Prof. Dr. Kürşat Zorlu'nun konuyla ilgili bugün Habertürk'teki köşesinde yazdığı yazının bazı bölümleri şöyle:
Öncelikle şu tabloya dikkat çekmek lazım. Taliban şu an ülkenin yarısını (en az) ele geçirmiş durumda. ABD askerlerinin çekilmesi sürüyor. Dün de Kabil’in hemen üzerindeki en büyük ABD asker üssü boşaltıldı ve Afgan güçlerine teslim edildi. Bu yazıyı kaleme aldığımda muhtemelen Belh ve Cevizcan civarındaki birkaç ilçe daha kuşatılmış olabilir.
İşin en kritik yanı da psikolojik üstünlüğü eline geçiriyor olması. Burada 3 sebep sıralanabilir. Birincisi ABD’nin çekilmesiyle birlikte artık ülkenin Taliban’a terk edildiği algısının karşı koyma gücü yetersiz olan geniş kesimlerde yayılıyor olması. İkincisi Haziran başından bu tarafa 6 kez Afgan güvenlik güçlerinin Taliban saldırılarından kaçarak komşu ülkeler sığınması. Üçüncüsü de başta NATO olmak üzere komşu ülkelerin bu ilerleyişi durdurabilecek ciddi bir adım atmaması ya da kaos ve çatışmanın içerisine girmek istememeleri.
Türkiye’nin Mezar-ı Şerif başkonsolosluğu ülkenin kuzeyi için seyahat uyarısında bulundu. Faryab, Cevizcan, Kunduz hattında kontrol büyük ölçüde Taliban’da.
ABD’nin yol haritasına gelince…
Biden, ikili görüşmede Afganistan Devlet Başkanı Gani’ye 266 milyon dolarlık insani yardım ve 3.3 milyar dolarlık silah yardımı ile destekleme sözü verdi. Ancak bu bütçenin yeterli olup olmayacağı ve özellikle etkin kullanılıp kullanılmayacağı tartışmalı…
En kritik olanı ise ABD Dışişleri Bakanı Blinken, Özbekistan Dışişleri Bakanı Kamilov ve Tacikistan Dışişleri Bakanı Muhriddin ile görüşmesiydi. Her iki görüşmenin de öncesi ve sonrasında kısa birer açıklama yapıldı. Ancak ismini vermek istemeyen bir yetkiliye göre ABD her iki ülkede de askeri, istihbari ve lojistik bir üs kurmak istiyor (Bloomberg’in dayandırdığı kaynaklar). Daha önce The New York Times ve The Wall Street Journal’da da benzer iddialar yer almıştı. Eğer gerçekleşirse ilgili ülkelere büyük miktarda ekipman desteği sağlanacak. Rusya ve Çin dengesi dikkate alındığında uzak bir ihtimal...
Bununla sınırlı değil elbette... Tüm Orta Asya ülkelerinden ülkelerine sığınmak isteyen Afganlar için kapılarını açmaları da bekleniyor. Bu sayının şu an yaklaşık 10 bin olduğu belirtiliyor.
Ayrıca ABD, Afganistan’da kaldığı 20 yıllık dönemde kendisine yardım eden, hizmet veren güvenlik, tercüman, şoför, inşaatçı vb insanlar için bir mülteci statüsü verilmesi gündemde. Hatta vize sürecinin sağlıklı tamamlanması için öncelikle Guam adasına alınmaları önerildi. Bu sayının da ilk aşamada 18 bine kadar çıkabilmesi mümkün.
Bu durum acil çözüm bekleyen halk için açık bir umutsuzluğun ve daha büyük bir iş çatışmanın işaretidir. Korkarım bu anlayışla ilerlenirse komşu ülkeler ve Orta Asya hızla bir göç tehlikesiyle karşı karşıyadır. Tabii Türkiye de…
Ne dersiniz belki de bu isteniyor olamaz mı?
Siyasetcafe.com