Sevgi, üzüntü, korku, acımak gibi en temel duygularımızdan biridir.
Genel olarak insanın bilinçli yaşamadığı, kontrol etmekte zorlandığı bu duygu kontrol edilebildiğinde geliştirici olabilecek bir duygudur.
Eğitim, farkındalık, sorumluluk ve kişisel alt yapı ile doğru tepki haline getirilebilen öfke bilinçli kontrol edilmeli ve yarattığı olumsuz etkiler doğru yöneltilebilmelidir.
Öfke kontrolü konusunda her şey duygularımız, düşüncelerimiz, bilişimiz, davranışımız ile şekillenir.
Aksi takdirde öfke kolaylıkla bir alışkanlık davranışı haline dönüşebilirHemen hemen herkes öfke kontrolü için birkaç klasik yöntem duymuştur.(10’a kadar saymak vb.) geçici olarak belki fayda sağlayabilir.Bu gibi klasik yöntemler kulağa hoş gelse de öfke anında uygulanabilmeleri zordur. Öfke kontrolünü bu şekilde tanımlamak tedaviye ilişkin umutsuzluk yaşamamıza sebep olabilir.
Öfke yoğun biçimde yaşandığında kontrolü güçleşir.
Öfke kontrolü çalışmalarımızda kişiyi öfkeye götüren, öfkenin şiddetini artıran zihinsel süreçler üzerine çalışarak, kişinin öfke duygusunu daha az sıklıkta ve yoğunlukta yaşamasını, kızgınlık duygusunu uygun şekilde ifade edebilmesi ve işlevsel şekilde karşıya aktarılması hedeflenmekledir.
Öfke kontrolü ‘öfkeyi bastırmak’ veya sorunlara ‘boyun eğmek’ anlamına gelmez. Daha sağlıklı iletişim kurabilmek adına daha konforlu bir alan sağlar bize.Öfke kontrolüne başlamayı zorlaştıran en önemli husus sıklıkla sorunun çözümüne ilişkin duyulan umutsuzluktur, birçok kişi öfkeyi kalıtsal değiştirilmesi imkânsız bir şey gibi görür. Ancak durum gerçekte böyle değildir. Öfke ifadesi öğrenilmiş bir şeydir ve farklı ifade şekilleri de öğrenilebilir.
Öfke kontrolüne başlama konusunda kararsız kılan nedenler vardır bunlardan bazıları:
1) Problemin Çözüle bilirliğine İlişkin Umutsuzluk
Birçok kişi öfkesini kontrol etme konusunda farklı nedenlerden dolayı kararsızlık yaşar. Bunların en başında ‘aile etkisi’ gelir. Birçok danışanımız öfke konusunda anne veya babasını örnek göstererek sorunun genetik bir yönünün olduğu ve çözümün olmayacağını düşünüp umutsuzluk yaşayabiliyor fakat gerçek böyle değildir. Aileniz öfke ifadesi konusunda size model olmuş olabilir. Ancak öfke ifadesi öğrenilmiş bir tepkidir ve farklı ifade şekilleri de öğrenilebilir.
2) Öke’den Kendimiz Dışındaki Şeyleri Sorumlu Tutmak
Birçoğumuz yaşadığımız öfkeden sorumsuz eş, anlayışsız patron, ikiyüzlü iş arkadaşı, trafik gibi farklı unsurları sorumlu tutarız. Bu tür olaylar gerçekten rahatsız edici olsa da tepkiler konusunda sorumluluk bizdedir. Eğer, trafikte kalmak öfke nedeni olsaydı, tüm şoförler tepkilerini aynı şekilde gösterirdi. Ancak baktığımızda kimi tepkisini korna çalarak, kimileri bu saatte yola çıktığı için kendisine kızarak, kimileri de beklerken geçen zamanı müzik dinleyerek, uzun zamandır görüşmediği yakınlara telefon açarak geçirebiliyor. Öfke konusunda sorumluluk almamak öfke kontrolünü zorlaştıran en önemli nedenlerden bir tanesidir.
3)Öfke Kontrolü ’nü Yanlış Tanıma
Birçok kişi öfke kontrolünü, yaşanan rahatsız edici durumlara tepki göstermeme, sineye çekme, hakkını aramama olarak değerlendirse de bu tamamıyla yanlıştır. Öfke kontrolü bilinenin tam aksine bizleri rahatsız edici durumlarda tepkilerimizi doğru ifade etmeye, problemleri etkin şekilde çözebilmeye teşvik eder.
Öfke yönetiminin amacı, öfkenin sebep olduğu hem duygusal hem de fizyolojik canlanmayı azaltmaktır. Sizi öfkelendiren olay ve kişilerden kurtulamayabilir, kaçamayabilir veya onları değiştiremeyebilirsiniz, ama tepkilerinizi kontrol etmeyi öğrenebilirsiniz.Kendinize öfkelenmenin hiçbir şeyi çözmediğini, size kendinizi daha iyi hissettirmediğini hatta daha kötü hissetmenize bile yol açabileceğini hatırlatın.
Merve ALKAN
Uzman Klinik Psikolog