Osmanlı Hanedanı’nda padişah annesi olma onurunu kazanmış ilk yabancı - Rum asıllı! - gelin ‘Nilüfer’ ismi verilen - Prenses! - ‘Holifera’/‘Holofira’ ya da ‘Olivera’ydı. Sakin tavırlı, saygılı, söz dinlemeyi bilen, duru güzelliğe sahipti. Özelliklerinden ötürü adını aldığı nadide çiçeğe benzetildi. Nilüfer, havuzlarda veya durgun sularda, özellikle de göllerde görülürdü.
Sıvı yüzeyinde tutuna(bile)n, geniş hacimli yuvarlak yapraklı, iri damarlı, çiçekli bitkiydi. ‘Bazı tarihçilere göre, Rumca isminin manası da aynıydı!’
Nilüfer Hatun, Yarhisar Tekfuru Mihalis’in kızıydı. Osmanlı’nın 2. padişahı Orhan Gâzi’nin ilk eşiydi. Sultan Murâd-ı Evvel’in - Birinci Murat! - de annesiydi!
Orhan Gâzi'nin Batı kaynaklı bir portresi
Orhan Bey (Gâzi), 33 yıl - 1326 - 1359 arasında! - yönetimde kaldı. Osman Gâzi’nin Malhun Hatun’dan doğan oğluydu. Kroniklerde fiziki özellikleri anlatıldı: Uzun boylu, geniş omuzlu, sarışın, sarı saçlı ve mavi gözlüydü. Beylik ahalisi tarafından sevil(ir)di. Adaletli ve merhametliydi. İşinin ehli kişilere, ulemaya saygı gösterir, hürmet ederdi.
Osmanlı’nın 2. hükümdarı/beyi hakkındaki bilgi(ler) son derece sınırlıydı. İlk kısa malumat, Âşıkpaşazâde’nin adını taşıyan tarihinde görüldü. Miladi 1300’de, Köprühisar’ın fethinde yer aldı. ‘Karacahisar Uç Beyi’ yapıldı. Babası tarafından desteklendi. Beylik ordusu komutanlığına getirildi. Beylerbeyi anlamına gelen ‘emir-i kebir’ statüsü ile mertebesi pekişti.
Âşıkpaşazâde, Nilüfer Hatun hakkında da bilgiler aktardı.
Osmanlı'nın yükseliş döneminde hükümdarı, hanım sultanı ve odalığı tasvir eden gravür
- Tekfurler, Kayı’ya Karşı İttifaka Gitti… -
Türkler güçlenince, bölge tekfurları aralarında birleşmenin/birlikte hareket etmenin yollarını aradı. Sağlam ittifak da - çoğunlukla! - akrabalıktan/kan bağı tesisinden geçerdi. Bilecek Tekfuru, Yarhisar Tekfuru Mihalis ile hısımlık kurmaya karar verdi. Güzelliğiyle bilinen, kızı Holofira ile evlenmeyi planladı. Önerisi kabul gördü. Düğün tarihi belirlendi. Davet edileceklerin listesi çıkarıldı. Osman Bey de konuklar arasına alındı. Çağrılma sebebi: ‘Sevince/mutluluğa ortak olması değil, aksine suikasta kurban edilmek istenmesiydi!’ Uygun anda, Osman Bey ve yanındakilerin üzerine çullanılacak, hayatlarına son verilerek, ‘çifte düğün’ yapılacaktı. Ama sonuç bekledikleri şekilde gelişmedi.
Osmanlı'nın ilk hükümdarı sayılan Osman Gâzi'yi betimleyen resim
Güvenip doğal müttefik gördükleri, asla şüphe etmedikleri, Harmankaya Tekfuru Mihal Bey’in haberi karşı tarafa ulaştırabileceğini düşünmediler. Rum kökenli Hıristiyan Mihal Bey, Türk kesiminin her açıdan güvendiği ve desteğini gördüğü ‘gerçek dost’tu. Osman Bey, kurulan kumpası öğrenince şaşırmadı. Savaş durumunda her türlü hamle/‘desise’ beklenirdi. Kendince savunma/karşı saldırı planını hazırladı.
