Türkiye’de Atatürk ve Cumhuriyete düşmanı birkaç kesim var…
Bunlardan bu günlerde en dikkat çekeni İslami görünümlü bazı tipler!
Bunlar tarihi bilgiden, Türk devlet geleneğinden bi haber, kendilerine “Osmanlı” diyerek Türk Düşmanlığına sürekli kılıç bileyen kesim.
Onlara göre tarih yanlış yazılmış, yanlış anlatılmış, tarihin kahramanları bize aldatılarak sunulmuştur.
Bu konudaki temel savunmaları ise “Cumhuriyeti kuranlar, Osmanlı’yı yıkanlardır…”
Oysa onlar OSMANLI bile değiller.
Eğer onlara biraz OSMANLI olmak bulaşmış olsaydı, Osmanlının da Selçuklu gibi, Göktürkler gibi bir TÜRK devleti olduğunu bilir, Türkiye Cumhuriyetinin ‘de bu geleneğin devamı olduğuna inanç getirilerdi.
Bakın inanç diyorum, bize göre bu devletlerin hepsinin Türk Milletinin ta kendisi olduğuna inanmamız bir iman meselesidir aynı zamanda.
Bu tipler basında oldukça meşhur , bunların isimlerini tek tek yazmama gerek yok.
Bir gurupta var bunlarla sürekli didişen ve kendilerini rejimin tek bekçisi sayanlar.
Bunlara göre; Milletin değerlerini değersiz görmek, İnançlarını aşağılamak rejim korumaktır.
Bu durum tedavisi pek mümkün olmayan bir hastalık çeşididir.
Bir kesim de var ki, bu ikisinden daha tehlikeli olduğu halde bu günlerde pek gündeme gelmemektedirler.
Bu tiplere en güzel örnek ; Tunceli Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu’dur!
Göreve geldiğinden bu yana 'Dersim' kışkırtmaları ile Cumhuriyet düşmanlığı yapan bu zat, gündemden her düştüğünde bir kin kusarak derdini sıcak tutmaktadır.
Bu zor günlerde birlik ve beraberliği koruması gerekirken, Milli günlerde sessizliğe bürünen Maçoğlu, 'Dersim katliamı' adı altında isyancıların sözcülüğünü yaptı.
Bir allama , pullama ile belediye başkanı seçildikten hemen sonra ilk icraatı olarak Belediyenin tabelasını değiştirip “Dersim Belediyesi” yazmak olmuştu.
Bu girişimi geri tepen Maçoğlu, belediyenin resmi Twitter hesabında Tunceli’nin adını ‘Dersim’ olarak değiştirmişti.
Atatürk’ün feodalizmi tasfiye ederek ‘Tunceli’ yaptığı kente sürekli “Dersim” diyen Maçoğlu bugün “Dersim Katliamı” adı altında Cumhuriyet düşmanlığını bir kez daha gösterdi.
İsyancı Seyit Rıza’nın sözlerini ve internetten topladığı fotoğraflarla paylaşarak, o dönem yaşanan isyanı ve yapılan müdahaleyi tarihsel gerçeklerden kopararak “katliam” olarak niteledi.
Neden?
Aynı isyana zemin hazırlamak için.
Neden?
Onun komünist geleneğinden gelen seçim ortağı Pkk’ya verdiği sözü varda ondan.
Ayrılıkçılığı, bölücülüğü o dönemin olayları ile beslemek istiyor.
Üstelik yalnız değil!
Bu fitne zekanın arkasında ise Marksist,Leninist terör bağlantılı PKK var.
Evet bu ara Mustafa Armağan, Fatih Tezcan gibi tiplere odaklanıldığımız için terör örgütüne dolaylı veya direk hizmet eder duruma gelmiş bu tipleri hafif geçiyoruz.
Tekrar edelim!
Orası TUNCELİ’DİR.
DERSİM isyanını bastıran irade TÜRK DEVLETİNİN iradesidir.
Buna inanan, o inançla çalışanlar devletin teminatıdır, gerisi isyanın devamı.
Ne isyancılar bitecek, ne TUNCELİ’YE damga vuran devletin TUNÇ eli…
Biz “basın özgürlüğünün” istendiği bu günlerde şekli, zikri ne olursa olsun bu tiplere karşı kelam yazarken asla İnançlarımızdan taviz vermeden meseleye milli olarak bakacağız.
Zira zaten basın milli değilse ister özgür olsun, ister olmasın memlekete zerre kadar yararı yoktur.