Ben milletimizin ekseri çoğunluğunun siyaset kurumuna düşük not verdiğini düşünüyorum.
Seçimlere yüksek oranda katılım bir memnuniyet karinesinden çok seçme ve seçilme hakkını yerine getirmek ve vatandaşlık görevini yapmak için yüksem katılımın olduğuna düşünüyorum.
Dün de bugün de özellikle mecliste temsil imkanı bulan siyasi partilerin yada meclis çatısı altında faaliyet imkanı bulan vekillerin milletten çok parti yönetimlerine karşı birinci derecede sorumluluk duymaları millete olan sorumluluklarını göz ardı etmelerine veya milleti çok hesaba katmamalarına ve milletin varlığının önemsenmemesine sebep olduğunu düşünüyorum.
Durumun böyle olmasının sebebi olarak millet vekili seçilenlerin millet tarafından değil de lider tarafından seçilmesinden kaynaklandığı ortadadır.
Ülke düzleminde şu konuşulanlar, tartışmalar ve toplum önünde gündem olan olayların varlığı çok acıdır, utanma ve arlanma duygunuzu yok edicidir.
Her kesimin kendine göre büyük sorumsuzluk taşıyan tarafı vardır. Muhalefet teröristlerle iç içe olmak gibi bir sorumsuz ve ilkesiz bir noktada konumlanmış durumdadır.
Buna karşılık iktidarın sorumsuz ekonomik ilişkileri, aşırı zenginleşmeler, bütün eleştirilere kulak tıkaması, yöneticilerin aile fertlerinin her gün toplumun gözü önünde gündem olması toplumsal çürümenin nereye geldiğinin göstergesidir.
İktidarın bu halini fırsat bilen bölücü terör örgütü ve siyasi taraftarları faaliyetlerine daha rahat devam etmektedirler. Ucube seçim sistemi maalesef PKK'yı anahtar parti konumuna getirmiştir.
Sonuç olarak bahardan önceki kışı yaşıyoruz, kış çok sıkıntılı geçiyor.
Bu ahval ortada iken milletimizin ekseri çoğunluğu makul, ferasetli ve büyük sorumluluk içinde kendi işiyle meşgul oluyor, kısır tartışmalardan uzak durduğu gibi bütün yanış durumlara karşı olduğunu ima etmenin yanında büyük bir sorumlulukla ağırbaşlı duruşunu bozmuyor, selamete çıkmamız için dua ediyor.
Yarışı kazanmak için taraflar her yolu mubah görmenin yanında ahlak ve adalet ilkelerini çiğneyerek sonuç almak için gayret ediyor.