Levni'nin betimlemesiyle Sultan Birinci Ahmet
- Osman Bey’in Karşı Planı Başarı Sağladı… -
Osman Bey, düğün çağrısını memnuniyetle kabul etmiş göründü. Fakat mazereti vardı: Yaylaya çıkacaklarından belirtilen yere gelmeleri müşküldü. Düğünün Bilecik’te değil de, daha merkezi bölgede, mesela Çakırpınar’da yapılmasını önerdi. Hediyesi de: Seçme, cins koyunlardan oluşan büyük sürüydü. Yaylakta kullanacakları gereçlerini, kıymetli eşyalarını ve hayvanlarını Bilecik Kalesi’ne emanet bırakacaklardı. Başlarında aşiret kadınları bulunacaktı. ‘Böylece savaşı kazanmalarını sağlayacak 2 aşamalı plan devreye girecekti!’
Osman Gâzi komutasındaki askeri birlik, gelin adayını götüren alaya baskın verdi. Kısa sürede amacına ulaştı. Güzel Prenses’i, çeyizini ve muhafızlarını esir aldı. Karşı duranlar kılıçtan geçirildi. Sonra da Söğüt’e dönüldü. Diğer grup asker, kadın kılığına - bazı tarihçilere göre de ‘öküz postuna’! - büründü. Yanlarına aşiretin bazı hanımlarını da aldılar. Hayvan sürüleri, eşya yüklü arabalar eşliğinde Bilecik Kalesi’nin önüne geldiler. Kalenin kapıları kolayca açıldı. İçerideki az sayıdaki düşman kuvveti de, kısa süren çatışmada etkisiz hale getirildi.
Levni'nin çizgileriyle Birinci Murat'ın minyatürü
Ahalinin tamama yakını, askerin çoğu düğünde eğlenir, gelin alayını beklerken, en beklenmedik sürprizler birbiri ardınca yaşandı: ‘Bilecik Kalesi’nin düştüğü, Prenses Holofira ve kafilesinin derdest edildiği,’ haberlerini aldılar.
- Ünlü Seyyah İbn Battuta, Nilüfer Hatun’la İznik’te Görüştü… -
Kimi kayıtlara göre Osman Bey, 1298’de, oğlu - 17 yaşındaydı! - Orhan’ı Prenses Holofira ile nikâhladı. Tekfurun kızı merasim öncesi İslâm dinini kabul etti. ‘Nilüfer’ adını aldı. Esir edildiğinde ‘cariye’ hükmündeydi. Evlenince, ‘bey/padişah hanımı’ oldu! 2 şehzade dünyaya getirdi: Gâzi Süleyman Paşa ile - babasından sonra tahta çıkacak, 3. Osmanlı padişahı! - Birinci Murat!
Birinci Murat'ın yaşlılık halini betimleyen Batı kaynaklı 2 farklı resim
Nilüfer Hatun’un hayatıyla bilgiler çok sınırlıydı. Osmanlı tarihini yazan çeşitli uzmanlara göre, hanedana giren ve şehzade veren ilk yabancı kökenliydi/‘Rum’du! Kendisi Bursa’dan çok İznik’te yaşamayı seçti. - Şehir, ‘Anadolu’nun Kudüs’ü’ diye tanımlanırdı. Hıristiyan dünyasınca kutsal kabul edilirdi! - Faslı - Berberi kökenli! - ünlü gezgin İbn Battuta, 1333’de, İstanbul’a geldi. İznik’e uğradı. Nilüfer Hatun - ‘Beylun Hâtûn’ diye kayıtlarına geçirdi! - ile görüştü. ‘Rıhlet-ü İbn Battûta’ adlı seyahatnamesinde kendisinden bahsetti: ‘Orhan Gâzi’nin ‘başhâtun’uydu. Son derece dindar ve namusluydu. Emrindeki görevliler kendisini çok severdi. Her sözünü yerine getirirlerdi.’
