1991'li yıllarda Sovyet Sosyalist Cumhuriyetler Birliği (SSCB) dağılmış, Orta Asya ve Kafkasya’da birçok devlet bağımsızlığını kazanmıştı…
Bu devletlerin ekseriyeti Türk Milletine ait devletlerdi.
Türk Dünyasının merkezi olan Türkiye maalesef bu duruma çok hazırlıksız yakalandı!
Bunun sebeplerinin başında; Mustafa Kemal`in rahmetli olmasının hemen akabinde başlayan gayri millileşme ve basiretsiz Türk Dünyası politikaları gelmektedir.
Bu politikaların ezemediği, ideallerini öldüremediği bir gurup vardı.
`Esir Türkler Hürriyet ` diyen bir gurup.
İşte o Türkiye`de bir zamanlar `TÜRK DÜNYASI` diyenlerin `FAŞİST` ilan ediliyor, hapishanelere atılıyor, işkencelere tabii tutuluyorlardı.
Ve işin garip yanı sadece devleti yönetenler değil, milletimizin büyük bir bölümü de Türk Devleti denince de Edirne`den Kars`a kadar olan bir coğrafya zannediyorlardı…
İşte Türkiye böyle bir millet yığını ve basiretsiz devlet adamları sayesinde muazzam bir güç olan Türk Dünyasının yeniden doğuşuna hazırlıksız yakalandı.
Ama bu duruma hazırlıklı yakalanmayan bir devlet vardı; ABD.
ABD biliyordu ki, Türkiye ne kadar Türk Dünyasına hazırlıksız yakalanırsa yakalansın nihayetinde bu bölgeye en hakim, oralara en çabuk gidecek ve yapılanacak ülke yine de Türkiye`dir.
ABD SSCB`nin parçalanmasından pastadan payını almak istiyordu.
Ama bunun için direk coğrafyada olmak yerine bir takım taşeronlara ihtiyacı vardı ve bu taşeronu dışı Müslüman, sloganı Türkçe olan Nur cemaatinin Fetullah Gülen kolunda buldu.
Zira ABD`nin çıkarların hizmet edecek ve bölgeye açılacak başka bir yapı Türkiye`de yoktu.
Yani Türkiye Türk Dünyasına okadar hazırlıksız yakalandı ki, o dönemler `Esir Türklere Hürriyet` diyen Türk Milliyetçileri yerine, hürriyetini ABD`ye teslim etmiş bir yapıya yetki verildi.
Zaten bugün ne olduysa ogünden oldu.
Nitekim bu yapının ilk hedefi ozamanlar kurulan TİKA oldu.
Belki de TİKA sırf onlar için kurulmuştu.
O TİKA`nın sitesine girerseniz göreceksiniz ki, o dönem faaliyetleri 2012`li yıllara kadar ortada yok.
Yani şimdi ki TİKA başkanı Serdar Çam öncesi.
Serdar Çam`dan öncesi ve hatta onun görev yaptığı dönemlerden bazı faaliyetler sır gibi kaybolmuş durumda.
TİKA`nın sitesine girince o dönemlere ait bilgiye ulaşmak, o dönemin başkanlarını bulmak zor.
Ama yurt dışında yaşayanlar bir hakikati çok iyi bilir ki; TİKA FETÖ örgütünün önemli adreslerinden biriydi…
Abiler-ablaların en önemli adreslerinden biriydi TİKA.
Taa ki 17-25 Aralığa kadar!
Bir diplomat çocuğu olan ve özelikle Kıbrıs tecrübesi olan Serdar Çam başkanlığındaki TİKA`da temizliği ilk yapan ve bunu sessiz sedasız yapan bir başkandır.
Soner Yalçın bir makalesinde `Hiç TİKA`dan ihraç edilen FETÖcü duydunuz mu?` diye soruyor…
Oysa biraz araştırsaydı bizzat Serdar Çam tarafında 17-25 Aralık sonrası yapılan iç operasyonlar anlatılmaktadır.
Çam, kurumunda attığı FETÖ mensuplarını bizzat anlatmaktadır.
Evet, Türkiye`nin SSCB sonrası kurduğu ve ABD ile ayakçısı FETÖ elinde oyuncak olan TİKA 17-25 Aralık sonrası büyük bir hamle ile içini en iyi temizleten kurum olmuş ve FETÖ ile mücadelede özelikle yurt dışında en önemli merkez haline gelmiştir.
Yani TİKA ABD ve FETÖ`ye ters patlamıştır.
Özelikle 15 Temmuz hain darbe girişimi sonrası dış ülkelerde yürüttükleri diaspora faaliyetleri ile TİKA bugünkü başkanı ve kadrosu ile FETÖ`nün en önemli hedeflerinden biridir.
Zira zemin elinden kaymış, en güçlü olduğu kurum kendisine silah olarak geri dönmüştür.
Tüm bunları niye anlattım?
Bu konu hakkında yazmayacaktım ama zamanı geldi diye yazdım.
TİKA`nın ilk kuruluşudaki yaptıkları gayrı milli unsurların elinde olduğu için bir sır gibi saklanıyor olabilir ama bugün geldiği çizgi bir ışık gibi millidir.
Bu yüzden;
TİKA`da tasvip etmediğimiz tipler olabilir, TİKA`yı şahsi menfafatine kullanan görevlileri olabilir ve hatta benim en çok rahatsız olduğum TİKA`da başka bir cemaatin görevlileri de olabilir...
Bize döşen görev TİKA`yı kamu oyunda tartışmak değil, devlet adabında ona sahip çıkmaktır.
TİKA şuan siyasi rekabete alet edimeyecek kadar önemli bir mahrem kuruluşumuzdur.
İktidarından muhalefetine poli-TİKA yaparken bu cümleden TİKA`yı itinayla ayırmalı ve korunmalıdır.
Yoksa 150`den fazla ülke de yapılan binlerce projeye ve Türkiye`nin ecdat topraklarına gitme hayellerine, medeniyetinin köklerini yeniden inşa etmesine kısacası; KIZIL ELMA`sına ihanet etmiş olacağız.
Buna da kimsenin hakkı yoktur.
Zira bu bir VATAN görevidir...
Vesselam.