Polis Akademisi mescidinde, şeyhlerinin talimat verdiği biçimde zikir çeken polislerin fotoğrafları ortaya çıktı.
‘Metastaz’ kitabındaki fotoğraflarda bir polisin, üniformasına sarınarak Menzil tarikatına ait biçimde zikir çektiği görülüyor.
FETÖ’nün ardından devlette yuvalanmaya çalışan Menzilcilerin, Polis Akademisi mescidindeki fotoğrafları ortaya çıktı. Fotoğraflarda polislerin üniforma ya da buldukları bir örtüyle sarınarak ‘zikir’ çektikleri görülüyor.
Gazeteciler Barış Pehlivan ve Barış Terkoğlu’nun, bugün kitapevlerinde yerini alan ‘Metastaz’ kitabında FETÖ’den boşalan alanlara yerleşmeye çalışan tarikat ve cemaatler ile FETÖ davalarındaki çarpıklıklara ilişkin çarpıcı bilgiler yer aldı. Bunlardan biri Polis Akademisi’ndeki Menzilci polisleri gözler önüne seren ve ilk kez yayımlanan fotoğraflar oldu.
Kitaptaki bilgilere göre, fotoğraflar FETÖ’nün 15 Temmuz darbe girişiminden kısa süre önce çekildi. 2014’ten itibaren FETÖ’cülerin tasfiye edildiği Polis Akademisi’nin mescidinde... Yakında polis olacak, belki de önemli görevlere gelecek Menzilci gençler tarikat şeyhlerinin önerdiği şekilde zikir çekiyor.
DIŞ DÜNYAYLA BAĞI KOPARAN ÖRTÜ
Vird, hemen her tarikatta önemli yer tutan bir çeşit zikir. Ancak her tarikatta farklı biçimlerde çekiliyor. Virdin, ‘gavsların’ yani şeyhlerin önerdiği biçim ve sayıda çekilmesi gerekiyor. Menzil tarikatının vird ritüelinde kişi dış dünyayla ilişkisini kesmek için örtülerin altına giriyor. Sağ elde kalbe yakın tutulan tespih bulunuyor, bu sırada dil damağa yapıştırılarak zikir çekiliyor. Fotoğraflarda bir polisin beyaz bir örtünün içine girerek, bir diğerinin de akademi üniformasına sarınarak vird çektiği görülüyor.
'3 BİN KİŞİLİK KONTENJANA 300 KİŞİ'
Kitapta FETÖ’nün yerine gelen tarikatların yarattığı tehdide dikkat çekiliyor ve 2014’teki Şükrü Balcı Polis Meslek Yüksek Okulu seçmeleri hatırlatılıyor:
'Emniyet’te 17-25 Aralık operasyonlarının travması henüz geçmiş değildi. Polis olmak isteyen üniversite mezunu sivillerin mülakatı yapılacaktı. O yıl yaklaşık üç bin polis alınacaktı. Gelin görün ki mülakat için giden ekipler şaşkındı. Zira, polis olmak için o mülakatta olanların büyük çoğunluğu Menzil, Kurdoğlu, Yazıcı, Okuyucu, Süleymancı ve İskenderpaşa tarikatlarının yönlendirmesiyle karşılarındaydı. Masaya oturan müridi olduğu şeyhin adını veriyordu. Görevli heyet, kontenjanın çok altında seçtiği 300 kişiyle geri döndü.'
FETULLAHÇILARIN PANZEHİRİ MÜRİTLER!
'Yukarılarda bu eleme büyük rahatsızlık yarattı. Bir kılıf bulunarak kısa süre sonra yeniden yapıldı seçmeler. Sonuç, o müritler alındı, polis oldu. Denir ki 2014-2016 arasındaki yani sadece iki yıl içindeki polis alımı tüm cumhuriyet tarihinde görülmeyen büyüklükteydi. FETÖ tasfiyesinin ardından 20 yıllık polis alımına eşit kişi giriş yaptı Emniyet’e. Ve onların büyük çoğunluğu, Menzilcilerden Süleymancılara, Kurdoğluculardan Yazıcılara kadar geniş bir ağa aitti. Emniyet, Fetullahçıların panzehirinin başka tarikatlar olduğunu sanıyordu. Belki de 20 yıl sonra, teknik takipten istihbarata kadar Emniyet’teki tüm kritik birimlerin başında, işte bugünlerde alınan o müritler olacaktı...'
BAKAN BEBEK ÖLÜMLERİ İÇİN İSTİHARE İSTEDİ
Menzil tarikatının özellikle eski bakanlar döneminde Sağlık Bakanlığı’nda ciddi bir etkisinin olduğu herkes tarafından biliniyor. Kitapta, yapılanmanın geldiği nokta ilgi çekici bir örnekle anlatılıyor. 2008’de Dr. Zekai Tahir Burak Kadın Sağlığı Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde üç günde 27, bir ayda 49 bebek ölümü gerçekleşmişti. Toplumda infial uyandıran olayın nedeni bir türlü bulunamadı. Halkın yoğun baskısı üzerine Sağlık Bakanlığı bir inceleme heyeti oluşturdu. Dönemin Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın odasında heyetle toplantı yapıldı. Bakan Recep Akdağ odasına çekildi. Masasının üzerindeki telefonu aldı eline ve ‘köyü bağlayın’ dedi. ‘Köy’ dediği Adıyaman’ın Menzil köyüydü. Telefonun ucunda ‘gavs’ dediği Menzil Cemaati şeyhi Abdulbaki Erol vardı. İddia o ki, o telefonda, Türkiye Cumhuriyeti’nin kendisi de çocuk hastalıkları uzmanı olan Sağlık Bakanı, bir cemaat liderine ‘bir istihareye yatar mısınız’ ricasında bulundu. Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, onlarca bebeğin ölüm dosyasını, hastane başhekimi ve ilgili doktorlar hakkında soruşturma izni verilmediği için kapattı.”
SİYASETCAFE.COM