Levni'nin çizgileriyle Sultan Genç Osman ve sevgili atı Sisli Kır
Tarihçi Necdet Sakaoğlu, ‘Bu Mülkün Kadın Sultanları’ adlı kitabında Nilüfer Hatun’a geniş yer ayırdı. Sakaoğlu’na göre Nilüfer Hatun, Orhan Gâzi ile saadetli/bahtiyar hayat süremedi. ‘Nilüfer, Yarhisar Tekfuru olan babasıyla birçok yakının, Osman Gâzi’nin askerlerince öldürülmesi, doğup büyüdüğü kentin yağmalanması ve Yarhisarlıların tutsak edilmesinden mutlu değildi, bedbahtı! Hele bir de Rum kadınlarının matem konusunda taassupları dikkate alındığında, Nilüfer’in, onca yasını dindirip Orhan’la mutlu yaşam sürdürdüğü ileri sürülemez’di!’
Nilüfer Hatun, 1383’de, Bursa’da vefat etti. Rivayete göre, 100 yaşındaydı! Tophane semtindeki Orhan Gâzi Türbesi’ne defnedildi. İsmi, aynı ilin bir ilçesine verildi. Çok hayırseverdi. Bursa’da Kaplıca Kapısı’nın yanında tekke, Bursa Kalesi’nde cami inşa ettirdi. Darülharp Mahallesi’nde mescit kurdurdu. Adının verildiği, Nilüfer Çayı’nın üzerine taş köprü yaptırdı.
Levni'nin betimlemesiyle Orhan Gâzi
I. Murat, - annesinin hatırasına, çok sevdiği! - İznik’te imaret açtırdı. Yeşil Cami’nin hemen yakınındaydı. Aşevi, Osmanlı’nın son dönemine kadar işlevini sürdürdü. 1955’de müze/sergievi şeklinde hizmet vermesi uygun görüldü. Günümüze de İznik Müzesi olarak kullanıla geldi.
Orhan Gâzi, Bizans İmparatoru 3. Andronikos’un kızı Prenses Asporça ile de evlendi. Şehzade İbrahim ve Fatma Sultan isimli iki çocuk sahibi oldu. 1346’da da, Bizans Hükümdarı 4. Kontakuzenus’un evladı Prenses Teodora ile Silivri’de mutantan düğünle hayatını birleştirdi. Şehzade Halil, evliliğin ürünüydü.
Fatih Sultan Mehmet'in ilk eşi, 2. Bâyezid'in annesi Gülbahar Sultan'ın temsili resmi
- Yıldırım Bayezid’in Annesi Rum Asıllı Marya/‘Maria’ Hatun… -
Gülçiçek Hatun - Marya Hatun! -, Osmanlı’nın 3. hükümdarı Murâd-ı Evvel - Birinci Murat! - eşiydi. Şehzade Bâyezid’in annesiydi! - 4. Osmanlı padişahı Yıldırım Bâyezid, 1354’de, Edirne’de dünyaya geldi! -1360’da, Sultan Orhan ölünce, yerine Nilüfer Hatun’dan olan, ‘Hüdavendigar’ - ‘dünyaya hükmeden’, ‘hükümdar’, ‘sultan’ anlamında! - unvanı ile tarihe yazılan 2. oğlu Şehzade Murat - Birinci Murat! - geçti. 34 yaşındaydı. Devleti 27 yıl yönetti.
