Şehit Emre Kağan Arlı’nın anısına yazıyorum bu yazıyı.
Dişlerimi sıkarak, aziz hatırasına sahip çıkarak yazıyorum.
Şaban Arlı’nın Samsun’dan Kocaeli’ye göçü çocukları içindi.
Nereden bilsin ki, biricik oğlunu vatan şehit verecek ve mezarı için Kocaeli’yi tercih edecekti.
Evet 2015 yılında Siirt'in Pervari ilçesinde gerçekleşen hain terör saldırısı neticesinde şehit düşen Jandarma Er Emre Kaan Arlı'nın hikayesinden bahsediyorum.
Şehidin babası Şaban Arlı o acı haberi aldığındaki günü bana şöyle anlattı;
“Komutanlar evimize gelince anlamıştık, o andan itibaren evimiz bambaşka bir havaya büründü. Ah edip vah etmedik, şahadeti gurular , başı dik karşıladık. Komutan bana naaşı nereye defnetmek isterimizi sordu. Ben memleketim Samsun'a dedim. O sırada eşim beni çağırdı. O anı hiç unutmak, tarihi bir konuşma yaptı ve naaşın Kocaeli’ye nakledilmesini istedi”
Niye diye sordum?
Gerekçesini o mübarek ana şöyle anlatmış,” biz artık burada yerleşik hayattayız, diğer çocuklarımız da burada büyüyecekler, ben çocuğumu ne mezarından ayrı kalamam, ye çocuklarımdan uzak kalamam. Buraya nakledelim, her gün mezarına gidelim”
Anne!
Doğuran yoğuran canlıdır…
Hayata şeklini veren sanatkârdır…
Sabırdır, tahammüldür…
Şefkattir, merhamettir
Anne!
Acılara tesellidir.
Sıkıntılara merhamet
Sevgidir o, sevdadır o, AŞK'tır o…
Ve tüm bunları ona veren Mevla`dır.
Onu sevmek, onu saymak Mevla`ya itaattir…
Ve o anne kendine gül, ailesine bülbül, vatanına Yiğit yetiştirir.
O nasıl vermişse suyu yiğitte yiğit öyle kök salar, yeşerir, dallanır
Ve bir Kahpe Kurşun ayırır anneden oğlunu!!
Verir anneler!
Verir anneler; canını, malını, ömrünü bir yiğide verir.
O yiğitliğe ulaşana kadar geçen ömür sadece kutsal bir hizmettir, hizmetkâr kutsaldır…
Birde VATAN kutsaldır ona ANA diyeceğimiz kadar kutsaldır!
O anne vakurdur, gururludur, cenneti kendi ayakları altına seren tarafından hakkı teslim edilmiştir…
Kolay değil onu cümlelere dökmek.
Kolay değil ondaki ruhu, asaleti anlatmak.
Hele hele bu bir Türk Şehidinin anası ise.
İşte Emre Arlı’nın annesi o acı içinde oğlunun mezar taşından ayrılmama isteğini o asil ruhla düşündü.
Onun isteği kabul oldu ve devlet onun şehidinin sadece bir mezar taşı kalmamasını sağladı.
Spor salonlarına, okullara ismini vererek onu yaşatmak istedi.
Buraya kadar her şey güzel ama bir gün bir şey oldu.
Kendine deli diyen bir hain şehidin mezar taşına çirkin bir saldırı yaptı.
Şehidin mezar taşına "PKK" yazan zanlı, kabristanın fotoğrafını çekerek sosyal medya hesabından paylaştı. Paylaşımında şehit mezarını pislettiğini de yazan saldırgan, küfürler etti.
Paylaşımın ardından zanlıyı yakalamak için çalışma başlatan Terörle Mücadele Şube Müdürlüğü ekipleri, şüphelinin kimliğini tespit etti ve yakalayarak adalete teslim etti.
Buraya kadar da her şey normal, hain hainliğini kanının gereği yaptı devlet hukuk devleti olarak onu yakalayıp adalete teslim etti.
Peki sonra ne oldu?
Kısa bir süre sonra bu hain serbest kaldı.
Şaban Arlı’ya mahkeme sürecini sordum, utancımdan dediklerini yazamıyorum ama şunu net söyleyebilirim.
Terörle mücadelenin en son noktası silah olmalıdır.
Eğer bir ülke hukuk sistemini terörle mücadeleye uyarlayamamışsa, kamu görevlilerini terörle mücadelede etkin hale getirememişse, kanunu sağlayacak hakim ve savcıları millileştirememişse biz şehide vefamıza utanç halinde yaşamaya devam ederiz.,
Evet Emre Kağan Arlı’nın kutsal mezarına yapılan saldırı bizim için utançtır, bu saldırıyı yapan hainin elini kolunu sallayarak aramızda gezmesi bizim için utançtan da ötedir.
Şehidinin mezar taşına dahi sahip olamayan bir hukuk sistemi, bir kamu dizeni, bir toplumsal refleksle bu vatan nasıl koruna bilir.
Sahi her karış toprağı şüheda fışkıran bu coğrafyada biz ne zaman utançtan da aşağı bir toplum haline geldik.
Hani bastığımız yerleri toprak diyerek geçmeyip tanıyacaktık.
Yazıklar olsun bize.
Yazıklar olsun böyle adalet sistemine.