ÖNCE KOLTUK !
Şu sıralar Türkiye’nin başı çok kalabalık. Gündem, yeni cumhurbaşkanı, yeni başbakan, yeni parti liderleri ve onların görevlerine başlamaları, koltuklarına oturmaları...
Herkesin, özellikle de su başını tutanların en önemli meşguliyetleri, yeni liderler...
İster bürokratlar ister siyasiler ister işadamları için olsun, en önemli konu, bu. Çünkü, herkes bu yeni liderlere göre konumunu yeniden ayarlayacak.
Menfaat dünyalarını nasıl bozmadan devam ettirebileceklerine karar verecekler.
Bürokratlar, yöneticiler, hükümetteki bakan değişikliklerine göre kendi koltuklarını korumaya çalışacaklar.
Siyasiler, kendi partileri içinde daha iyi bir koltuğa nasıl sahip olabilirimin yollarını arayacaklar. En azından, sahip oldukları konumu koruyup sağlamlaştırmaya çalışacaklar.
İşadamları, devletle olan ticarî ilişkilerine zarar gelmeden, tatlı ve bol kazançlarının devamlı olması için uğraşacaklar. Kaynağı sonsuz olan devletle dostluklarını devam ettirip yorulmadan para kazanmayı sürdürmeye çalışacaklar.
Bu düşündüklerini yeni düzende de başarıyla gerçekleştirirlerse Türkiye, yeni Türkiye olacak; milletin dertleri bitecek, ekonomi düzelecek, ülke çağ atlamaya devam edecek.
Yani, düzen yine her zaman olduğu gibi devam edecek, çok kazanan gene çok kazanacak, az kazanan daha da az kazanacak. Böylece, gelişme sürüp gidecek.
Memur, bir türlü gelmeyen aybaşını daha büyük bir sıkıntıyla getirmeye çalışacak; işçi, asgari ücretle geçinmek için yeni mucizelerin gerçekleşmesini bekleyecek.
Köylü, çiftçi, marketlerde, pazarlarda ateş pahası olan tarım ürünlerini yetiştirirken çektiği sıkıntıların karşılığında, ürünlerini zararına elden çıkaracak, zarar üzerine zarar edecek. Kırk-elli kuruşa elden çıkardığı bir ürünün iki-üç liraya satılmasına anlam veremeyecek.
Küçük esnaf, para kazanmaktan umudunu kesmiş, devletin omuzlarına yüklediği vergilerden kurtulup işyerlerini kapamanın derdinde olacak...
Bu arada, yeni öğretim yılı geldi çattı. Veliler, öğrenciler, liselere girişlerde kullanılan, TEOG ismini verdikleri bir sınav sistemi sonucunda akıllarına, hayallerine bile gelmeyen zorluklar yaşamaya başlayacak.
Evinin hemen yanında bir okul varken isteyerek veya istemeyerek onlarca kilometre uzaktaki okullara çocuklarının kaydını yaptıran veliler, şaşkın, çaresiz, büyük bir endişe içinde nakil için çırpınıp duracak.
Başta öğretmenler olmak üzere memurların, çalışanların çok büyük bir bölümü, gerçek enflasyon karşısında güneşte kalmış bir buz gibi eriyen maaşlarıyla nasıl geçinirim, kirayı nasıl öderim, çocuklarımı nasıl okutabilirim, ceplerine üç kuruş harçlığı nasıl koyabilirim derdinde olacak.
Tabiî, bu arada ülkeyi yönetenlerin başı ise çok çok kalabalık, dertleri ise çok çok büyük olacak...
Milletin derdi dert mi, onların derdi yanında. Eski koltuğu bırakıp yeni koltuklara nasıl otururuz gibi büyük sıkıntılarla uğraşacaklar...
Millet açmış, dertliymiş, sıkıntı içindeymiş, geçinemiyormuş, fakirleşiyormuş, borç üstüne borç ediyormuş, varı yok oluyormuş... Bunlar, kimsenin umrunda olmayacak...
Varsa, yoksa paralelmiş, koltuklara kimler oturacakmış, bütün dertleri bunlar olacak ...
Yoksa, milleti boş ver. Önce koltuk, sonrası kolay olacak!