Nilüfer Hatun'un temsili portresi
Murâd-ı Evvel, şehzadeliği döneminde ilk evliliğini yaptı. İzdivaç, devlet yöneticilerinin yönlendirmesiyle - şahsi iradesi dışında! - gerçekleşti. Eşi, Rum asıllı Bulgar Kralı (Şişman) İvan Aleksandır’ın kızı - bazı tarihi kayıtlara göre de kız kardeşi! - Marya/‘Maria’ idi. Prenses Marya 16 yaşındaydı. Narin yapılı, beyaz tenli, yeşile çalan elâ gözlü, uzun saçlı, sessizdi. Gonca gül kadar büyüleyici, kır çiçeği gibi göz alıcıydı. ‘Gülçiçek Hatun’ adı verildi. Müverrihlerin kayıtlarında, evlenme akdinden önce din değiştirdiği de yer aldı.
Şehzade Murat ise, yirmili yaşlarının başındaydı. Orta boylu, geniş omuzlu, iri elli, güçlü delikanlıydı. Kılıç kullanmakta ustaydı. Yayından çıkan her ok hedefini bulurdu.
Levni'nin çizgileriyle Yıldırım Bâyezid
Şehzade ile prensesin evliliği tamamen siyasi ittifakın/ortaklığın ürünüydü. Bulgar Kralı İvan, Osmanlı ile akrabalık tesis edip, Bizans’a ve diğer Balkan devletlerine karşı güvenilir müttefik arayışındaydı. Düğün önerisi kendisinden gelmiş, karşı taraf da olumlu görüş bildirmişti. Teklif, her iki cephenin de yararınaydı.
Şehzade Murat, Bursa’nın zapt edilmesinden sonra sancakbeyliğine getirildi. Kendisine ‘Hüdavendigar’ denilir oldu.
- Sultan Murâd-ı Evvel, Tahta Çıktığı Gün Şehzadesine Kavuştu… -
Bazı tarihi kayıtlarda, Birinci Murat’ın tahta çıktığı ilk gün aldığı müjdeye de yer verildi. Haberci, Sultan’ın huzuruna çıktı: ‘Efendimiz! Gözünüz aydın olsun! Bir erkek evlâdınız, soylu şehzadeniz dünyaya teşrif etti!’ Dedi. Muştuya konu edilen: Murâd-ı Evvel’in ilk çocuğu, Şehzade Bâyezid idi. Gülçiçek Hatun, evlendikten bir yıl sonra ilk balasını kucağına aldı. Daha sonra ikinci oğlu Şehzade Yahşi Bey’i dünyaya getirecekti.
Nakkaş Sinan'ın çizgileriyle Fatih Sultan Mehmet
I. Murat, yeni dostlar, güvenilir müttefikler kazanmak için başka evlilikler de yaptı. Tamara Hâtûn ve Fûl-Dâne Hâtûn ile dünya evine girdi. Yakup Çelebi, Savcı Bey, İbrahim Bey, Nefise Hâtûn ve Sultan Hâtûn adlı çocukları oldu.
Gülçiçek Hâtûn, Sultan I. Bâyezid’in annesi sıfatıyla gelenek başlattı. Türbesini kendi imkânları ile istediği mimari biçimde inşa ettirmeye girişti. Bursa’daki - daha sonra semte ‘Yahşi Bey Mahallesi’ adı verildi! - anıtmezar 1399 veya 1400’de tamamlandı.
Gülçiçek Hâtûn, büyük oğlu Şehzade Bâyezid’in tahta çıkışını göremedi. Eşi, 3. Osmanlı padişahı I. Murat hayatta iken vefat etti.
Orhan Gâzi ve Osman Gâzi'nin Bursa'daki türbelerinin 1875'de çekilen fotoğrafı
- 2. Beyazıd’ın annesi Emine Gülbahar Hatun… -
Emine Gülbahar Hâtûn, 2. Mehmet’in ilk eşiydi. Osmanlı padişahı ‘Bâyezid-ı Sâni’ ya da 2. Bâyezit’ın annesiydi. - Akkoyunlular’a gelin giden Gevherhan Hâtûn’un da validesiydi! - 1446’da, Manisa’da evlendiler.
