Başrolünde Hazal Kaya’nın oynadığı “Pera Palas’ta Gece Yarısı” adlı dizi birkaç gündür tartışılıyor. Özellikle Ahmet Hakan’ın Hazal Kaya’ya yönelik nefret dolu söylemleri ile dizi daha da gündeme oturdu. Hakan’ın bu nefretinin altında yatan Hazal Kaya’nın oyunculuğu mu, yoksa Atatürk ve Türklük vurgusu mu?
Hazal Kaya daha önce oynadığı dizilerde gösterdiği oyunculuk performansıyla kendini kanıtlamış bir sanatçı. Peki Hazal Kaya’yı yerden yere vuran ve nefret kusan ifadelerin sebebi ne?
Evet belli çevrelerdeki, Hazal Kaya’ya ve diziye yönelik nefretin en önemli nedenlerinden biri dizide işlenen bu yoğun Atatürk sevgisi ve Türklük vurgusu.
Ancak neden sadece bu olsaydı bu kadar nefret saçılmazdı. “Beğenmedik” der geçerlerdi. Ya da hakkında konuşmazlardı, gündeme getirmezlerdi. Ama asıl sebep ne Kaya’nın oyunculuğu ne de dizinin kurgusu...
MESELE ATATÜRK SEVGİSİ VE TÜRKLÜK VURGUSU
Dizinin en çarpıcı sahneleri, işlenen Atatürk sevgisi ve Türklük vurgusu olunca tepkiler, nefret söylemleri gelmeye başladı.
Atatürk ve Milli Mücadele'nin anlatıldığı, bir senaryo etrafında kurgulanmış bir dizi Pera Palas'ta Gece Yarısı.
Dizi, başrol oyuncusu Hazal Kaya'nın Atatürk'ü canlandıran oyuncuya sarılma sahnesiyle gündeme gelmişti. Atatürk sevgisini ve özlemini dizide başarıyla canlandıran ve izleyenlere o duygu ve heyecanı yaşatan sahne görülmeye değer. İşte bu sahne Hazal Kaya’ya nefretin en önemli sebeplerinden biri.
Dizinin 6. Bölümünde ise işlenen Türklük vurgusu ise tepkilerin diğer bir nedeni.
Dizide Hazal Kaya’nın canlandırdığı Esra, 1942 yılına yolculuk yapar. Gittiği 1942, paralel tarihte, Atatürk tarafından kurtarılmamış, Kurtuluş Savaşı başlatılmamış bir Türkiye tablosunu gösterir. Sevr yırtıp atılmamıştır ve ülke hâlâ İngiliz işgali altındadır. Her tarafta İngilizce tabelalar, pankartlar vardır. İstanbul bir İngiliz subayının kurduğu faşist bir diktatörlük tarafından yönetilmektedir. Hitler Almanya’sını anımsatan karanlık bir ortam vardır.
1942 yılındaki Türkiye’de Türkler ve Türklük yoktur.
İngiliz işgali altında 5 yıl kalan İstanbul’un, işgalin devamında nasıl bir İngiliz kolonisi olacağı anlatılmaktadır.
BU SAHNELER BİRİLERİNİ ÇILDIRTMIŞ OLMALI
Türkçe konuşmanın yasak olduğu, Türk isminin kaldırıldığı bir İstanbul ve gönderde İngiliz bayrağı! İşte tepkilerin asıl nedeni ve filmin koptuğu yer tam da burasıdır.
“Atatürk olmasaydı Türkiye nasıl bir ülke olurdu” sorusunun cevabı bu bölümde çok çarpıcı olarak işlenmiş.
Ve İngiliz işgaline karşı direnen Türklerin varlığı..
Bu sahneler birilerini çıldırtmış olmalı…
Bu toprakların geçmişte, halde ve gelecekte Türk toprağı olduğunu görmek ciddi rahatsızlık yaratmış anlaşılan.
Dizi, Atatürk sevgisinin hiç bitmeyeceği ve Türklüğün bu topraklardan asla silinemeyeceği mesajını veriyor diye eleştirilere maruz kalıyor ve Hazal Kaya’da bu nefret söyleminden payını alıyorsa mesaj yerine ulaşmıştır.
Siyasetcafe.com