Merhum Yazıcıoğlu’nun şehit olmasının üzerinden yaklaşık 6 yıl geçiyor, ancak suikastın üzerinde ki sır perdesi daha aydınlanmadı.
Hakkında yüzlerce makale ve haber yayımlandı.
Belirli aralıklarla yeni deliller bulunduğu iddia edildi ama netice değişmedi.
Kanaatime göre de bu sır perdesi hiç açılamayacak.
Diğer faili meçhuller gibi hep karanlık ve belirsiz kalacak o karlı gece.
Şehadetinin üzerinden 2-3 ay gibi bir zaman geçmişti.
Yazıcıoğlu’nun yakınında olan birkaç dostu Bakü’ye gelmişlerdi onlarla tanıştım ve sohbet etme imkânım oldu.
O sohbetten sonra Faillerinin bulunamayacağı kanaati hâsıl oldu bende.
Bir pazarlıktan söz ettiler,
O gece, Bir dış merkez ile Ankara arasında sabaha kadar süren pazarlık olduğunu, Yazıcıoğlu’nun yaşaması karşılığında Ankara’dan beklenen talep gelmeyince ölümüne karar verildiğini anlattılar.
Bu bilgiye nasıl ulaştıklarını ve doğruluk derecesini bilmiyorum.
Ancak, 6 yıllık sürece ve suikastın detaylarına baktığımızda dış kaynaklı bir plan olduğunu anlamak zor değil.
Ayrıca Muhsin Yazıcıoğlu’nun ölümünün kime fayda kime zarar getirdiğini de iyi düşünmek lazım.
Yazıcıoğlu, siyasi fikirleri hakkında da en çok konuşulan, tartışılan liderlerden biridir.
Kimine göre hain, kimine göre cemaatçi, kimine göre ümmetçi, kimileri için de Ülkücü’dür Yazıcıoğlu.
MHP’den ayrılıp ayrı bir siyasi oluşumun içinde olması hain olması için yeterli sebep olabilir mi?
Hele hele Günümüz Türkiye’sinde ki siyaset arenasında bu yakıştırma çok insafsızca olur.
Dün ve Bu gün MHP’den ayrılıp başka partilerde siyaset yapanları veya dün MHP ve Türkeş karşıtı olup bu gün MHP’de siyaset yapanları düşünürsek: Hain yakıştırması siyaseten söylenmiştir diye değerlendirmek doğru olur kanaatindeyim.
Yazıcıoğlu’nun cemaat ile ilişkili olduğu, Cemaatin tesirinde kalarak ayrıldığı söylentilerin gerçekten uzak olduğu gibi tamamen farklı algı yaratma gayretidir.
Bunu da yapan Cemaatin ta kendisidir.
Şimdi sesli düşünelim biraz,
Yazıcıoğlu Cemaat tehlikesini gördüğü için ve bu tehlikeden hem uzak kalmak hem homojen bir yapı oluşturmak için ayrı bir siyasi oluşum yaratmış olamaz mı?
Cemaat tehlikesini ilk gören Liderlerden birisi idi Yazıcıoğlu.
Çok değer verdiğim bir hocam Yazıcıoğlu ile ilgili bir diyaloğunu anlatmıştı bana.
“Mamak’a girdiğimizde koğuşlarda önceden yerleştirilmiş Risale-i Nur kitapları ve cemaatin yayın organları ile karşılaştığını” anlatmış Yazıcıoğlu.
12 Eylülün ve dolayısı ile F tipi örgütün işkence zindanı Mamak Yazıcıoğlu’nu fikri olarak zehirleyemedi ama fiziki işkencelerin en şiddetlisini yaşattı.
Yazıcıoğlu’nun “Türkmen” kimliğini sorgulayarak farklı etnik kimliklere büründürme çabalarına da itibar etmemek lazım.
Yine bir önemli noktayı dikkatinize sunmak istiyorum.
Ergenekon soruşturmaları ve baskınları Türkiye’nin birincil gündem maddesi iken ve Merhum Yazıcıoğlu’nun şehadetinden sadece birkaç gün önce, Samanyolu televizyonu ısrarla Yazıcıoğlu’nun gizli tanık olduğu, hatta daha ileri giderek muhbir olduğu yönünde yayınlar yapmaya başladı.
Amaç çok açık bir şekilde belliydi.
Yazıcıoğlu hakkında oluşturulmak istenen algı daha sonraki haberlerinin kaynağı olacaktı ki öyle de oldu.
Samanyolu TV suikasttan sonra, önceki haberleri kaynak göstererek Yazıcıoğlu’nun Ergenekon tarafından öldürüldüğü algısını oluşturmaya başladı.
Şimdi bütün bu gerçekler ışığında tekrar soralım:
Yazıcıoğlu Cemaatin için tehlike oluşturduğundan dolayı mı öldürüldü?
Ordu’ya kurulan kumpasın bir benzeri de Yazıcıoğlu için cemaat tarafından mı kuruldu?
O yıllarda Devletin bütün kurumlarında etkin rol oynayan cemaat Yazıcıoğlu’nu nasıl bir pazarlığa malzeme yapmıştı.
Cemaatin inine giren hükümet Yazıcıoğlu suikastını de çözecek irade ve cesarete sahip mi?
Son günlerde sıkça konuşulan ve taraflarca da yalanlanmayan İsrail, İngiltere, ABD gibi Dış kaynaklı bir proje olan AKP'ye verilen rol, daha önce Yazıcıoğlu ve Erbakan'a teklif edilmiş her iki lider de kabul etmeyince bu görev Erdoğan ve Gül'e verilmiş.
Resim net değil mi?
Kısacık ömrüne Türk Milleti için uzun ve meşakkatli hizmetler sığdıran merhum Yazıcıoğlu’nu bir defa daha saygı ve rahmet ile anıyorum.