Gülbahar Hâtûn, cariye olarak saraya girdi. Ailesi, ülkesi ve milliyeti hakkında kesin bilgi bulun(a)madı. Osmanlı belgelerine adı: ‘Gülbahar bint Abdullah’ - ‘Abdullah kızı Gülbahar! - şeklinde geçti. Baba isminin ‘Abdullah’ diye belirtilmesi, ‘cariye’liğinin/‘köle’liğinin işaretiydi. ‘Arnavut’, ‘Sırp’, ‘Fransız’ orijinli olduğu ileri sürüldü. ‘Rum’ soyluluğu da iddia edildi. Manisa Sarayı’na kimin tarafından gönderildiği, Şehzade Mehmet’e nasıl sunulduğu gibi konular da müphem/‘belirsiz’di. Bazı tarihçiler, Fatih Sultan Mehmet’in hükümdarlığı babası Sultan 2. Murat’a devrettiği dönemde evliliğin gerçekleştiği kanaatindeydi. Kayıtlarda, izdivaçtan 2 yıl sonra, 1448’de, Dimetoka’da biricik oğlu Şehzade Bâyezid’i doğurduğu, yazılıydı.
Levni'nin bakışıyla Osman Gâzi
- Gülbahar Hâtûn, Biricik Oğlu Şehzade Bâyezid’i Hiç Yalnız Bırakmadı… -
1453’de, İstanbul, Osmanlı’ya geçince, ‘başkent’ ilan edildi. Fatih Sultan Mehmet, devlet yönetimini taşıdı. Rivayete göre Gülbahar Hatun, oğlu Şehzade Bâyezid ile Edirne’de kalmayı sürdürdü. Prens, 1456’da, - henüz 9 yaşındaydı! - Amasya Sancak Beyliği’ne getirildi. Oğlunu yine yalnız bırakmadı. Yanında gitmeyi tercih etti. 1481’de, Fatih Sultan Mehmet’in vefatının ardından, biricik evladı tahta çıkana kadar da, dizinin dibinden ayrılmadı. Hükümdarlığı ilan edilince, Dersaadet’in yolunu tuttu. Alışkanlığını sürdürdü, ‘ilk göz ağrısı’nın arkasında durdu. Bazen de açıktan fikir vermekten, bazı icraatları yönlendirmekten geri kalmadı. ‘Vâlide Sultan’ yetkilerini kullandı. ‘Yönetimde etkisinin görüldüğü,’ yazılacaktı. Zaman zaman mektuplar da kaleme aldı: Devletin önemli idarecileri hakkında fikirlerini açıkladı. Kimi tarihçilerin yorumları önemliydi: Gülbahar Sultan, ‘Vâlide Sultan’ unvanı/makamı var olmamasına karşın, yetkilerini kullana(bile)n ilk kişiydi.
Sultan Mehmed-i Sâni, ilk eşi, Gülbahar Hâtûn’a, Amasya’da bir köy bağışladı. Amasya ve Tokat’ta ‘yüksek akar’a sahip vakıflar kur(ul)masına izin verdi. Oğlu, Sultan 2. Bâyezit, Tokat’ta annesinin adını taşıyan okul inşa ettirdi. Meydan Mahallesi’ndeki ‘Hatûniye Camii’nin yaptırdı. Mabet, şehir halkı arasında, ‘Meydan Camii’, ‘Zincirli Camii’ gibi isimlerle de anıldı. İbadethanenin yanında, medrese ve ibaret de bulunurdu. Gülbahar Hâtûn’un adını taşıyan külliye 1484’de tamamlandı.
