Gazeteci Yazar Nihat Genç, ABD’nin Suriye’ye yönelik gerçekleştirdiği saldırıları ve Türkiye’nin tavrını eleştirdi.
Genç’in odatv’deki köşesinden yazdığı yazı şöyle:
Bir,
Trump'un Macron'un May'ın bombaları düşmeden daha havada havai fişekleri gibi sevinç çığlıkları atıp alkışlayarak karşıladılar.
Havalara sıçrayıp, füzeleri öpüp mübarek Kandil Gecesi Amerikan füzelerine secde edecekler!
Füzelerin atıldığı gün kimyasal silah var mı yok mu incelemesi için Suriye'ye gelmiş gözlemciler henüz araştırmaya başlamamıştı, olasılıklar içinde bu da var, Amerika, İngiltere, Fransa IŞİD'e verdikleri "kimyasalların" belki de bulunmasını istemiyorlar. Birkaç gün bekleyin kimyasal var mı, nerede araştırılıp bulunsun, bu acele ne? Ve bombalardan sonra eski tas eski hamam geriye çekil...
YANDAŞLIK NASIL BİR KAFADIR...
Dün dış politikamız Trump'un bombalarıyla bayram yaşadı, kutlamalı demeçler gırla gitti, bu Trump, daha dünkü gün Kudüs'ü başkent ilan etmemiş miydi?
Bu Amerika, İngiltere, Fransa, Libya'dan Afganistan'a milyonlarca Müslümanı öldürmedi mi, değil devletleri, coğrafyaları kağıt gibi yırtmadı mı?
I. ve II. Irak ve Suriye Savaşı'yla milyonlarca Müslüman öldürmedi mi?
Yüz binlere küçücük kızların kolları bacakları kopmadı mı, sağ kalan küçücük kızlar IŞİD'e dördüncü, beşinci kuma yapılmadı mı? IŞİD'le sokaklarımız, meydanlarımız havaya uçurulup; yüzlerce, binlerce insanımızın parçalarını ağaçlardan toplamadık mı?
Milyonlarca insan yurdunu terk edip denizlerde boğulmadı mı, yollarda izbelerde binlercesinin kafası IŞİD tarafından kesilmedi mi?
Neyi alkışlıyorsunuz?
Üstelik daha dünkü gün, 28 Şubat davasıyla Türk komutanlara kanıt olmadan müebbet verilmesini bayram gibi kutluyorsunuz, üstüne Amerika füzeleriyle çifte bayram yapıyorsunuz.
Bu İslamcılık, yandaşlık nasıl bir kafadır, tarihin en büyük uyuşturucu kaçakçısı Pablo Escobar'ın narkotik kafası, daha dünkü gün 15 Temmuz'la sarayınızı, meclisinizi bombalayan bu Amerika değil mi, PKK'yı silahlayıp binlerce askerimizi öldürtten Amerika değil mi?
Astana'da mıyız, Cenevre'de miyiz yoksa sapık batılı beyaz adamların 15 yaşında kızlarla yatmak için koştukları Singapur Kerhanesi'nde miyiz?
AMERİKAN İCADI...
İki,
Ve İslamcı gençler deizme kayıyormuş, deizm "kitapsız" Tanrı demek, işte gerçek deizm, işte "kitapsız" Tanrı: Reis.
Reis'in de "kitabı" yok.
Ama İslamcılar Tanrı gibi tapıyor!
Allahsız, ahlaksız, dinsiz, kitapsız Reis'e tapınanların Amerikan bombalarıyla şevke vecde gelip, mistik ürperişler içinde çılgınca alkışlamısını nasıl açıklayacağız?
Ha burundan kokain çekmek ha Amerika bombalarının kokusuyla kafayı dumanlamak, bu burundan çekilen din, çoktan kurulmuş.
Tarihin en zengin uyuşturucu kaçakcısı Pablo Escobar, bir Amerikan icadıdır, ülkemizde himmetten uyuşturucudan en çok para kazanan FETÖ ve PKK bir Amerikan icadıdır. Hepsinin tayfaları, adamlarının kafaları kırk yıldır gidip gelir dumanlıdır. Ülkemizdeki darbeler birer Amerikan icadıdır.
Bu dumanaltı ülkede, Amerikan bombaları, Amerikan darbeleri hepsi İslamcılar'ın, FETÖ'nün PKK'nın ve AKP'nin önünü açmıştır.
Amerikan bombalarının dumanları dünkü gün Suriye'de görününce...
İşte, duman yeniden görününce...
FETÖ'sü, PKK'sı, AKP'si nasıl bir sevinç içinde çılgınca twitler attılar, demeçler verdiler.
Amerikan bombası darbesi dediğin gerçekte budur: İslamcıların, FETÖ'cülerin, PKK'ların "sarma sigarasıdır", kimyasal dediğin PKK'nın, FETÖ'nün, AKP'nin parti verip alem yapıp "burundan" çektiğidir.
