Sosyal medyada örgütlenen NeoNurcular, birer birer deşifre edilmeye devam ediliyor ve nasıl yapılandıkları ortaya çıkarılıyor.
Sosyal medya üzerinde etkili olmaya çalışan ‘Nurcu’ etiketli Sözler Köşkü (İzmir), Çay House (Bursa), Çınaraltı (Ankara) ve Hayalhanem (Mersin) isimli örgütlenmeler diğer ‘Nurcu’ çevreler tarafından "CIA'nın 'Paralel'in yerine finanse ettiği yeni oluşumlar’ olarak adlandırılıyor.
2010 yılında temelleri atılan ama son birkaç yılda hızla büyüyen bu 4 yapılanma hakkında bazı geçtiğimiz günlerde Mamak Havadis internet sitesinde bir haber yer almıştı.
Mamak Havadis Genel yayın Yönetmeni Kader Yılmaz, son yazısında NeoNurcu yapılanmanın sosyal medya kullanımına dikkat çekti. Yılmaz, daha önce 4 ilde faaliyet gösteren "NeoNurcu"ların aslında 7 ilde faaliyet gösterdiğini bu dernekler arasında İskele (Eskişehir), Yolgeçen Hanı (Gaziantep) ve Kafile (Kayseri) isimli merkezlerin de aynı yapıya ait olduğunu yazdı.
İşte Kader Yılmaz'ın "7 kollu Neo-Nurcu örgüt" başlıklı yazısı:
Haberi yaptıktan sonra bize ulaşan yeni bilgiler eksiklerimizi ortaya çıkardı. Haberde dört tane "dernek" örgütlenmesi olduğundan söz etmiştik: Sözler Köşkü (İzmir), Çay House (Bursa), Çınaraltı (Ankara) ve Hayalhanem (Mersin). Fakat bunlar kadar "taban" bulamamış veya henüz kuruluş aşamasında olan 3 tane daha "dernek" olduğunu öğrendik. İskele (Eskişehir), Yolgeçen Hanı (Gaziantep) ve Kafile (Kayseri) de aynı merkezin diğer tabelaları. 7 yapılanma, aralarında bir "bağ" yokmuş gibi görünmeye çalışıyor. Ama örgütlenme tarzları (sosyal medya videoları, çağdaş mekanlarda "çay" sohbetleri vb.) ve söylemleri tümüyle aynı.
Örgütlenmenin yüksek çözünürlüklü kameralar; ileri düzey ışık, ses ve görüntü düzenleme olanakları özellikle dikkat çekici. Sosyal medyada "Youtubber / Instagrammer" kavramlarıyla ifade edilen "fenomenlik" uğraşları izlenme sayılarına bakınca önemli ölçüde "karşılık" bulmuş görünüyor.
Öte yandan Neo-Nurcu örgütün videolarını biraz incelersek ne kadar ucuz ve yüzeysel olduklarını görebiliriz. Kendi üyeleriyle yaptıkları konuşmaları "sokak röportajı" olarak sunmaları açık bir bayağılık. Ele aldıkları temada bir-iki kişiye "muhalif" rolü oynatıyorlar ve o "muhalif" de 2-3 cümlelik bir "diyalog" sonunda "nurlanıveriyor". "Sohbet"lerinde çok "tartışmalı" konulara verdikleri "çağdaş" cevaplar ortalama insan zekasının bile ikna olmayacağı yüzeysellikte.
Ama "müşterisi" var! Üzerinde hepimizin düşünmesi gereken sorun bu: Neo-Nurcu örgütlenmenin esas hedef seçtiği üniversite gençliğimiz bu denli "küçük oyunları" analiz edemiyor da "çöp"ten ibaret videoları milyonlarca kez izleyebiliyor? Örgütün kendinden "menkul" sözde "lider"lerine ait laf salatasından ibaret, kağıt ve mürekkep ziyanlığı kitaplarına 50-60 baskı yaptırabiliyor? En acısı, açık konuşalım 12 yıllık eğitimden geçmiş ve üniversiteye dek ulaşmış gençlerimiz nasıl oluyor da CIA'nın "müşterisi" olabiliyor? Evet asıl mal sahibi, satıcı, pazarlamacı CIA! Bunu biz söylemiyoruz ki, diğer "Nurcu" örgütlenmeler açık açık yazıyorlar.
Bu noktada Cumhuriyet Kadınları Derneği'nin "Laik, Bilimsel, Milli, Çağdaş Eğitim İstiyoruz" kampanyası anlam kazanıyor. Eğitimimiz laik, bilimsel, milli ve çağdaş olmazsa gençlerimizi CIA'nın "müşterisi" olmaktan ve FETÖ örneğinde deneyimlediğimiz gibi CIA'nın "kendi halkını bombalayabilen hain"i olmaktan kurtaramayız. FETÖ'yle mücadele ediyoruz, sonuna kadar da edeceğiz ama "7 Kollu Neo-Nurcu Örgüt"ü şimdi gündemimize almazsak daha çok evladımızı kaybederiz...
siyasetcafe.com