İYİ Parti lideri Meral Akşener’in başdanışmanı Murat İde, Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı Devlet Bahçeli hakkında ağır ifadeler kullandı.
Akşener’in başdanışmanı Murat İde, köşe yazısında MHP lideri Bahçeli'yi hedef aldı.
Yeniçağ yazarı Murat İde, Devlet Bahçeli'nin 2019'daki Cumhurbaşkanlığı seçiminde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı destekleme kararını değerlendirdi.
Murat İde, "MHP yönetimi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan'ı desteleyecek, değil mi? Evet... Peki o seçimden aylar önce yapılacak yerel seçimde ne yapacak?" diye sordu.
Bahçeli, MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı göstermeyeceğini açıklamış, "MHP olursa ittifakla, olmazsa kendi partisi olarak milletvekilliği seçimine girer. Cumhurbaşkanı seçiminde Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleme kararı alır" demişti.
Bu arada AKP-MHP ittifakı için 3'er kişiden oluşan komisyon ilk toplantısını yarın yapacak.
İde'nin "Kafa tutma, kafanı taşlara vur!" başlığıyla (16 Ocak 2018) yayımlanan yazısının ilgili bölümü şöyle:
İttifak kelimesinin sözlük anlamında şöyle diyor;
-Belli bir ideal, bir kazanım etrafında birleşmek..
İdeal ve kazanım.. Yani ittifakın iki olmazsa olmazı..
Tarafların ortak bir ideali ve bu birleşmeden de kazanımları olmalı..
Devlet Bahçeli çıktı;
"Cumhurbaşkanı adayı çıkarmayacağız.. Recep Tayyip Erdoğan'ı destekleyeceğiz" dedi..
Gerçi henüz Erdoğan bile adaylığını açıklamadı ama.. Neyse, de ki o teferruat..
***
Peki, ittifak aynı zamanda bir görüş alışverişini, bir kazanımı, dolayısıyla oturup konuşup anlaşmayı gerektirir değil mi? Evet.. O halde;
Soru 1- Kayıtsız şartsız.. Üstelik hiçbir teklif de gelmemişken, çıkıp, "Ben seni destekliyorum" demek, bir ittifak girişimi midir, bir teslimiyet mi?
Öyle ya, sonrasında bir araya gelince "İttifakı konuştular" diye başlık atılabilmesi için, bunun şartlarının, gereklerinin konuşulmuş olması lazım.. Baştan ve büyük bir hevesle sergilenen bu desteğin ardından, kim neyi konuşur, neyi tartışır ki.. Olsa olsa, ev sahibi teslimiyete teşekkür eder.. Dolayısıyla bu bir ittifak görüşmesi değil, anahtar teslimidir..
Soru 2- MHP yönetimi, Cumhurbaşkanlığı seçiminde Tayyip Erdoğan'ı desteleyecek, değil mi? Evet..
Peki o seçimden aylar önce yapılacak yerel seçimde ne yapacak?
Kendi adaylarıyla yarışa girecek.. Peki o yarışı kazanabilmek için ne yapacak?
Meydan meydan gezip, belediyelerin büyük bölümünü yöneten AKP'nin de yanlışlarını, belediyelerdeki usulsüzlükleri, yolsuzlukları anlatacak.. Ve diyecek ki, "Bunlardan bir şey olmaz, ben daha iyisini yaparım.."
Kapı kapı, sokak sokak, meydan meydan gezdiniz ve belediyelerin uygulamalarını, dolayısıyla diğer siyasi partileri, ve yine dolayısıyla AKP'yi eleştirip, "Doğru adres benim" dediniz..
Eyvallah..
***
Peki, bunu diyen MHP yönetimi, Mart'taki o seçimden 8 ay sonraki Cumhurbaşkanlığı seçiminde ne diyecek?
Daha 8 ay önce, bütün yanlışlarını ortaya serip, yolsuzluk, usulsüzlük, kifayetsizlikle itham edeceği bir partinin Genel Başkanı için;
"Ben değil, O daha iyisini yapar" mı diyecek?
"Bakmayın siz 8 ay önce öyle dedim ama O, Türkiye'nin umudu" mu diyecek?
"Ülkemizin Recep Tayyip Erdoğan'a ihtiyacı var" mı diyecek?
"Ondan iyisi yok" mu diyecek?
Sahi ne diyecek ?
***
Garip geliyor değil mi? Sahip olunan küçük iktidarları korumak için panikle taktik adım atarsanız, siyasetin ve hayatın gerçekleriyle, doğasıyla yüzleştiğinizde, ortaya böyle anlamsız, böyle garip bir tablo çıkar..
***
Sahi meraktayım, MHP, Cumhurbaşkanlığı'nda destek vereceği Tayyip Erdoğan ve partisi için, yerel seçimlerde, yani 8 ay önce ne diyecek?
Dahice bir iletişim hamlesi sergilenirse DERS, aksi halde DERT olur..
siyasetcafe.com