Levni'nin betimlemesiyle Sultan 2. Bâyezid
Valide Sultan, 1492’de, İstanbul’da vefat etti. Eşi, Fatih Sultan Mehmet tarafından yaptırılan Fatih Camii’nin haziresinde, - oğlunun yaptırdığı! - kendi adını taşıyan türbeye defnedildi. Anıtmezarının kitabesinde - mealen! - : ‘Sultan Mehmed-i Sâni’nin dul eşi, Sultan Bâyezid-i Sâni’nin annesi!’ kaydı düşürüldü!
Gülbahar Hâtun, İstanbul’da türbesi yap(tır)ılan ilk valide sultan idi.
- Genç - 2.! - Osman’ın Annesi Hatice Mahfiruz Sultan da ‘Rum’ Asıllıydı… -
Mahfiruz Hatice Sultan, Sultan Birinci Ahmet’in ilk eşi, Sultan 2. - Genç! - Osman’ın ve Şehzade Mehmet’in annesiydi. Saraya cariye olarak alındı. Dönem tarihçilerinin kayıtlarında milliyeti ve ailesi hakkında hiçbir bilgi mevcut değildi. Kimi Batılı tarihçiler, kendisini ‘Yunan’ veya ‘Rum’ asıllı diye niteledi. Aynı kaynaklara göre asıl adı: ‘Basillie’ idi. - Son dönemde Çerkez olduğu da ileri sürüldü! - 1590 doğumluydu. Kasım 1604’de - 14 yaşındaydı! -, ilk oğlu Şehzade Osman’ı dünyaya getirdi. Bir yıl sonra, 1605’te de, küçük oğlu Şehzade Mehmet’i doğurdu. 2 doğumun ardından, ‘Baş Haseki’ unvanını aldı. İlk evladı Şehzade Osman’ın tahta çıkmasıyla ‘Valide Sultan’ diye anıldı.
Sultan Ahmed-i Evvel, 22 Kasım 1617’de, amansız hastalıktan vefat etti. Büyük oğlu Şehzade Osman çok küçüktü. Yerine I. Mustafa getirildi. Yeni hükümdar, tahta çıkmak istemedi. Hastalığını ve yetersizliğini ileri sürdü. Fakat idarecileri ikna edemedi. Kaderine boyun eğip görevi kabullenmek mecburiyetinde kaldı. Ama ‘iktidar gemisi’ni 96 gün yürütebildi. Sonunda da karaya oturttu. Devlet erkânının ortak kararıyla haledildi.
- Mahfiruz Hatice Sultan, Kocası Birinci Ahmet’in Türbesi’ne Defnedilmedi… -
Şehzade Osman, 26 Şubat 1618’de, henüz 14 yaşında iken, tahta çıktı. Annesi Mahfiruz Hatice Sultan, ‘Valide Sultan’ sıfatıyla yanı başındaydı. Sarayda ve yönetimde etkisi görülmeye başlandı. Kösem Sultan sürgüne, Eski Saray’a gönderildi. Devlet üzerindeki otoritesi kırılmaya çalışıldı.
Valide Mahfiruz Hatice Sultan, 1620’de, henüz 30 yaşındayken vefat etti. Kocası Sultan Birinci Ahmet’in türbesi yerine, Eyüp Sultan Türbesi Haziresi’ne defnedilmeyi tercih etti. ‘Mezar yerinin belirlenmesindeki tercihi, dindarlığıydı!’
***
Meraklısına Not: Konu hakkında daha geniş bilgi için aşağıdaki kitaplara bakılabilir…
Necdet Sakoğlu, ‘Bu Mülkün Kadın Sultanları’, Alfa/Tarih, İstanbul, Kasım 2015; M. Çağatay Uluçay, ‘Padişahların Kadınları ve Kızları’, Ötüken Neşriyat A.Ş., İstanbul, Nisan 2012; Nazım Tektaş, ‘Padişahların Bütün Kadınları / Harem’den Taşanlar’ Çatı Kitapları, İstanbul, 2011; M. Çağatay Uluçay, ‘Haremden Mektuplar’, Ötüken Neşriyat A.Ş., İstanbul, 2012.