Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç, Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in CHP ile İYİ Parti ittifakı olarak İzmir adayı gösterilmesini ele alan bir yazı yadı.
Kekeç “Babasını bırakalım, biraz da oğluna bakalım” başlıklı yazsında "MHP’liler haklı... Vaktiyle “psikopatça iddianamelere” imza atmış Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer’in adaylığı konjsunda İYİ Partililerin bu gelişmeleri sırıtarak izlediklerini söyledi.
Star Gazetesi yazarı Ahmet Kekeç’in köşe yazsı şöyle;
Babasını bırakalım, biraz da oğluna bakalım
MHP’liler haklı... Vaktiyle “psikopatça iddianamelere” imza atmış Nurettin Soyer’in oğlu Tunç Soyer, CHP, İP ve HDP tarafından İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığı’na aday gösterildi.
Bunun tepkiyle karşılanması beklenirdi.
Öyle oldu.
MHP’liler, haklı olarak, babasının “yükünü” (aynı zamanda tarihin yükünü) taşıyan Tunç Soyer’e tepki gösterdiler.
İP’liler, bu gelişmeleri, niyeyse “sırıtarak” izledi.
Nurettin Soyer, sadece MHP’lilerin ve MSP’lilerin değil, İP’lilerin de canını yakmıştı... Bazı İP’lilere yönelik işkence uygulamalarının hem teorisyeni, hem başlatıcısıydı.
Kemal Kılıçdaroğlu’na göre, ortada tepki gösterecek bir durum bulunmuyor. Nurettin Soyer son derece “başarılı” ve “iyi bir hukukçu...”
Kılıçdaroğlu’ndan gelen güzelleme anlaşılabilir.
Çünkü Nurettin Soyer, “solcu” bilinen bir askerdi ve CHP’ye derin bir sempatiyle bakıyordu. Bu sempatisi, onu, MHP ve MSP düşmanlığına kadar götürmüştü.
Düşmanlıkla kalkıştığı iddianameler, bu nedenle nefret iddianameleriydi.
Peki, Meral Akşener’e ne oluyordu?
Hadi Meral Akşener’i anladık... Tunç Soyer’le fikren ve ahlaken kesişmeyecek (en azından kesişmeyeceğini tahmin ettiğimiz) Temel Karamollaoğlu’na ne oluyordu?
Bu ikili, kameraların karşısına geçti ve babasının suçundan dolayı evladın yargılanamayacağını, çünkü “suçun babadan oğula geçemeyeceğini” söyledi.
Böyle söylediler ve hiç utanmadılar.
Oysa Tunç Soyer, reddi miras yapmamıştı.
Babasının her şeyine (tarihine, yaptıklarına, düşüncesine, eylemlerine, iddianamelerine, özel nefret duygularına) tümüyle sahip çıkıyordu ve “onunla gurur duyuyor”du...
Bunu söylediği an, suç babadan oğula geçmiş oluyordu.
Erdoğan ve Bahçeli düşmanlığıyla malul bazı AKP’lilerin göğsünü siper ettikleri Tunç Soyer, gerçekten de babasının psikopatça kaleme aldığı nefret iddianameleri ve C5 işkence uygulamasından dolayı yargılanmalı mı?
Bana kalırsa en azından ahlaken yargılanmalı (yargılanmalı ve suçlu ilan edilmeli), ama bu yargılama ortadaki daha büyük cürümü görmemize engel olmamalı.
Şunu demeye çalışıyorum:
Babasının “suçlarına” bakıp, evladın suçunu ıskalamayalım.
Devlet Bahçeli, geçenlerde, gazeteci Ali Kemal’in oğlu eski Büyükelçi Zeki Kuneralp’in durumunu hatırlatarak, Kuneralp’e sağlanan devlet desteğinden dolayı İsmet Paşa’yı eleştirdi ve Tunç Soyer’e asla anlayış gösterilmemesi gerektiğini söyledi.
Zeki Kuneralp, evet “hain” ilan edilen gazeteci Ali Kemal’in oğluydu ama asla bir Tunç Soyer değildi.
Kuneralp, ASALA kurşunlarına karşı göğsünü siper etmişti.
Kendisi ağır yaralanmış, eşi şehit olmuştu.
Tunç Soyer’in, “ülkemize yönelik terör saldırılarına karşı neresini siper ettiğini” ve hangi fedakârlıklarda bulunduğunu bilmiyoruz.
Bildiğimiz şu:
PKK’nın siyasi kolu olan HDP’yle hep anlayışlı ve toleranslı bir ilişki kurdu.
Ki, kendisi CHP’den çok HDP’nin adayıdır.
HDP, Tunç Soyer’e karşı İzmir’de aday çıkarmayacağını açıklayarak, bu “yakınlığı”resmileştirmiştir.
Babasını eleştirelim, tamam... Ama oğlu besbeter cürümlerin sahibi... Biraz da onu konuşalım.”
SİYASETCAFE.COM