomik gücümüzü elde etmeden bunlarla uğraşmamız ekonomi anamın da zor görünüyor. Hedefleri sadece ekonomimiz ve halkımızı panikletip, içerdeki yandaşlarına güç vermektir. Kılıçladaroğlu, Akşener ve şer gruplarını harekete geçirmektir. Bunu da kısmen başarıyorlar. Ama nereye kadar…
Tarih boyunca bu Siyonistler bizden yedikleri OSMANLI TOKATI’nın tadını hiç unutmamışlar ki dönem dönem istiyorlar. Kanuni döneminde Fransa’nın güzellik yarışmasında ki yediği Osmanlı tokadı gibi. Siz bildirilerinizle uğraşın REİS’de sizin bildirilerinizi size ziyadesiyle iade edecektir. Tarih boyunca Türk milletinden yediğiniz tokatların sayısını bile bilemezsiniz? Ama alışmış çocuklar gibi yine yeniden istiyorsunuz. Reis’de bu isteğinizi geri çevirmedi. Kulağınızı da çekti, tokatınızı da attı. Yaramazlık yapmaya devam ederseniz de atmaya devam edecektir.
Kim bu “Osman KAVALA?” neden bu ülkeler arkasında duruyorlar? Bunu biraz irdeledik mi? her şey gün yüzüne çıkıyor. 1957’de Paris’de doğdu. Öğrenimini Robert kolejin de, Manchester Üniversitesinde tamamladı. Tabi ki eğitim aldığı ülkelerin talimatlarıyla ülkemde STK’lar ve diğer kuruluşların müdürlüklerine atandı. Özellikle, FETO, 17-25 Aralık Kumpası, 15 temmuz hain darbe girişimi ve Gezi olaylarının başaktörü olarak görevlendirildi ve görevini en güzel şekilde ifa etti. Bu Siyonist ülkeler eşliğinde bir süre ülkeme sıkıntılı günler yaşattı. Tabi ki donanımlı ve güçlü bir kararlılıkla görevlerini yaptı.
Bu ülkem için tabi ki ekonomik bir sorun oluşturdu. Hedefledikleri sona ulaştılar. Dolar yine yükseldi, zamlar yine yapılmak zorunda kaldı, ekonomik anlamda hedeflerine ulaşmış oldular. Ama siyasal anlamda bunu ulaşamadılar. Reis’in kararlı ve dik duruşu oyunlarını bozdu. Herkes bu büyükelçilerin sonu ne olacak diye düşünürken ABD sosyal medya üzerinden özür mesajı yayımladı ve diğerleri de bu sosyal metni onaylayarak teyit etti. Tabi ki memnun olduk. Bu krizin bir takım sonuçları oldu. Bu sonuçların en önemlisi REİS’in dik duruşu, güçlü ve kararlılıkla hareket etmesi sonucunda ülkemin menfaatleri doğrultusunda kazanılmış bir zaferdir. Bu zaferin siyasi kazanımları olacaktır. Tam bağımsız Türkiye için yerinde ve kararlı bir durum oldu. Ancak ekonomik anlamda bu büyükelçilerin aracılığıyla ekonomimize rahip olayı gibi bir darbe daha vurdular.
Reis bu ülke için gecesini gündüzüne katıp çalışan bir lider. Eğilmeden dik duruşuyla tüm dünyaya bunu ispat etti. Bunun sonucunda ise ülke kazanımları giderek arttı. Artık bizimde söz sahibi olduğumuz ve kendi ayaklarımızın üstünde durabileceğimiz bir siyasi oluşumumuz var. Bu sadece siyasal bir sonuç doğurmuyor. Ekonomik olarak da ülkemin ayakta durabilecek hasıla gücü olduğunun bir göstergesidir. İMF’lerin ülkemi Sayın Erdoğan ile terk edişinden sonra sürekli yukarıya doğru bir arz tablosu görünmektedir. Hiçbir ülke artık bağımsızlığımıza 1938-2001 yılları gibi müdahale edecek gücü bulamıyor. Buda önce ülkeme sonrada diğer bizim konumumuzda ki ülkelere örnek teşkil etmektedir. Sadece ülke de bu mesele ERDOĞAN meselesi olarak algılanmasın. Eğer tam bağımsız birülke istiyorsak ve ayaklarımız üstünde durmak istiyorsak bu ayak oyunlarına pabuç bırakmamalıyız.
Sadece dik duruşu ve kararlı tutumuyla sayın ERDOĞAN bu zaferi kazanmıştır. Ama bu zafer diğer saldırıların şeklini değiştirecektir. Bu amaçla her zaman nöbetimizin pür dikkat tutmamız gerekecektir. Kaybeden ülke ekonomisi oldu kazanana siyasi gücümüz oldu. Değer mi? evet değerdi çünkü kabul edip uygulasaydık yarınlarda bu APO’ya ve diğer siyasi tutuklulara kadar giderdi. Hiçbir ülke bağımsız bir ülkenin içişlerine karışma gücünü kendinde göremez.
ABD sosyal medya üzerinden alelacele özür mesajının arkasından Sayın ERDOĞAN’ın bu büyükelçiler için vereceği kararın ne olduğunu kestirememesinden kaynaklandı. Türk siyasi tarihine kim ne derse desin altın harflerle geçecek bu özür ABD’nin ülkemizin istikrarlı tutumundan kaynaklanan güzel bir ders niteliğidir. Daha düne kadar ABD’den randevu bile alamayan hükümetler veya karşısında el pençe duran siyasiler artık tarihe gömüldü. Bir bu krizden siyasi olarak güçlü çıktık ama ekonomik olarak yine zarar gördük.
KAVALA sadece Türk siyasetinin içerisinde takip edilen bir kişi değildir. Dış güçler tarafından organize edilen ve ülkemize servis edilen bir ajandır. Onların uzantısı Türkiye’de CHP, İYİ parti, HDP, PKK ve şer odaklı kuruluşlardır. Bu kuruluşlar ve kişiler dış güçler tarafından organize edilip ülkemiz topraklarına her daim sızacaklar ve her türlü olayı da yapmaya devam edeceklerdir. Reis’inde bu şer odaklarına “OSMANLI TOKATI’nı” vurmaya devam edeceğini düşünürsek ne biz dövmekten nede bu şer odakları yaramazlık yapmaktan vazgeçmeyecektir. Eline koluna sağlık REİS.
Allah yar ve yardımcın olsun…