O Akşam eve girdiğimizde eşim: “kadın masayı dağıttı” diye söyleniyordu.
Sekiz yaşındaki Kızım Asya kulak misafiri olmuş ama çok fazla anlayamamışki eve gelen ablamızın temizlik yaparken kendi çalışma masasını kırdığından endişelenerek odasına geçti.
Yanımıza döndüğünde, “yok masam yerinde duruyor kırılmamış” diyordu mutluluk içinde.
Aynı akşam Strateji ortağı olan diğer partinin belediye başkanlık kazandığı il ve ilçelerdeki parti teşkilatları, kontenjandan belediye kadrolarında görev alanlar ve aday adaylığı beklentisi içinde olan, sempati duyan birçok yurttaşımız olayın şokunu atlatamıyor hala.
TV’lerdeki analistler, gazeteciler, yorumcular muhteşem diksiyonlarıyla süslü cümleler kurarak olayı masaya yatırıp dağılan masanın kritiğini yapıyorlardı.
Bunlara ek olarak birde sosyal medya politikacıları var tabi.
Hemen hemen her konuda fikir belirten partiden geçmiş yıllarda çeşitli adaylıkları olan bir tanıdığım olaya anlam veremediğini yazıyordu. Bir diğeri, e-devlet portalı üzerinden istifasını vermişti bile. Toplumun her kesiminin sergilemiş olduğu reaksiyonu takip etme fırsatı bulmak keyif vericiydi.
Solcular, “sağcılara güvenilmeyeceğini”. Sağcılar, “solcuların bölücülerle iş tuttuğundan” dem vuruyorlardı.
Bölücü sevici malûm parti sempatizanları “faşizmin ahlaksızlığından”.
Bunlar zaten bir acayip; işlerine gelmeyen herşeye ve herkese Faşizm-Faşist damgası vurmak suretiyle uygar politik etkinlik yaptıklarını sanıyorlar.
Eskinin cemaatçisi günümüz ülkücüsü bir sosyal medya fenomeni “basının solcuların elinde olduğundan” söz ediyordu.
Yapılan ve yazılan yorumlarda insanımızın gelişmişlik ve bilinç düzeyini grafiksel olarak hayal etmek mümkün olmuştu.
Şimdi gelelim asıl meseleye:
Her zaman yazdığım gibi, bilim dışındaki siyaset Game İn Game mantığıyla işler. Çok fazla ahlakı yoktur. Prensib ve etik kurallarına bağlılığı asla beklenmez.
Özellikle konjönktür partilerden süregelen bir politika izlemesi beklenemez.
Türkiye’de günümüzde ideolojik olan üç partiyi bunların dışında bırakıyorum.
Diğer bir ulusalcılık karşıtı bölücü ve yıkıcı terör eylemlerini kınamaktan aciz olan partiyi bu üç ideoloji partinin ve konjöktür partilerin dışında bırakıyorum.
Game in game yani oyun içinde oyun! Kişisel hırslar ve gelecekteki hayallerle günümüz politik manevraların açılımı bu aslında. 03.03.2023 tarihinde yaşanan olayın bu yazdıklarının dışında bir açıklaması yok zahir.
Her ne kadar spontan gelişmeler yaşansada, Türkiye politika sahnesinde anlık tepkilerle alınan kararlar aslında gelecekte gerçekleşmesi düşünülen bir planın karşısında tamamen kişisel istek ve istikbal isteği ile gösterilen bir reaksiyondu. şu anda bütün planlar parlementer sistem sonrası oturulacak koltuklar üzerine yapılıyor.
Muhalif birkaç liderin bir kişinin tabanda karşılığı olduğunu söyleyip önümüzdeki seçimlere göstermek istedikleri adayın, parlamenter sistemde önlerinde bir engel bırakmak istemediklerinden kaynaklanıyor.
Sosyal medya politikacılarının ve fenomenlerinin üzüleceği bir başka konu ise; onları yazdıkları talepler, dilekler, olasılıkların hemen hemen hepsi hayal dünyalarına sıkıştırdıkları rüyadan başka bir şey değil maalesef.
Konuyu biraz daha deşecek olursam: olayın altında, politika yapımcısı ile oyun içinde yer alan bir aktrisin, zaman içinde rolünü değiştirip gelecekte o politika yapıcısının yerine geçme isteği ve her şeye hakim olma dürtüsü yatmaktadır. Ben bukadar yazıyorum siz karakterleri yerlerine oturtuverin artık.
Bu hanımefendiden hala bir şeyler bekleyenler için Azerbaycan'da kullanılan güzel bir özdeyiş var: “Ne umursan bacından, bacın ölüyor acından.”
KALIN SAĞLICAKLA!