Dün Başkanlık Sistemine karşı “ölümüne” kavga verenler bugün tamamen farklı bir duruş sergiliyor.
15 Temmuz kanlı darbe girişimin ardından Türkiye’nin içte ve dışta yaşadığı meseleler, Başkanlık Sistemine yönelik yoğun tepki ve muhalefeti iyice kırmış durumda.
Güçlü bir “liderlik” ile ülkenin yönetilmesine yönelik “derin” bir konsensüs var.
*
MHP Lideri Devlet Bahçeli, uzun bir süredir devam ettirdiği “Hayırda hayır vardır” siyasetini “nihayet” bıraktı.
Başkanlık Sistemi için “Güzel işleri sabote etmemek lazım” diyor.
Bahçeli’nin “teklif Meclis’e gelsin, bakalım” demesinin nedeni ise “üniter yapının” muhafazası.
Anayasa Komisyonu Başkanı AKP Milletvekili Mustafa Şentop, MHP Liderinin “kaygısını” gidermek için yaptığı açıklamada, “Üniter yapıyı koruyacağız” dedi ama Bahçeli “temkinli” davranıyor.
MHP Lideri Bahçeli açısından bu “hayırlı” gelişme konusunda bir “sürpriz” ile karşılaşmayacağı ve 40 MHP’li vekilden 30’unun oyunun “cebinde” olduğu fikrindeyim.
*
CHP ise Başkanlık Sistemini sanki gizliden gizle destekliyor gibi. “Yenikapı Ruhu”nun kendileri için “tuz ruhu” olduğunu beyan eden açıklamalarla şimdiden yeni “siyasi pozisyonlarını” hazırlıyorlar.Selin Sayek Böke vb. CHP’li siyasetçileriyle “Atatürk’ün partisi” söyleminden “Liberal sol” çizgiye hızlı bir akış var. Üstelik bunu, partiden Atatürkçü ve Ulusalcı kimliğiyle bilenenleri uzaklaştırarak, epeydir yapıyorlar!
*
CHP en azından gelecek için bir nebze de olsa “iktidar” umudunu hep koruyacak.
*
Sonuçta ortada iki parti kalacak: AKP ve CHP.
Başkanlık Sisteminde diğer partiler ise siyasi hayatlarını devam ettirseler bile bir tat, bir doku kıvamında “konu mankeni” olacak.
*
Kıymetli bir dostum Başkanlık Sistemi’nin son yerel seçimlerde Ankara’da test edildiğini söylemişti.
Gelişmelere bakınca söyledikleri bana oldukça gerçekçi geldi.
Ülkücü kimliği olan Mansur Yavaş CHP’den, AKP’li Melih Gökçek’e rakip oldu ve kıl payı kaybetti.
Ankara’da CHP de AKP de kendince karlı çıktı bu işten.
*
Başkanlık Sisteminden zarara uğrayacak olan iki parti var: MHP ve HDP.
HDP’nin “liberal sol” formatlı yeni CHP ile bir şekilde uyumlu bir birliktelik oluşturacağını düşünüyorum. Çünkü, 7 Haziran 2015 Genel seçimlerinde CHP’li Şafak Pavey’in Selahattin Demirtaş’a dediği gibi; “Beraber iyi sallamışlardı.”
*
MHP de ise durum biraz daha farklı.
Milliyetçi Muhafazakar MHP’liler AKP’ye ve Erdoğan’a daha yakın duruyorlar. Zaten tabanda bu anlamda büyük bir geçişgenlik söz konusu.
Cumhuriyetçi, Milliyetçi MHP’liler ise Mansur Yavaş pratiğinde olduğu gibi CHP’den yana şimdiden mevzilerini almaya başladılar. Ancak, “liberal sol” formatlı yeni CHP’ye uyum sağlayabilecekler mi? Göreceğiz.
Devlet Bahçeli’nin Türk Milliyetçiliği hareketinin misyonunu MHP ile sürdürüp sürdüremeyeceğini de göreceğiz.
Türk Milliyetçileri ve ülkücülerin yakın bir gelecekte, “Milliyetçi Hareket Vakfı”, “Milliyetçi Hareket Derneği” veya “Ülkücü Hareket Vakfı”, “Ülkücü Hareket Derneği” gibi pek çok yeni STK’ları oluşturması oldukça muhtemel.
*
Başkanlık Sistemi’nin halkın nazarında tam anlamıyla kabul gördüğünü zannetmiyorum.
İşte bu yüzden bu işin kazaya uğramaması için bir takım önlemler de alınacaktır.
Büyük ihtimalle ülkenin tepe yönetiminde kararlaştırılmış olan “Türk Tipi Başkanlık Sistemi”, “Cumhurbaşkanlığını Halk Seçsin Referandumunda” olduğu gibi birkaç unsur ile birlikte oylanacak.
2017 Nisan ayında olacağı dillendirilen bu Referandumda Başkanlık Sistemi’nin yanında zannımca “İdamın Geri Getirilmesi” de halkın onayına sunulacak.
Öcalan’ın ve Darbecilerin de idamını kapsayan bu Başkanlık Referandumunun yüzde 60’ın çok üstünde bir kabul göreceğinden pek bir şüphem yok.
Sonrası mı?
Hele bir Başkan olsun gerisi kolay!
Hakan Sönmez siyasetcafe.com