Kanser. Evet, ismi bile ürkütücü değil mi? Son zamanlarda ülkemizde git gide artar bu hastalığın psikolojik kısmını biliyor muydunuz? Çağımızın bu hastalığını ciddiye almak, anlamak ve paylaşmak için hep birlikte okuyalım, farkındalığı hep beraber arttıralım. Sevgili okurlarım, kanserle savaş veren binlerce insan beden olarak verdiği bu savaşı ruhen de veriyor. Beden kadar ruhun da tedavi edilmesi ve desteklenmesi gerekir. Psikolojik tedavinin bireye hitap etmesi, ruhunu doyurması demek daha güçlü bir duruşa ve daha güçlü bir bedene ulaşmasını sağlar. Bedenimize bakarken aynı zamanda kendimize, iç dünyamıza gerekli ilgiyi gösterirsek kanser riskini azaltmış oluruz. Kanser tanısı konulmuş kişi için zorlu bir süreç başlar. Bedenin de yaşadığı değişim, ilaç tedavisi ve ya kemoterapi uzun ve oldukça sabır isteyen tedavi süreçleri ile kanser atlatılmaya çalışılır. Fakat bu sırada tüm uzmanlar bedenin iyiliği tedavisi için çalışırken duyguların vermiş olduğu savaş, ruhsal bozukluk göz ardı edilebilir… Hasta için gelecek kaygısı, sosyal çevresi, yaşam için idealleri, sosyal rollerin değişimi, başkalarına muhtaç olma düşüncesi, yetersizlik hissi bunun gibi olumsuz düşünceler kişide endişeye neden olur. Mutsuzluk, isteksizlik, ölüm korkusu bu süreç boyunca kişiye eşlik eder ve bu süreçte hasta psikolojik destek almazsa hastalığının bedeni üzerinde yaratmış olduğunu etkiler iyice güçleşir ve kontrol tamamen beden üzerinden olur. Bunun sonucunda depresyona girme olasılığı artar ve iki tarafı onarmak için harcadığı çaba sonucu fiziksel ve ruhsal olarak daha çok güç sarf eder. Beden, beyin ve ruhun bir bütün olduğunu unutmamak lazım… Beyin bedeni ve ruhu yönetiyor. Sizler beyninize olumlu mesajlar iletirseniz bu ruhunuza, ruhunuzda bedeninize yansıtır.
Bu süreçte hasta psikolojisini güçlü tutmak ve hastayı iyi hissettirmek gerekir. Böylece tedavinin gidişatını kolaylaştırdığını göreceksiniz. Eğer bir kanser hastasında ruhsal çökkünlük durumu söz konusuysa o hastanın depresyon riski fazladır. Eğer depresyon tedavi edilmezse kişinin bağışıklık sisteminin çökmesini hızlandırır, beyinde ki hücrelere zarar verir dolasıyla kişinin tedavi sürecine olan katılımı bozulur. Hasta psikolojisini dikkate alınmazsa, doktor hastayı beden olarak tedavi edebilir fakat kalıcı olarak ruhsal çökkünlük daima kalır… Yapılan araştırmalar sonucu ‘Türkiye’de yılda 300 bin kişi kanser tanısı konuluyor.’ Bu hastaların çoğunluğu psikolojik sıkıntılar yaşıyorlar. Kemoterapi süreci, radyoterapi kişinin psikolojisini bozabilir bırakın bunları kanser tanısı dahi kişide bir endişe yaratıyor. Ülkede birçok merkez ve kanser hastalarına hizmet veren yerler var. Bu sağlık kurumlarında hastaya ve hasta yakınlarına psikolojik desteğe yönelik bir takım çalışmalar yapılması gerekir. Maalesef ki Türkiye’de kanser hastalarına çok fazla psikolojik destek verilmiyor. Bu demek değil ki o zaman elimizden bir şey gelmez. Hayır! Kişi kendi kendine destek verebilir. Doğal olun bu süreç sadece sizi değil herkesin başına gelebilir. Duygularınızı yansıtmaktan çekinmeyin! Fiziki görüntünüz sizi üzmesin emin olun en güzel sizsiniz! İnançlarınızı yitirmeyin daima iyi hissetmeye odaklanın. Kendi kendinizi tedavi edebilirsiniz… İçinizde ki bu gücü çıkarmak için beklemeyin! Kendinize Hobiler edinin, bu zamana kadar fırsat bulamadığınız şeyleri yapmakla başlayabilirsiniz… Her şeyi kontrol etmek için uğraşmayın hayat bir şekilde devam ediyor siz uğraşsanız da uğraşmasanız da bırakın akışına gitsin… Bu hayatın çok fazla zorluğu var. Kanser hastaları bu süreci atlatırken fark etmeden daha da güçlü bir kimlik içerisine giriyor ve daha da güçlü bir insan olmayı öğreniyorlar. Son olarak çevresinde ki kişilere önerim; Hastayı tek bir role sokmayın. Yormamak adına yapmış olduğunuz bu iyilik görünümü hasta için zaten yetersizim düşüncesini akla getirebilir. İşbirliği içinde bu psikolojinin üstesinden geleceğiniz sağlıklı günler diliyorum…
Psikolog
Merve Alkan