KAMUOYU ORTADAN KALDIRILDI
Üç,
Kardeşlerim, savaşları durduracak hiç bir güç ve umut yok, çünkü, demokrasinin "beyni" kamuoyu, ortadan kaldırıldı.
Amerika'da kamuoyu yok, İran'da, Rusya'da, Türkiye'de, Çin'de, Suriye'de ve hatta İngiltere'de ve Fransa'da ve Almanya'da dahi bir "kamuoyu"ndan bahsedemiyoruz.
IŞİD'in batı merkezlerine saldırılarından sonra, Batılı ülkeler, olağanüstü sıkıyönetim yasalarını devreye soktu, kimsenin kımıldayacak, itiraz edecek gücü kalmadı.
Kamuoyu, aydınlardır, sivil kurumlardır, sendikalardır, akademisyenlerdir, gazetelerdir... Hepsinin eli kolu bağlandı.
Vietnam Savaşı'nın hiç değilse yarı yolda bitirilmesinde dahi "kamuoyunun" etkisi büyüktü, Sovyetler-ABD arasındaki silahlanma yarışına (dehşet dengesine) bir son verilip masaya oturulmasında "kamuoyu"nun etkisi büyüktü.
SON 200 YILLIK KAZANIM, İNSANLIK İÇİN ÇOK DEĞERLİ
Hatta 1980'li yıllarda neo-liberal politikalar start alıp; sendikaları, tazminatları henüz yok etmediği günlerde kamuoyunun sokağa çıkacak örgütlü güçleri, partileri, kitleleri ve aydınları vardı, son otuz yılda hepsi neo-liberal aydınlar ve politikalar tarafından bertaraf edildi.
Sendikalar sindirildi, sivil toplumlar neo-liberallerin oyuncağı haline getirildi ve gazeteler tek elden yönetilmeye başlandı ve akademi etkisizleştirildi ve neo-liberaller "küresel" bir cennetin kurulduğunu ilan etti ve sadece "hoşgörü"yle bütün dinlerin ve ideolojilerin hakkından gelebileceklerine inandılar ve savaş makinelerine ve patronlarının hırsızlıklarına tek laf etmeyip, şimdi dünyaya kıyamet savaşları yaşatan Trumpların, Putinlerin önünü açtılar.
Milyarlarca yıldır dönüp duran dünyamızın insanlık için en değerli yüzyılları son iki yüzyılın "kazanımlarıdır".
"İnsanlık", bu iki yüzyılda büyük savaşlarla, iç savaşlarla, partiler, meclisler, insan hakları, uluslararası kurumlar, kişi hak ve özgürlükleri ve hepsinin üstünde uluslararası "hukuk" standartları oluşturmuşlardır.
Padişahların, tek adamın, ağaların, efendilerin, kralların karşısında insan hakları "anayasalara" yazılmış, özgür basın icad olmuştur, bağımsız yazarlık icad olmuştur, demokrasinin bacakları, beyni "kamuoyu" inşa olunmuştur.
Neo-liberaller, "kamuoyunun" üstüne nükleer bombalarını çoktan atıp yok etmişlerdir, ortada siyaseti konuşulan sadece FETÖ, İŞİD, PKK, Trump, Putin ve Tayyip kalmıştır.
"İNSANLIĞI" KORUYACAK KİMSE YOK DEMEKTİR...
Yok edilen "kamuoyu"nu yeniden inşa edebilecek güçler; partilerden, sivil kurumlardan ise hiçbir umut yoktur .
Çünkü muhalif partiler, sivil kurumlar dahi, PKK ve FETÖ ve Amerika ve NATO ekseninde, ideolojik şekillenmelerini yeniden bu güçler üzerinden yapılandırılmışlardır. Önümüzdeki haftalarda muhalif partilerin FETÖ ve PKK politikalarıyla arzı endam edişine bir daha şahit olacaksınız.
Bağımsız aydını, partisi, sivil kurumu, meclisi, yani "kamuoyu" olmayan bir yerde "demokrasi" ve "hukuk" değerlerini koruyacak kimse yok demektir.
Savaşa itiraz edecek kimse yok demektir.
Ekonomiyi, yoksulluğu konuşacak kimse yok demektir.
PKK'ya, FETÖ'ye NATO'ya ve tek adam dinine itiraz edecek kimse yok demektir.
Öldürülen masum çocukları siyasetin en başına taşıyacak kimse ve kurumları yok demektir.
Demokrasiyi koruyacak güçler yoksa...
Ahlak, din, insanlık değerleri, doğayı, kişilik haklarını, yani "insanlığı" koruyacak kimse yok demektir!
Bu kıyamet savaşı balosuna, muhalif partiler dahi, FETÖ ve PKK ve NATO maskeleri takmadan giremeyecekleri konusunda eğitilmiş, yapılandırılmışlardır.”
siyasetcafe.com